Zonguldak Taşkömürü Havzası Tarihi

Erol Çatma; İki katlı bir şehirde, alt katı, bazen kaza, göçük, grizu patlamalarıyla bir Cehennem, üst katı ise yeşille mavinin kucaklaştığı Cennet misali Zonguldak'ta 1951 yılında dünyaya gelir. Gözlerini açtığı dünya Üzülmez-Asma Kömür Ocakları'nın yanındaki teneke damlı mahalledir. 1970'de Üzülmez Kömür Ocakları'nda maden işçisi olarak çalışmaya başlar. Aynı yıl evlenir ve lise eğitimini yarıda bırakarak askere gider. Askerlik dönüşü maden işçiliğine yeniden döner. 1991'de emekli olan Erol Çatma bu tarihten itibaren maden işçilerinin sorunlarını gündeme getirerek şartlarının iyileştirilmesi maksadıyla çeşitli platformlarda mücadeleye girişir.

Yazar Erol Çatma aynı dönemlerde, birikim ve tecrübelerini gelecek nesillere aktarmanın sorumluluğunu yerine getirerek gazete ve dergilerde yazılar yazmaya başlar. 1996'da basılan ilk eseri "Zonguldak Madenlerinde Hükümlü İşçiler" Zonguldak ve ülke genelinde yankı uyandırır. 1997'deki ikinci eseri olan "Kömür Tutuşunca" ise yerin yüzlerce metre altında şehit düşen maden işçilerinin feryadını yeryüzüne ulaştırır. Üçüncü kitabı olan "Asker İşçiler" adlı eserinde maden ocaklarında çalışan askerlerin hikayesini okuyucuyla buluşturur. Toplam 5 cilt olarak düşündüğü "Zonguldak Taşkömürü Havzası Tarihi"nin birinci cildini 2006'da yayımlar. Serinin ikinci cildi ise 2018 Ocak ayında büyük boy 552 sayfa olarak basılır.

Aynı zamanda Osmanlıca okumasını ve yazmasını bilen Erol Çatma, eserlerinde kaynak olarak kullandığı Osmanlıca metinlere de yer vererek 1840 yılından itibaren Türk madenciliği ve Zonguldak tarihine ışık tutar.

Hollanda asıllı ABD'li tarihçi Donald QUATAERT (1941-2011 New York), " Osmanlı İmparatorluğu'nda Madenciler ve Devlet , Zonguldak Kömür Havzası (1822-1920)" adlı eserinde Erol ÇATMA hakkında şu sözleri ifade eder: "Üç yazarın daha eserleri üzerinde durmak gerekir, ilk olarak, eski bir maden işçisi olan Erol Çatma'yı analım. Çatma, kitabında, işçiler ve çalışma koşulları konusuna, özellikle Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde kömür madenlerinde çalışma zorunluluğuna ağırlık verir. Kitap boyunca, okur, uzak bir gözlemcinin değil, madenlerde çalışmış bir işçinin bakış açısıyla karşı karşıyadır". demektedir.