- Kategori
- Siyaset
Zavallı kürtler…

Neydi o görüntüler öyle… Barış gönüllüleri, bir örnek giyinmiş adeta resmi kıyafetlerle, lüks otomobillerle geldikleri sınır kapımız Haburdan geçtiklerinde yer yerinden oynadı. Tabii ya. Asırlar boyu horlanan adam yerine konulmayan, hastanelerde bakılmayan, okuma hakkı olmayan, devlet dairelerinde memur olamayan, seçme seçilme hakkı olmayan bu zavallı halk topluluğu sevinmesinde kim sevinsindi? Haklarını savunacak ne bir dernekleri, ne bir örgütleri nede partileri vardı bu tarihin gördüğü en mazlum milletin.
PKK nın zafer ekibi böyle girdi sınırlarımızdan içeri. İş birlikçileri DTP bu muhteşem karşılamayı yaparda diğerleri durur mu. Çadırlar kuruldu. Mahkeme ayaklarına götürüldü. Tabii organizasyonda bazı eksikler vardı denebilir ama bağışlarlar her halde. İmralıdakinin emri ile 28 ekimde avrupadan gelecek barış elçileri gurubu, İstanbula inecekmiş. DTP de büyük bir miting düzenleyecekmiş. Yakışır doğrusu.
Gerçi tarih biraz kritik. Bazı densiz Türkler olay çıkarabilir ve ertesi gün kutlanması adet olmuş cumhuriyet bayramı etkinlikleri bu bahane ile iptal edilebilir belki. Ehhh olacak o kadar…
Şimdi etnik köken olarak kendini Kürt hisseden herkese soruyorum. Yukarıda Kürtler hakkında yazdıklarım doğru mu. “Hayır yok böyle bir şey. Bu ülkede seninle benim aramda, sosyal veya politik veya vatandaşlık olarak hiçbir fark yok” diyenler bu yazımın dışında tuttuğum kardeşlerimdir. Onlara naçizane önerim, Türkiyede yaşayan diğer bir çok aile gibi bakabilecek, okutabilecek, iyi bir gelecek sahibi olmasını sağlıyabilecek, daha da önemlisi yeterince ilgi ve sevgi gösterecek kadar çocuk dünyaya getirsinler. Ülkemizin ekonomik durumu ortada. Ve bu ülke hepimizin. Sıkıntıyı hep beraber çekiyoruz. Teslim olan veya yakalanan terörist olmuş çocuklarımızın çoğu, nedenler içinde, başta ailesinden sevgi ve ilgi görmediğini, ikinci olarakda özetle ekonomik sıkıntıyı gösteriyor. Bu başta sizlere olmak üzere herkese ders olmalıdır.
Diğer guruba gelince; Onların zaten ne olduğu belli. Şöyle bir anımsayalım isterseniz. 1919-1921 yılları arası. Türkiye Cumhuriyetinin temelleri atıldığı dönem. Yani genç cumhuriyetimizin en hassas dönemleri. Düşmanların bizi en zayıf gördükleri zamanlar. Kürtoğlu Mustafa Bademlili, güzel çavuş, hacı halil, Cemil Ceto ve daha bir çok Kürt terörist İngiliz sermayesi ve desteği ile Kürt halkı kandırıp bir çok isyanlar çıkartıp doğmakta olan cumhuriyetimizi yok etmeye çalşmadılar mı? Daha sonraki isyanlardan bahsetmiyorum bile.
Aynı zihniyet yeniden hortladı. Dün isyan çıkaranlar bu gün PKK adı ile yine sahnede. Maalesef kullandıkları, kandırdıkları, biat etmesse acımasızca katlettikleri kitle yine kendi soydaşları, yine kendi akrabaları.
Hükümetimiz, (her ne sebeple olursa olsun) bir af etme politikası güdüyor. Sessiz sedasız gelip teslim olun. Nadim olup bir daha bu işlere bulaşmayın diyor. Aldığı cevaba bakarmısınız. Barış elçileri imiş. Sevsinler… Bu millet en hassas döneminde bile sizin ağababalarınızın oyununu bozdu. Sizin de oyununuz bozulacak, en zararlı da siz çıkacaksınız.
Aklınızı başınıza alın. Vatanım Türkiye diyorsanız, yabancının sizi kabul etmiyeceğini, tek size sarılacak ülkenin Türkiye olduğunu unutmayın.
Cumartesi, 24/10/2009