Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '12

 
Kategori
Siyaset
 

"Türkiye'de iç savaş var. BM gözlemci heyeti göndersin."

"Türkiye'de iç savaş var. BM gözlemci heyeti göndersin."
 

Nasıl olsa sopayı gösterdi. Sıra BM gözlemci heyetinde..


“Sınırın 35 Km. içersinde Şemdinli’nin etrafında gerilla vardır. Böylece artık sınır ötesi, sınır berisi de hikaye ye dönüşmüştür. Dağlıca ve Kanlıca’ya giden yolların büyük bir bölümü denetimimizde. Şitarin ve Oramar (Hakkari ve çevresi) eylemi 19 Haziranda yapılmıştır.O tarihten bu tarihe Türk Ordusu karadan Oramar’a gitmişmidir?. Bakın geçen hafta 3 gün boyunca Gever-Oramar hattında çatışmalar yaşandı. 2 Skorsky helikopter düşürüldü, 2 si de darbe aldı. O tarihten beri Dağlıca’ya giden yol önemli oranda gerillanın denetimindedir.Yine koskoca Cilo dağında, Çarçela dağında, Oramar’ın etrafında her hangi bir devlet denetimi söz konusu olmuşmudur ?.  Hayır. Çünkü uçaklarla ve kobralarla günlerce bir savaş yürütüldü ama girilemedi." Vatan 04.08.2012 

Bu sözler PKK’nın şu anda 1 numarası olan Murat Karayılan’ın açıklamaları. Gazetelerde okumuşsunuzdur. Karayılan bölgede yaklaşık 15 gündür devam eden savaşı bütün gerçekliği ile gözler önüne koymuş. Ve söyledikleri de doğru. Bu savaşta 40’tan fazla ölü vermişler, bir sürü askerimiz şehit olmuş, eskiden olduğu gibi vurup sınır ötesine kaçmıyorlar artık, mevzilenmişler ve cephe oluşturmuşlar savaşıyorlar. Zaten söylüyor, "sınırın 35 Km. içinde gerilla vardır ve gitmeyecektir. Bölge denetimimiz altındadır."

Bu durum fiilen yürütülen savaşın cephedeki hali. Birde cephe dışında Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yürütülen bir savaş var. Adana sokakları Suriye’den daha beter, PKK militanları yakıyor, yıkıyor kendilerine hiçbir şey yapılamıyor. İstanbul’da militanlar otobüs yakıyor, her gün çeşitli eylemler koyup KCK’nın şehir içi çatışmalarından örnekler veriyor. Mersin, Diyarbakır, sürekli olarak PKK militanlarının eylem alanı.  BDP milletvekili resmen RTE’ye meydan okuyor; “Sıkıysa gelsin Diyarbakır’a, 20000 polisle geldin baş edemedin, Diyarbakır’la nasıl baş edeceksin ?.”

BDP’liler heyeti Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesine gidiyor. Davutoğlu Barzaniye gidiyor. Normalde bunların Suriye ve Irak yönetimleri ile diyaloğa geçmeleri gerekmez mi?.. (Gerekirde o zaman plan aksar.) Tam da bu arada ülkede Ordu’dan sonra Polisinde itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı haberleri basına yansıyor.

Şimdi:

Ne bu ?.. Bir savaş değil mi ?..

Türkiye toprakları üzerinde bu toprakların bir kısmını ele geçirdiğini açıklayan bir cephe ile bu cepheye karşı üç maymunu oynayan bir hükümet yok mu?.

Peki Suriye’de ne oluyor 15-16 aydır ?. İç savaş görüntüleri var. Suudlardan, Katar’dan ve BAE’den maddi ve Türkiye’den silah ve mühimmat desteği alan teröristler Suriye’nin mevcut yasal yönetimini devirmeye çalışıyorlar. Bir savaş var Suriye yönetimi ile teröristler arasında değil mi?. 

Ülkemizdeki PKK-Ordu savaşını kapsayan bölgeler (iddia ediyorum) Suriye’deki çatışmaların olduğu bölgelerden çok çok daha geniş ve kapsamlıdır. Ayrıca yine ülkemizdeki provakasyonlar ve Alevi Suni çatışması yaratmaya yönelik eylemler ile bu eylemlerin önemsizmiş gibi gösterilmesine yönelik uğraşılar her geçen gün artıyor hükümet ve yandaş medya kanallarında.

Bakın günlerdir Tv kanalları ve medyada Suriye’deki olaylar ve “Kürt Sorunu” üzerine mavallar dinliyoruz, bir çok “akademisyen” ve konuya hakim “uzmanlar” tarafından. Her kes bir şeyler söylüyor  Suriye’yi bölüyorlar, Irak’ı parçalıyorlar, RTE’nin bu konudaki yanlışlarını ve“doğrularını” ortaya koyuyorlar, kendi akıllarınca Davutoğlu’nu övüyorlar, eleştiriyorlar, Suriye ve Irak yönetimlerinin ne yapması gerektiği konusunda ahkam kesiyorlar v.s. sallıyorlar da sallıyorlar..

Fakat bir tanesinden bile “Yahu kardeşim bu bir ABD senaryosudur, bu BOP planı çerçevesinde bölgede yaratılmak istenen ikinci İsrail yani Büyük Kürdistan düşüncesinin gerektirdiği eylemlerdir, Suriye’deki  ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) adı altında direnen teröristler, CIA, MOSSAD ve MİT destekli uluslar arası paralı askerlerdir ve çoğu çapulcudur, başlarına almışlar birkaç tane Suriye’li dönme asker güya Suriye’ye özgürlük getirecekler.” Diyemiyor. (Bura da Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi’nin  kahramanca, tam bir yurtseverlik içinde olan ve gerçekleri tüm açıklığı ile ortaya koyan cesur yayınlarını ayrı tutuyorum) 

Bu çok bilmiş aydın kesimimizden hiç kimse kalkıpta ABD’den ve Obama’nın RTE’ye gösterdiği sopadan söz edemiyor. Zaten senelerdir F Tipi medyadan ABD aleyhine bir tek yazı ya da söz duyamazsınız. Çok sıkışırlarsa arada bir laf olsun diye İsrail’e çatarlar ufaktan, o da hedef saptırmak ve asıl hedef olması gereken ABD’yi gizlemek için.

Şimdi Suriye’deki iç savaş ise, ülkemizde ondan daha kapsamlı ve geniş bir şekilde, hem de cepheleşerek süren savaş nedir?.

Suriye’den kaçıp ülkemizde Suriye yönetimi aleyhinde faaliyetlerde bulunanların yaptıkları özgürlük direnişi ise, ülkemizde PKK’yı ve eylemlerini destekleyen, öven meşru gören ve açıkça TC’ye kafa tutan BDP milletvekillerinin yaptıkları nedir?.

Suriye’den kaçıp çeşitli ülke tv’lerinde Esad aleyhine sözler sarfeden Suriye’li "aydınların" durumu “özgürlük hareketine destek” ise, Türkiye’de “RTE kendi ayağına kurşun sıkmıştır, Habur’da başlayan “Açılım” devam etmeliydi,Özerklik ve gerekirse bağımsızlık tartışılmalıdır” diyen sözde aydınlarımızın durumu nedir?.

Hani senelerdir diyoruz ya, “Emperyaliz bölmek istediği ülkelerde önce yerli işbirlikçilerini yaratır.”  İşte Suriye ve Türkiye’deki bu “aydınların" durumu bu lafa çok güzel örnek..

Sonuç:

Bize gözümüzdeki kalası göstermiyorlar, Suriye’nin gözünde çöp arıyorlar.

Bu gün Suriye’de yaşanan olayların çok çok daha geniş ve kapsamlısı düzenli ve cepheleşmiş olarak Türkiye’de sürmektedir. Eğer bir iç savaştan söz edilecekse bunun katmerlisi Türkiye’de yaşanmaktadır. Son üç ayda 55,  şimdiye kadar ayrılıkçı PKK’lılarla yapılan savaşlarda 6200’ye yakın şehit vermişiz, PKK’nın verdiği kayıplarda cabası. Bu bir savaş değilmidir?. Tüm bu sorulara cevap olarak “Evet bu bir savaştır” diyorsanız o zaman Suriye’deki olaya “çare” bulmaya çalışan uluslar arası kurumların Türkiye’dede bir çare arayışı içinde olması gerekmez mi?. Hep söylüyoruz bölgedeki en son durak Türkiye’dir. Bölünme sırası er geç Türkiye’ye gelecektir. Büyük Kürdistan hayalleri Türkiye’den de toprak almadan son bulmayacaktır. Zaten Davutoğlu paşamızın ricacı olarak ayağına kadar gittiği Barzani’nin babası Molla Mustafa, 66 yıl önce söylemiş. “Irak, Suriye ve İran’dan sonra sıra Türkiye’ye gelecek” diye.

Türkiye’nin bölünmesi, parçalanmasına karşı tabi ki dimdik bir Yurtsever Cephe var ve bu Cephe böyle bir şeye kesinlikle izin vermeyecektir.  Bu iş Türkiye Yurtseverlerinin, Cumhuriyetçilerinin, Atatürk’çülerinin kendi göbeğini kesme savaşıdır ve bu cephe bu savaştan galip ayrılacak bölücüler hüsrana uğrayacaktır..

Ama Suriye’de, Irak’ta, Libya, Mısır, ve diğer BOP Planı mağduru ülkelerde arabuluculuğa soyunan ve aslında kendi çıkarlarını savunan ülkeler ve “aydınların” Türkiye’deki bu duruma bir şey söylemeleri gerekmezmi?.

Bakın göreceksiniz yarın PKK, “Bölgede İç Savaş var BM Gözlemci heyeti göndersin.” diye bas bas bağırmaya başlayacaktır. Dünya gündemini Türkiye’deki iç savaş belirleyecektir, çok yakın zamanda..

Saygılar.

04.08.2012 

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..