- Kategori
- Gündelik Yaşam
Zor günler...

Oda soğuk... Sürekli çay kahve içiyorum. Kahve tadından iyice soğudum. Ama açlığımı bastırmak ve de ısınmak için içiyorum.
Havalar daha da soğusa bile uzun süre kalorifer yanmazmış.
Sadece bir masa verdiler. Dolap, bilgisayar, Internet bağlantısı yok, kablosuz Internet de yok.
Bu hafta üçüncü hafta. Yani zaman yine de hızlı geçiyor. Öğretim üyesi olarak başladığım vakıf üniversitesinde durum bu. Devlet kurumlarına "aman bürokrasi var, işler ağır gidiyor" dememeli. Burası devlet kurumunundan bürokratik, hantal, işler mantıksız :(
Dediğim gibi dolabım, bilgisayarım ve hiç değilse dizüstü bilgisayarıma takacağım bir ağ bağlantısı yok.
Oda soğuk. Kalın montla oturuyorum.
Bazı günler, dönemler zor oluyor. Üç gündür etkisinden kurtulamadım; yüksek lisans sırasında birlikte asistan olduğumuz ama bunca senede sadece bir kere gördüğüm, çok sevdiğim, neşe ve muziplik dolu, çocuk ruhlu bir arkadaşım vefat etmiş. Duyduğumda şoka girdim. Bazı ölümler insanı çok sarsıyor... Hele yaşım giderek ilerlerken, ve yolun yarısını çoktan devirmişken insan kimbilir belki de kendi başına gelecekleri düşünüyor...
Ayrıca, yaşanmış süreden daha az kalmış olan zaman, yaşamda yapılamamış bir sürü şey, gidilememiş bir sürü yer... Başarılmış şeylerin yanı sıra başarılamamış işler, ilişkiler... Yanlışlar... Falanca işte yıllarca kalmasam belki herşey bambaşka olurdu'lar...
Kışın ve bahrda gördüğüm tedavi sonrası çok ideal kiloda iken birden bire, kısa sürede epey kilo aldım. Bunu bir türlü verememenin sıkıntısı. Saçlar yeni çıktığı için kısa ve biçimsiz (bence), oysa beğeniyor insanlar, bense alıştığım kendim değilim... Eskiye göre bambaşka bir tip!
Biliyorum bardağın dolu yarısına odaklanmak gerek, eksikleri düşünmemek gerek. Ama bazen olmuyor işte. Hele ki olumsuzluklar üst üste gelmişken insan bir bedbinliğe düşüyor.
Karakter olarak da hüzünlüyüm. Bu bana genlerle mi gelmiş, yetişme ile mi ilgili bilmek zor. Her ikisi de. Ancak yine de çocuklarımızı sağlam, her şeyden kolayca etkilenmeyip, depresyonlara, umutsuzluklara kapılmayacak, kendine güvenli, girişken yetiştirmek çok önemli. Bu özellikler ebeveynlerde yok ise çocuğa nasıl verecek diye sorulabilir. İlginçtir ki oluyor. Bende olmayan bu özellikler oğlumda var. Bunların olmamasının ne kadar acı ve rahatsızlık verdiğini bildiğim için oğluma çok büyük sevgi ve ilgi vermenin yanı sıra hep kendine güvenli olmayı öğretmeye çalıştım. Hobileri olmasına gayret ettim. Bir sürü şey öğrettim ya da ona rehber oldum. Herşeyi paylaştım... Tabii bir şekilde, doğuştan gelen özellikleri de var ve çok sağlam bir kişilk ve ruh yapısına sahip bir genç oldu. Onun adına çok mutluyum. Mutlu ve güvenli insanlarla dolu bir toplum daha sağlam olacaktır şüphesiz...
Yazarken biraz ısındım... Bu yazıyı da yazabiliyorum çünkü oda arkadaşım bugün biraz geç gelip az kalacak... Ben de akşama dek nasıl zaman geçirecegimi pek bilemiyorum (ve akşamüstü dişçi randevum var, ne sıkıcı!) , hazır elimin altında bilgisayar varken biraz akademik makale araştırabilirim.
Başka günlüklerde buluşmak üzere...