Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

PKK ile görüşülmeli mi?

Sanırım ülkede yaygın bir kanaat var; 'devlet, PKK ile dolaylı olarak görüşmeli, hapisteki liderinden faydalanmalı, ' diye.

Referandum babında gelişen süreçte, AKP'nin, PKK'nin olaylar çıkartarak referandumdan 'evet' çıkmasını engelleyici bir faktör olduğunu gördüğü için, bu örgütle, ateşkes ilan etmesi için görüştüğü iddia edildi. Aslında tam iddia denemez, çünkü PKK'nin lideri, bizzat kendisi bunu açıkladı.

Buna karşılık, Başbakan, sanki bu iddiayı dile getiren muhalefetmiş gibi, onlara 'şerefsizler' diye saldırdı. Kamuoyunda ise aslında kimse resmi olarak devletin PKK ile görüştüğünü söylemese de, dolaylı olarak görüşmesinin normal olduğunu söylüyor.

Bu konudaki ilk ve temel yanlış, içerdeki PKK liderinden faydalanmak anlayışıdır. PKK sorununu da, Kürt sorununu da, Türkiye sadece ve sadece kendi başına çözmek zorundadır. Bunu tek başına yapmadığı zaman, asla bir çözüm yapmış olamaz., kendisine destek verenlerle çözümü yaptığında, bu çözüm, o kişilerin sayesinde yeniden sorun haline gelecek bir çözümdür. İster çözüm ortağınız ABD olsun, ister Irak, isterse PKK ve liderleri olsun, farketmez. Türkiye, eski PKK liderini ekarte etmiş olarak, onu tamamen gündemden çıkartmak zorundaydı. Ve hala zorundadır. Avukatları aracılığı ile Türkiye kamuoyu ile iletişime girmesinin de önü kesilmelidir. Öteki taraftan, PKK ile de dolaylı olarak dahi görüşmemelidir. Türkiye kendi çözümünü uygulamalıdır.

Bu çözüm anlayışı şudur: Türkiye Cumhuriyeti etnik temelde bir devlet değildir. Her vatandaş kültürel olarak farklı yapılara sahip olabilir, ancak her türlü sorun, yurttaşlık temelinde, bireysel hak ve özgürlükler temelinde çözülecektir. Bitti. Gerisi bunu, suç unsuru olan hiç kimseyi muhatap almadan yoluna devam etmektir. Gerekeni yapmaktır.

ABD'yi, Irak'ı öcalan'ı, PKK'yi dolaylı ya da doğrudan farketmez muhatap alan hiçbir çözüm yukardaki gibi bir çözüm olmaz. Bu konuda PKK'nin siyasal kanadı rolünü üstlenmeye ve bunu Türkiye'ye kabul ettirmeye çalışan partiler de bu tutumlarını devam ettirdikçe muhatap alınmamalıdır. Bu zeminde ortaya çıkacak çözüm diye görülen şey, ya dağılır ve yeni sorunlar ortaya çıkar. Ya da, etnik milliyetçi temelde sorun çözümlenir.

İlke olarak, PKK gibi kanlı bir örgütün şiddetini meşrulaştırarak, onu bir zemin yaparak, hiçbir sağlıklı yapı kurulamaz. Şu an Kürtçülüğün siyasal hareketi bunu sağlamaya çalışıyor. Ama buradan bir çözüm çıkacaksa, bu ancak uzun vadeli kanlı bir çözüm olur. Bunu kimse demokratik bir çözüm diye de yutturmaya kalkmamalı.

Tek demokratik çözüm, etnik milliyetçilikten kopmuş, birey hak ve özgürlükleri temelindeki sosyal, siyasal, ekonomoik, kültürel çözümdür. Gerisi fasa fisodur.

Türkiye büyük bir ülke, güçlü yerel yönetimler elbette kurulabilir ve belki kurulmalıdır da. Bunu uzmanları değerlendirir. Ancak bu teknokratik bir durumdur. Siyasal değildir. Bazı kesimler, bunu da yanlış kullanıyor. Özerk bağımsız bölgeler olsun gibi filan.

Hiç lamı cimi yok, Türkiye'nin demokratik bir ülke haline gelmesini istemiyorlar, Türkiye'nin bir Kürdistan doğurmasını istiyorlar, ya da Türkiye'nin demokratik olmasının ancak bir Kürdistan doğurması olduğunu düşünüyorlar, bu yüzden AKP eli ile Türkiye'yi habire döllüyorlar. AKP özünde bunu istemese de, Türkiye Cumhuriyeti'nin bazı ilkelerine karşıtlığı yüzünden, buna uygun ortamlar yaratıyor. Kendisinin içeriye girmek istediği için açtığı kapıdan başkaları da giriyor.

Kürdistan elbette kurulabilir, ama şu anki koşullarda ve gerekçelerle değil. Sen önce, temel insan hak ve özgürlükleri temelinde, yurttaşlık temelinde bir çözümü bir dene bakalım. Bölgeyi ıslah etti, ekonomik ve insani kalkınmayı sağla. Şeyhliği, ağalığı dağıt, toprak reformu sağla, Türkiye'nin her yerinde ve devletin içinde, anti-kürtçü, anti-alevici tutumunu ortadan kaldır, ondan sonra, hala sorun varsa, etnik milliyetçilik temelinde, bir ayrı yaşama çözümü noktasına gelebilesin.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..