Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Zenginlik ve yoksulluk

Zenginlik ve yoksulluk
 

Herkesin zengin olduğu bir dünya.


19.yüzyılda, Fransız yazar ve düşünür J.J. Rousseau “Hiçbir vatandaş başkasını satın alacak kadar zengin, hiç biri de kendini satacak kadar yoksul olmamalıdır.” Demiştir. Yeryüzündeki insanların zenginlerinin çok zengin, yoksulların çok fakir olması, dünyamızın en önemli baş sorunlarından biri değil midir? İsadan Önce Aristotalesde belirttiği gibi “demokrasilerde yoksulluk tüm kötülüklerin kaynağıdır.” Kimilerinin eğlenmeye giderken hangi arabamı kullansam sorunsalı ile önceliğini belirlediği, kimilerinin de açlıktan kıvrandığı, hangi çöplükten ekmek bulabilirimi düşündüğü ve önceliğinin o olduğu bir toplumda eşitlikten bahsedilemeyeceği gibi, mutluluk ve refahtan da söz edilemez.

Hammurabi 4000 yıl önce insanlığın o ünlü yasalarını “güçlülerin güçsüzleri ezmemesi için” çıkarmıştır. Günümüzde Hammurabiden binlerce yıl sonra insanlığın yarattığı demokrasiler onun gerisinde kalmış, salt eşitlik değil göreceli eşitlik bile sağlanamamıştır.

Başkasını sömürmeye çalışan ülkeler zengindir aslında ama aç gözlüdür. Dünyanın en zengin ülkesi bile aç ve yoksul ülkelere saldırıp, onlara ait bir parça zenginliği de elde etmek isterler. Yoksul ülkelere özgürlük getireceğim iddiasi ile çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı demeden o ülkelerin insanlarını öldürürler. Yoksul ve fakir ülkelerin ayrışık yanlarını kullanarak, gizli örgütleri aracılığı ile sosyal projeler uygulayarak, iç savaşlar, bölgesel savaşlar çıkartarak, zenginliklerinin en önemli dayanakları olan silahlarını satmaya devam etmektedirler. Emperyal ülkeler, ne insanlık, ne insan sevgisi, ne hak, ne hukuk, ne adalet tanırlar. Başkasını sömürmek isteyen, sömüren, köle olarak kullanmak isteyen insanla, sömürülen insan arasında sevgi, dostluk, eşitlik, kardeşlik bağlarının kurulabileceği düşünüle bilinir mi? Bu nedenlerle dünya büyük bir ahlak bunalımı yaşamaktadır. İnsanlık bu ahlak bunalımı ortadan kaldıramazsa, insanlık savaşı yok edemeyecek, ahlaksızlık ve savaş insanı yok edecektir.

 İnsanlık trajedisi yaratanların yanında bulunanlar ve onlara destek verenlerde de en az bunu yapanlar kadar sorumluluk taşımaktadır. İnsanlığın değişmeyen serüvenini değiştirmek, insanın ve insanlığın elindedir. Yeter ki insan insan olmaya karar versin. Aksi taktirde sonumuz yıkımdır.
Zenginliği, varlığı ile tanımlayan, Tarihteki ilk madeni paranın basımı I.Ö. VII. Yüzyılda Anadolu da Lidyalılar tarafından gerçekleştirildi. 6.yüzyılda Yunan ozanı Anekreon para için bakın ne demiştir. “Para ile gözleri kamaşan kişiler yaşıyor dünyamızda. Bu kötü maden parçası, aileyi de, dostluğu da, kardeşliği de yok edecek güçtedir. Para, dünya yüzüne bir yığın suçlu ve bir sürü kargaşa getirmiştir. Dünyayı kana boyamış ve sevgiyi öldürmüştür.”

 Ülkemizde ve Dünyada zenginlerle, fakirler arasındaki açı, açıldıkça açılmıştır. Afrika ana karası baştan başa aç insanlarla doludur. Aç ve yoksul Afrika insanı bulaşıcı hastalıkların pençesinde kıvranmakta, uygar dünya bu olayı karşıdan seyretmektedir. Zenginler tarafından tetiklenen, Eşitsizlik ve yoksulluk yaşlı dünyamızı tehdit etmektedir. 

 Dünya nüfusunun en zengin %20sinin, dünya gayrisafi hasılasının %80nine sahiptir. En yoksul % 20sinin payı bile %1,5ğu geçmemektedir. Küresel ekonomik politikalar nedeni ile her gün  “Bir milyar insan aç uyumakta, bir buçuk milyar insanda bir bardak temiz su içememektedir.” Bu sorunlar dünyayı yaşanmaz hale getirmekte, bu durumlardan sosyal devleti gerçekleştirmek ve sosyal adaleti sağlamakla mümkün olacaktır.

 Yüce Atatürk, tek tek insanların zenginleşmesinin anlamsız olduğunu söyleyerek “Bugünkü yoksulluk ve maskaralık içinde kimseyi refah kılamayız. Memleket bayındır, millet zengin olduğu zaman herkes refah ve mutlu olacaktır.” Demiştir. Emperyalizme, sömürüye karşı olan, zengin ile fakir arasındaki uçurumu kapatmak isteyen Atatürk, dünyanın en büyük sosyal devletçi ve adaletçilerinden biridir.

 Yoksulluk, işsizlik günümüz dünyasının ve insanlığın sorunu sayılabilir tabii. Ama, fakirlik  kader değildir. Zenginlerin sosyal şovlarının bir figüranı olan fakirler, eğitim açısından da fakir kılınarak, düşünce ve irade fakiri sınıfına sokulmakta, zenginler tarafından durumun bu şekilde devam etmesi sağlanmaktadır. Dini açıdan da baktığımızda bile, lüks bir oteldeki iftar yemeği bedeli için, bir kağıt toplayıcısının 6 gün kağıt toplamak zorunda kaldığı çelişkilerin yaşandığı ülkemizde, umarım ki sosyal adalet ve devlet gerçekleşir.

Tüm insanlığın cebinin para ile ve kalplerinin de sevgi ile dolup, çok zengin olması dileğimle…

Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..