Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Zordun...

Çizdiğim tüm "sen" den eskizleri döktüm dün gece önüme.
Göz önünde karamalar halinde durmamalı... derlenmeli, toplanmalıydı artık dedim ortalık.

Birileri tüm bunlar birleştirmeli ve o bir resim olmalı...
Artık bu tablo benim için tamamlanmalı...
Tamamlanmalı ki, duvarıma asılmalı...

Gördüğüm; sadece baktığım noktadan bana gözükendi.
Söylemeliyim ki baştan; olamaz bundan başka da iddam...

Belki tanıdığım gerçekten bu çizdiğim adam,
Belkide sadece benden bana yansıyan
Veyahut ayen beyan, benim aldanmam...

Yada varsa aslıyla benzer bir kaç noktam; ve sen yine de dersenki "bunların tümü senin rüyan"...
Ona da olamaz bir savunmam.

Dedim ya; sen seni tek bilebilecek olansın...
Benimkisi, olsa olsa kalbimdeki şu koca yığını ucundan bucağından da olsa toparlama gayreti...

İşte seni gördüğüm pencerelereden bir kaçı ve bil ki; ardı yüreğimde saklı:

Kiminde büyümeyen çocuk sen; sanki başının okşanmasın ölüesiye aç...
İlgiye, beslenmeye tüm duruşuna tezat bir dokunuşa; bağımlılık derecesinde muhtaç...Bir o kadar da her şevkatli dokunuşun ardından alacağı darbeden korkan adam...

Bir diğer sense; koskoca bir dev...
Her nefes alışverişinde gitgide ve göz göre göre büyüyen yıldız.

İşte bu ; ışıkların altında kaldıkça erişilmezi oynamak zorunda olan adam...
Ve en acısı tüm alkışlarsustuğunda; mutsuzluğu içindeki duvarlara çarparak çınlayan...

Öteki yüzündeki sen; özverili bir evlat... Altından bir kalp ile donatılmış tam bir yardımsever, bakıyorsun ki o tam manasıyla bir beyefendi...

Şimdiyse bir diğeri; usanmak nedir bilmeden daldan dala konan, bir ömrü dahi olsa hiç düşünmeden bu uğurda savurabilecek kadar pervasız duran...

Al işte; ne aradığını sanırım pekte bilmeden, aradığı dışarıda olmadığını belkide farkında olmadığından; umutsuzca her yeni tende bunu bulmaya çabalayanlara gerçek bir örenek daha, al sana...

Ustalıkla kullandığı sevgi sözcükleriyle "uzak durmalıyım" dedikçe kaçanı kendine ustalıkla yaklaştıran bir dil üstadı.

Peki buna ne demeli?... Zehrini kendinde tuttuğu sürece, düşlerinizin prensi...
Bıçağın sıtındaki denge tökezlediğindeyse, mümkün olduğunca uzağında durmalı...

Bir kaç tane daha var, durun daha bitmedi.
En özeline henüz sıra geldi: Elinde kalemi, sessiz gecenin tek hakimi..

Yazar, söyler, okur... bütün dünyası müziği.
Ve bu zamanlarda ; kendi için çarpan o koskoca kalbinin tek hakimi.
Gerisi?... "sadece kıvılcım"dı değil mi?

Ve yiğidi öldürsek de, bu görünenin hakkını da vermeli...
Çünkü bu sen: Bu yeteneğini bir dünya ile paylaşmayı başarabilecekdenli de azimli ve bir o kadarda becerikli...

Son bir tane daha...
O mu? Acımasız denebilecek kadar da sadece " ben" diyebilen bir adamdı bu kendisi...

Fırtınalı açık denizlerin en ürkütücü gecelerini; gün olup gözünü dahi kırpmaksızın tüm sevdiklerine merhemetsizce yaşatabilecek kadar da tehlikeli.

Ruhundaki karmaşaya, çaresiz teslim olmuşsun...o aşina dengelerden artık çok uzak...
Ve en çekici yanı; zaman zaman korkutucu olabilecek denli aşka mecbur oluşuyla beslenen bu çoşkun, bu yarı deli hali...

Biri, bir diğeriyle çelişse de bunlar sen, sen benim için bunlardın işte...

Zordun...
Zorsun da hala, ne çare?...

Sevdim bir kere...

Ayna,
Sevgi ve ışıkla

12.02.2008

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..