Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

"DERS"im...

"DERS"im...
 

Bazen olayları izlerken, benim “Rus malı” kafamda arıza meydana geliyor olmalı ki laptop’umun başına geçip “günlük” yazılarımı yazamaz hale geliyor ve yazılara ara veriyorum, “Rus malı” kafamı tamir edip toparlayıncaya kadar.

Ülkenin daha “Acil” meseleleri varken, bir de bakıyorsunuz ki “Os…ruktan teyyare, selam söyle o yare” misali, aykırı meselelerle gündemi doldurur hale geliyoruz.

Şimdinin modası, “Tarihle yüzleşme” ve beraberinde “Özür dileme” gibi abuk-sabuk bir tartışma…

Televizyon kanallarına çıkan “Malum” kişiler, yine mangalda kül bırakmayıp savuruyorlar.

 “Ders”, bir şeyi öğrenmek, kavramak ve gelecekte o bilgiler ışığı altında davranmak için gereklidir. “Dersim” ise, bugün Tunceli diye bildiğimiz coğrafi bir yerin adıdır.

Tarihten “Ders”inizi almadan “Dersim”i çözemezsiniz…

Tarih, yargılamanız için yazı yazılmamıştır, ders almanız için yazılmıştır.

Her zaman olduğu gibi, bu olay üzerinden yine entel-dantel bir takım insanlar, ülkenin birliğini bozmak üzerine satranç oynama hevesindeler.

İşin ilginç ve o kadar da garip olan tarafı, iktidar ile muhalefet partisinin, elbirliği ile bu konu üzerinde, tarih bilgisini bir tarafa bırakarak, sadece iç siyaset anlamında birbirlerine düşmesidir.

Tunceli Milletvekili, “Dersim” olaylarını gündeme taşımaktaki amacını anlamak mümkün değil. CHP genel başkanı “Dersim”li çünkü…

CHP genel başkanının “Dersim” üzerinden AKP genel başkanına yüklenmeye kalkması ayrı bir yanlış, yanlışın da ötesinde saçmalık…

AKP genel başkanı ve iktidar partisinin başbakanının, aynı konu üzerinden ve “Tam bilgiler” içermeyen belgelerle ortaya çıkıp “Devlet adına” özür dilemeye kalkışması, hepsinin de üzerinde şeddeli yanlış…

Ve işin garabet tarafı, bu kadar yanlışın üzerinde, bi takım entel-dantellerin çıkıp tepinmeye çalışması ise, “şey”in üzerine tüy dikmeye benziyor.

Tarihi geçmişi “İyi” ve “doğru” okursanız, o günkü adıyla “Dersim”, bu günkü adıyla “Tunceli”, devlet otoritesi altına girmeyi hep reddetmiş, “aşiret düzeni” çerçevesinde yönetmek isteyen kişilerin etkisi altında olmuştur.

“Devlete vergi ver” denildiğinde “Vermem” demiştir…

“Askerlik görevine gel” denildiğinde “gelmem” demiş ve hep yeni kurulan “Cumhuriyet Hükümeti”nin denetimi ve yönetimi altına girmeyi reddetmiştir.

Açın tarihi “İyi” okuyun, bunları göreceksiniz…

Aynen bugün “KCK, PKK, DTK ve BDP gibi örgütlerin yapmaya çalıştığı gibi.

“Hak ve özgürlük” adı altında, ya da “Demokrasi”nin çadırı altında “Karşı koyma” eylemin adı terördür…

O gün de bu terör eylemi yapılmıştır, bugün de yapılmaya devam edilmektedir.

Tarihten “Ders” alabilmiş olsaydık, o gün “İsyanı bastırmak” için uygulanan şiddeti “Faili meçhul” cinayetlere vardırmazdık. Ve yine o günden “Ders” alabilseydik, bugün yine, daha da ileri götürerek “Silahlı karşı koyma” eylemi içinde olmazdık. Devlet içinde devlet olma çabasına girmezdik.

Bugün yapılanların sonunu görmek için, dönüp “Tarih” içine bakmak gerekir.

Ne yazık ki tarih, “Ders” alınamadığı için “Tekerrürden ibaret”tir…

İktidar olabilirsin, bu ülkeyi “Tek başına yönetmen” için yeterli değildir. Muhalefet isen, iktidara varabilmek için “doğru” zeminde oynayacaksın.

Bugün AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptıkları yanlıştır.

İki yanlıştan ne yazık ki “Bir doğru” hiçbir zaman çıkmaz.

30 KASIM 2011
İBRAHİM PEKBAY
 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..