Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '07

 
Kategori
Kitap
 

'Kırmızı pazartesi'

'Kırmızı pazartesi'
 

Marquez'in bir romanı, can yayınlarından, yıllardır durur kütüphanede, daha yeni okuyasım geldi. 'Yüzyıllık yalnızlık'ın dönüp dönüp soyağacına bakarak da olsa bir solukta okuduğum atmosferi bu kısa romanda da vardı. Özde kendime sömürdüğüm temaları ise basit ve çarpıcı motifler taşıyordu.

'Kırmızı pazartesi' toplumsal önyargı, basiret ve kader üzerine yazılmış bir kitap bence.

Santiago Nasar adlı kahramanın, kasabada cümbür cemaat kutlanan bir düğünden hemen sonra, aynı gün gelecek olan piskoposun ziyareti sırasında, herkesin bilgisi dahilinde ama önlemenez şekilde öldürülüşünün ayrıntılarını anlatıyor. Romanı cinayetin işlenmiş olmasından çok nasıl işlendiği , hatta nasıl engellenemediği olgusu sürüklüyor.

Kitabın son sayfasını kapatıp kafamı yastığa koyduğum anda, kendi yaşamımın cinayetle olmasa da olumsuzlukla sonuçlanan onlarca önyargı, basiret ve kader öykücükleri kafama üşüştü. Engellenemez sonların acısı beynimde yüreğimde canlanırken, yazarın 'kırmızı pazartesi' ile bana bahşettiği olgun küskünlük galibiyetle kapattı perdeyi, uyudum...

Sabah kalktığımda, Nasar gibi giyinip kuşandığımı, olandan bitenden habersiz yeni bir güne başladığımı düşünürken yakaladım kendimi. Geçmişte hakkımda oluşan önyargıların yaşamımın gidişini nasıl etkilediğinin hesabını görüyordu zihnim. Onu da yakaladım.

Kitabın bir yerinde görgü tanıklarından biri, Nasar'ın öldürülüşünde ona atfedilen bir iftiranın rol oynadığını söylüyor, ve ekliyordu:

'Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım'...

Birçok düşünce sinsilesi içinde, aklımda yer eden bu cümle oldu. Kahramanın ölümünün engellenememesinin temelinde bir takım önyargıların 'olurdu olmazdı tartışması' yatıyordu çünkü.

Katillerin 'öldüremeyecek insanlar' oluşu, Nasar'ın öyle bir şey yapmış olabileceği ve ölümü hakedeceği, geçmişi, yaşam şekli, kökeni... Kasaba sakinlerinin kafasında geldi gitti roman boyunca, kimse kimseye bir şey söylemedi, sessizlik ölümü getirdi.

Nasar, beklenen ve açık seçik belirtilen bir saatte, barbarca öldürüldü...Arada gerçekleşse cinayeti engelleyecek ayrıntılar insanı çileden çıkarttı aynı zamanda.

Ne tuhaf, çok tanıdık, çok yaşanmış geldi...

Önyargılar ve sessizliğin ortasından bıçak gibi kestiği bir dolu güzellik gözümün önünden bir bir geçti.

 
Toplam blog
: 146
: 1061
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

Hep yazmak istedim. İnsan düşüncelerini yazıya dökünce kendi başınadır çünkü, kaygısız, katıksız ..