Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

'Ne mutlu Türküm diyene' safsatası

"Ne mutlu Türküm diyene" sözü, Atatürk tarafından ilk kez 29 Ekim 1933'te 10. Yıl Nutku'nda söylenmiş. Atatürk'ün, son yıllarda, bu sözü, belli bir manada kullandığına dair yaygın bir söylem var. Bu yazıda, bu söylemi analiz etmeye çalışacağız.

Bu söylem şöyle; Atatürk, "Ne mutlu Türküm." dememiş, "Ne mutlu Türküm diyene." demiş. Bu söyleme göre, Atatürk, etnik kimliğe övgü yapmamış, bir üst kimliğe vurgu yapmıştır. 

Gerçekten bu sözden bu anlam çıkar mı? Bu biraz şapkadan tavşan çıkartmaya benziyor. 

Şöyle açıklayabiliriz;

Bana kalırsa, hiç kimse, etnik kökeninden dolayı mutlu ya da mutsuz olmak zorunda değildir. Hiç kimse bir etnik kökene bile sahip olmak zorunda değildir. Etnik köken doğuştan da gelmez, insan ancak doğduktan sonra insan olmaya başlar, ben dediğimiz şey, bütünüyle edinimsel ve kültürel bir tinselliktir. Etnik köken kavramı siyasaldır.

"Ne mutlu Türküm diyene" sözü, çağımız koşulları içerisinde, baskıcıdır. 1933 yılı ve öncesindeki on yıllar ulus devletlerin kuruluş çağıydı ve o dönemler için ilericiydi.

Günümüzde bu sözü dikte etmeye çalıştığınızda, milliyet sahibi olmayı, onunla mutlu olmayı bir 'değer' haline sokmaya çalışırsınız. Bu, ideal insan anlayışına aykırıdır. Etnik kökenden mutlu olmayı gereklilik olarak istemek, dolaylı olarak, mutsuzluk olarak dikte eden bir şeydir. Ayrıca, etnik kökeni yüceltmek, başka etnik kökenlere de bir baskı içerir ve alan açar.

"Ne mutlu Türkiyem diyene." sözüne gelirsek, ona yüklenilmeye çalışıldığı gibi, yurttaş milliyetçiliği yoktur. Tersine, etnik milliyetçilik ve üstelik dayatması vardır.

1. Bir insanın etnik bir arılık taşıdığı uydurmadır, ancak kültürel konjonktürel özellikler vardır.

2. Etnik yapılar mutlak değerler değil, insanoğlunun bu çağının hakim değeri olarak vardır.

3. Bir etnik köken o kadar önemsizdir ki Türkçe konuşan herkes Türk'tür (vb.) olmalıdır.

4. Bir etnik yapıya ait toprak parçası öyle hegemonik bir durumdur ki Türkiye Türklerin değil, Türkiye'de yaşayanlarındır olmalıdır.

O halde, Türkiye, Türkiye'de yaşayan herkesindir ve Türkler, Türkçe konuşan herkestir.

Bu kelimelerde, bunların ötesinde bir değer aramak, (ister "Ne mutlu Türküm" diyin, ister "Ne mutlu Türküm diyene" diyin, ırkçıdır. Irkçılığın tabi iki boyutu var: Birisi meşru ırkçılık, ulus-devletler yani, buna tabi ırkçlık denmiyor, ama özünde öyledir.  Düşünün bu dünyada bir ülke vatandaşı olmadan yaşayamazsınız. Peki, bu ırkçılık değil de nedir? Diğeri ise bir ulusun diğerine üstünlüğünü savunan nazizm, burada faşizmi ayırmak lazım, çünkü onun teorisi farklıdır.

Sonuç olarak, "Ne mutlu Türküm" sözü, sanıldığı gibi masum değildir, yurttaş milliyetçiliği bu ifade ile savunulamaz, bu söz, içerik olarak, yanlıştır, ırkçıdır, diktecidir. Kendisine yüklenilmek istenilen iyicil anlam bakımından ise safsatadır. Tek kıymeti harbiyesi, Atatürk'ün söylemiş olmasıdır.

 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..