- Kategori
- Deneme
Zulüm nedir, nasıl yapılır?

Mesuliyet ve sorumluluk yükü, her şeyden, ölümden de ağırdır.
Güçlü bir kimsenin, yasaya ve vicdana aykırı şekilde başkasını uğrattığı kötü durum, kaygı, eziyet, işkence, haksızlık ve cefa. Kimi zaman keyfi uygulamalarla. Kimi zaman "Keyfi kanundur" diyerek, kimi zaman da kendi gücünün hukuk sistemini kurarak zulüm yapılır.
Zulüm insani ilişkilerde, her türlü olumsuz söz, fiil ve davranışlardır. İnsan zulmü ya başkalarına karşı, ya da nefsine karşı işlenir.
Zulm'ün çeşitleri vardır;
İnsan ile Allah arasında vuku bulan zulüm; ( şirk, küfür, nifak ve isyan )
Kişi ile insanlar arasında zulüm; ( haksızlık, eziyet, işkence, cefa, hırsızlık, öldürme, iftira ve günahlar )
Kişi ile nefsi arasında zulüm; (Allah'a karşı görevini yapmamak ve insanlara zulm etmek)
Peki zulüm nasıl yapılır.
Makamını, mevkisini, yetkisini kirli emelleri için feda eder. Sizden mi, bizden mi? diye ayırım yapar,Toplumu ikiye böler, diline hakim olmaz. Aç bırakır, yük yükler, hürriyetten yoksun bırakır,
Elektriği, suyu keser, yolları çukur ve yamalı bırakır. İnsan kazancının yüzde doksanını çeşitli vergiler adı altında keser, geri ister. Konuşturmaz, hak aratmaz, nana muhtaç eder, İşsiz bırakır, yoksulun, fakirin sayısını artırır. Seçim korkusu nedeniyle tüketim mallarının sağlık ve fiyat denetimini yaptırmaz.
Sabah ayrı, akşam ayrı akaryakıta zam yapar. Sağlık kuruluşlarında, veznelerde kuyruk yaptırır. Az üretir, çok tüketir. İhracatı merkeple, İthalatı uçakla yapar.
Adaletin yükünü ağırlaştırır. Yaşamın sürdüğü her yerde, canlı ve cansızlar üzerinde az yada çok zulüm vardır.Yani zulmün çeşitleri yazmakla bitmez.
Kendisinden önceki yönetimden geri kalan zulüm mirasıyla karşılaşan adil yöneticinin devrimci olması ve mazlumların hakkını sahiplerine iade etmesi gerekir.
Ey " Şerefli" sıfatı ile onurlandırılan insan;
Göçen ve hayatta bulunan milyarlarca insan kainatın özüdür. Bırak insanların gönül ve ruh alemini, Bunca insanların beyin yapısını, parmak izlerinin ayrı, ayrı desenlerin dizilişini seyretsen. Aklın zorlanacağını göreceksin.
Ey güçlü ve yetkili, İnsan'a karşı gücünü ve yetkini iyiye kullanmayı bilmelisin.
Allah kullara hiç bir zulmü istemez ( Gafir:40/31)
Allah Alemlere hiç bir zulmü istemez ( Al-i İmran:3/108 )
Bu iki ayet de, birbirinden ayırmadan zulmü ( haksızlığı,hakların çiğnenmesini ) ortadan kaldırmayın, hatta bunu yalnızca insanlar için değil, diğer varlık çeşitleri ve mertebeleri için de gerçekleştirmeyi Yüce Allah iradesi olarak ortaya koymaktır.
Zalim uygulamaların üzerinden zaman geçtiğine aldırmaksızın, Zaman zulmü şer’i ( meşru ) kılmaz. Yüce Allah fakirin geçimini zenginlerin malından takdir etmiştir. Fakirlerin aç kalması zenginlerin onların mallarını yemesi sebebiyledir.
Allah bunu onlardan soracaktır.
Zenginlik gurbette vatandır,
Fakirlik ise Vatanda gurbettir.
Hz. Ali ( r.a) nın Mısır Valisi’ne yazdığı mektup;
“ Sana en sevimli gelen şeyler şunlar olsun”
Hak hususunda orta yolu tutmak, adaleti herkese yaymak ve halkın gönlünü kazanmak. Eşit olarak yaratılmış olan insanlara zulmetmekten sakın. Allah’ın nimetini tahrif ( aslını bozmak, kalemle oynatmak, değiştirmek ) eden, azabının hemen gelmesine sebep olan şeyler içinde zulümden daha güçlüsü yoktur.
Kuşkusuz Yüce Allah mazlumların ahını duyandır, Zalimleri de gözetleyendir. Hilesi,düzeni olmayan, yüksulların, kimsesizlerin ve çaresizlerin oluşturduğu aşağı tabakayı Yüce Allah için koru.
Yüce Allah zayıfın hiç çekinmeden güçlüden hakkını alamadığı bir toplumu yüceltmez.
Halife Hz.Ömer bin Abdulaziz;
Bir defasında gece boyu seccadesinde ağladı.Sabah eşi bunun sebebini kendisinden sorunca şu cevabı aldı.
Ben kendimi bu ümmetin herşeyinden sorumlu gördüm. Ben yeryüzünün her köşesinde bulunan fakirleri, evsizleri, muhtaçları, gurbetçileri, mazlumları ve mahkumları ve benzeri kişileri düşündüm.
Yüce Allah'ın beni bu kişiler hakkında sorguya çekeceğini hatırladım. Hz.Peygamber (SAV) onları bana karşı savunacağını aklımdan geçirdim. Yüce Allah'a gücümün yetmeyeceğini ve Resulullah'ı (SAV) da hiç bir şekilde ikna edemeyeceğimden korktum. Bunların hepsini düşündükçe dehşete kapıldım.
Ey güçlü işte yönetmek, sevk ve idare etmenin sorumluluğu böyledir.
Hz.Ömer’in ilk hutbesinde ifade ettikleri gerçekten ibretlerle doludur.
” Ey ahali ben işleriniz ve meselelerinizin valisi ve varisi yapıldım. Ama şunu bilmelisiniz ki eskisi kadar sert olmayacağım. Buna rağmen, zulüm eden ve başkalarının haklarını gasp edenler için sertliğim aynen devam edelicektir.
Elleri açık ve Yüce Allah’tan korkanlar için oldukça yumuşak olacağım. Bir kişinin bir kişiye zulüm etmesine tahammülüm yoktur.
Zulüm eden Hak’ın önünde eğilinceye kadar bir yanağını yere sürteceğim, diğer yanağına da ayağımı basacağım. Bu sertliğe rağmen dürüst, namuslu ve haysiyetl sahibi kimseler için yüzümü yere sürüyorum.
Mesuliyet ve sorumluluk yükü, her şeden, ölümden de ağırdır, sözü unutulmamalı.
Farzlara harfiyen riayet edilirse haklar konusunda bir sorun çıkmaz.
Farzların veya görevin gereği yerine getirilmezse haklar alanında sorunlar çıkar..
Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.
Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN