- Kategori
- Kitap
Zeytindağı "mutlaka okunmalı"
Ağabeyime yapılacak ilik nakli için donör olarak da benim (en az) bir hafta hastanede yatmam gerekecekti. Bu süre içinde ertelenmiş ne kadar kitap varsa okunacak, notlar alınacak, eski notlar eldan geçecek, "mutlaka okunmalı" rumuzlu yeni kitaplar listesi yapılacak... Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı adlı kitabını "mutlaka okunmalı" notuyla iliştirmişim bir kenara. Hastaneye yatmadan önce notlarımı karıştırırken farkına vardım. Tarih koymadığım için de zamanı hatırlayamadım. Diğer kitaplarla beraber hemen (sanal kitapçıdan) siparişi verdim. Bir gün sonra kitaplarım elimdeydi(yaşasın teknoloji). Bu sefer de hangisinden başlamam gerektiği konusunda kararsız kaldım. Ama "Zeytindağı"nı çok önceden not ettiğim ve bu zamana kadar da okumadığım için önceliği ona verdim. İyi ki öyle yapmışım...
Oldum olası roman tadında ama belgesel kıvamındaki kitapları çok severim. Zeytindağı'da insanın kanına dokunan tarihi bir süreci,"bir imparatorluğun çöküşünü", o zamana göre en duru türkçe ile karşımıza getiriyor. Mehmet'in, Mehmetçiğin Yemen'de, Aden'de, Kanal'da, Arap çöllerinde nasıl kırıldığı, yenilgiden sonra bir vagon dolusu "Mecidiye altınlarını" bile nasıl bıraktığımızı hayretler içinde okuyacaksınız.
Cemal Paşa'nın en yakınındaki insan olarak Falih Rıfkı tarihimize bir ibret belgesi bırakmış. Vatansever olduğunu söyleyen herkesin bir vatanın nasıl yoksullaştırıldığını, nasıl kendi topraklarında yabancılaştırıldığını ve en nihayetinde nasıl bir vatan parçasından kahramanca çarpışmasına rağmen koparılmasını anlatıyor Zeytindağı.
Falih Rıfkı'nın eline günlükleri geçmiş askerlerin yazdıkları satırlar, herbiri bir destan olacak kahramanlıklarla dolu. Tarihin ismini yazmadığı kahramanlar... Ama biz biliyoruz onların ismini: Mehmet 'ler onlar... Uçaktan düşen ama fünyesi patlamayan bombayı sırtlayıp düşmanın siperine sırtında taşıyarak orda patlatan kahramanlar... Gece Süveyş Kanalı'nı geçip düşmana zaiyat veren yiğit Mehmetçikler... Çanakkale'den, Galiçya'dan, Balkan'dan bu yana savaşarak çöllerde göğsünü siper etmiş kahraman mehmetçiklerimiz...
Yine kitaptan(özetle): Mehmetçik esir alması gereken askere yaklaşıyor, yaralasa ödül az, öldürse hiç yok. Kimbilir hangi cepheden beri ayağından çıkarmadığı çorabı İngiliz askerin ağzına dolduruyor. Asker kendine geldiğinde "ağzıma hiç bilmediğim bir zehirli paçavra soktu, gerisini hatırlamıyorum" satırlarında da gülümseyeceksiniz içiniz burkularak. İnsanın tüylerini ürperten diyalogları okuyacaksınız. Üç kutsal dine evsahipliği yapmış ve kimseye yar olmamış Kudüs'ten, Beyrut'tan, Filistin'den, Medine'den inanılmaz detaylar göreceksiniz Zeytindağı'nın o buram buram mehmetçik kokan sayfalarında. İçiniz burkulacak belki ama madalyonun arkasını gösteren tarihimizi bizlere okutmadıkları için de okumalıyız Zeyindağı'nı.
Kitabı bitirdiğimde kendime ne kadar kızdığımı anlatamam... Ortaokulda hadi bilemedin lisede okumuş olmam gereken bu kitabı nasıl da atlamışım?(Lisede Kemal Tahir'in Devlet Ana kitabını okuduğumu söylediğimde edebiyat öğretmenim bana övücü sözler söylediğinde çok gururlanmıştım. Zeytindağı'nı o dönemde okumadığım için sanki o sözler yavan kalmış gibi geliyor şimdi bana, kızgınlığım o yüzden biraz da...)
Zeytindağı oğlum Ozan'ın da "mutlaka okuması"gereken kitaplar arasında artık...