Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Zamanla yarışmak değil zamana alışmak

Zamanla yarışmak değil zamana alışmak
 

Bu dünyada kaldığımız sürece sürekli bir düşünme ve anlama ihtiyacı içindeyiz. Hayatı, kendimizi, kendi hikayemizi...
 
Cevap bulduklarımız var ve hala bulamadıklarımız. Galiba dünyadaki yaşam, baştan sonra soruların ve cevapların sırasıyla geldiği bir öğrenme ve araştırma alanı. Bu araştırmaya girenler ya da girmek isteyenler için tabii.
 
Geçen gün yaşamın ilk yıllarında zaman daha yavaş geçerken, orta yaş döneminden itibaren zamanın daha hızlı aktığını okudum. Evet,zaman çok hızlı! Bugün kendi kendime bunu düşünürken sebeplerden birinin önümüzdeki sürenin kısaldığını ve sona yaklaşmaya başladığımızı hissetmemizden olabileceğini düşündüm, kısmen doğru olabilir. Ama sonra hemen aklıma başka bir cevap daha geldi. Bunun bir nedeni de " anda kalma", " anı farketme" durumunun gençlikte daha yoğun yaşandığı olabilir mi? 
 
Gençken, geçmişi ve geleceği çok fazla düşünmeyiz. O gün yaşadıklarımız, hissettiklerimiz çok önemlidir ama. En uzak gelecek, bir sonraki gün ya da en fazla bir sonraki haftadır. Her türlü duygu yoğun ve heyecanla yaşanır. O an ve o gündür esas önemli olan. Zihin geçmiş ve gelecekle fazla meşgul olmaz.
 
Ama ilerleyen yaşlarda yani 35 - 40 dan sonra genellikle şu andan kopup, özellikle geçmişte gezinmek ya da geleceği planlamak ile ilgili zihini daha çok meşgul ediyoruz. Yani olmamız gereken yerde, bu anda değiliz farkında olarak ya da olmayarak. Zaman tünelinde bir geçmişte, bir gelecekte gezinirken bir bakıyoruz ki şu an su gibi geçmiş. Günler, haftalar hatta yıllar büyük bir hızla geçiyor.
 
Hayatın bu döneminde hissettiğimiz, hani lunaparka gidip oradaki aletlerden ve ışıklı,renkli ortamdan hem heyecanlanan, hem de biraz korkan, sonra da tam alışmışken elindeki biletleri azalan ya da kapanış saatinin geldiğini fark eden bir çocuğun hissettiği şaşkınlık ve üzüntü gibi...
 
Demek ki, hayatın başında olduğu gibi, ilerleyen yıllarda da yaşadığımız ana odaklanmak, akreple yelkovanın bu çılgın kovalamacasına kendimizce bir ayar yapma fırsatı verebilir. 
Ne dünü geri getirebiliyoruz, ne de geleceği görebiliyoruz. Zamanın o iki yerinde kontrol bizde değil. Bizde olan ve bugün olan geçmişin dersleri ve anıları ile gelecek beklentileri ve hayalleri...
 
O zaman hem akıl hem de kalp, bugünü anlamlı ve dolu kılmak için eğitilmeli...
 
Geçmiş zamandaki "ben" i, gelecek zamandaki " ben" e götürecek yolu ancak bugünkü " ben" bilebilir çünkü. 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..