Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

2011 yılı Evliya Çelebi yılı idi

2011 yılı Evliya Çelebi yılı idi
 

Aranızda bilen var mı bilmiyorum, 2011 yılını Unesco 400. doğum yıldönümü dolayısıyla "Evliya Çelebi yılı" ilan etmişti. Avrupa Konseyi, Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasının en büyük yazarı ve gezgini olan Evliya Çelebi'yi insanlığa yön veren en önemli 20 kişiden biri olarak seçmiş. Bitirdiğimiz 2011 yılında birçok etkinlik yapılmış yazılar yazılmış. 

Bizde yeni yıla girdiğimiz şu günlerde sizlerle bir kez daha Evliya Çelebi'yi konuşmak, paylaşmak istedik.

Gördüğümüz kadarı ile kendi yaşadığı çağda olsun ve sonrasında olsun gerekli önemi verememişiz. 

Asıl adı Derviş Mehmed Zillî olan Evliya Çelebi, 1611 yılında İstanbul Unkapanı'nda doğmuş. Babası Derviş Mehmed Zillî, sarayda kuyumcubaşıymış. Evliya Çelebi'nin ailesi Kütahya'dan gelip İstanbul'un Unkapanı yöresine yerleşmiş. İlköğrenimini özel olarak gördükten sonra bir süre medresede okumuş, babasından tezhip, hat ve nakış öğrenmiş. Musiki ile ilgilenmiş. Kuran'ı ezberleyerek "hafız" olmuş. Enderuna alınarak, dayısı Melek Ahmed Paşa'nın aracılığıyla Sultan IV. Murad'ın hizmetine girmiş.

Evliya Çelebi, 1635'te, önce İstanbul'u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başlamış. 1640’larda Bursa, İzmit ve Trabzon’u gezmiş, 1645'te Kırım'a Bahadır Giray'ın yanına gitmiş. Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıkmış, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katılmış.

1645'te Yanya'nın alınmasıyla sonuçlanan savaşta, Yusuf Paşa'nın yanında görevli bulunmuş. 1646'da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa'nın muhasibi olmuş. Doğu illerini, Azerbaycan'ın, Gürcistan'ın kimi bölgelerini gezmiş. Bir ara Revan Hanı'na mektup götürüp getirmekle görevlendirilmiş, bu sebeple Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaşmış. 1648'te İstanbul'a dönerek Mustafa Paşa ile Şam'a gidip, üç yıl bölgeyi gezmiş. 1651'den sonra Rumeli'yi dolaşmaya başlamış, bir süre Sofya'da bulunmuş. 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezmiş.

Evliya Çelebi 50 yılı kapsayan bir zaman dilimi içinde gezdiği yerlerde toplumların yaşama düzenini ve özelliklerini yansıtan gözlemler yapmış. Bu geziler yalnız gözlemlere dayalı aktarmaları, anlatıları içermez, araştırıcılar için önemli inceleme ve yorumlara da olanak sağlamıştır. Seyahatname'nin içerdiği konular, belli bir çalışma alanını değil, insanla ilgili olan her şeyi kapsar. Üslup bakımından ele alındığında, Evliya Çelebi'nin, o dönemdeki Osmanlı toplumunda, özellikle divan edebiyatında yaygın olan düzyazıya bağlı kalmadığı görülür.

Yaşadığı dönemde divan edebiyatında düzyazı ayrı bir marifet ürünü sayılır, ağdalı bir biçimle ortaya konurdu. Evliya Çelebi, bir yazar olarak, bu geleneğe uymadı, daha çok günlük konuşma diline yakın, kolay söylenip yazılan bir dil benimsedi. Bu dil akıcı, sürükleyici, yer yer eğlenceli ve alaycıydı. Evliya Çelebi gezdiği yerlerde gördüklerini, duyduklarını yalnız aktarmakla kalmamış, onlara kendi yorumlarını, düşüncelerini de katarak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştı. Anlatım bakımından gösterdiği başarı uyguladığı yazma yönteminden kaynaklanmış. Anlatım belli bir zaman süresiyle sınırlı kalmamış, geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş iç içe olmuş. Bu özellik anlatılan hikayelerden, söylencelerden dolayı yazarın zamanla istediği gibi oynaması sonucu olduğu söyleniyor.

Evliya Çelebi'nin gezdiği, gördüğü yerlerle ilgili izlenimler sergilenirken, başlı başına birer araştırma konusu olabilecek bilgiler, belgeler ortaya konmuş. Bunlar arasında öyküler, türküler, halk şiirleri, söylenceler, masal, mani, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, eğlence, inançlar, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar, sanat ve zanaat varlıkları yer alır. 

Evliya Çelebi insanlara ilgili bilgiler yanında, yörenin evlerinden, cami, mescid, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılarından da söz etmiş. Bunların yapılış yıllarını, onarımlarını, yapanı, yaptıranı, onaranı anlatmış. Yapının çevresinden, çevrenin havasından, suyundan sözetmiş. Böylece konuya bir canlılık getirerek çevreyle bütünlük kazandırmış. Seyahatname'nin bir özelliği de değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerine, davranışlarına, tarımla ilgili çalışmalarından, süs takılarına, çalgılarına dek ayrıntılarıyla geniş yer vermiş olması. Eserin bazı bölümlerinde, gezilen bölgenin yönetiminden, eski ailelerinden, ileri gelen kişilerinden, şairlerinden, oyuncularından, çeşitli kademelerdeki görevlilerinden ayrıntılı biçimde söz edilir.

Seyahatname on ciltten oluşmuş, Almanca, Fransızca, İngilizce, Rusça, Macarca, Romence, Bulgarca, Yunanca, Sıpça gibi birçok dile çevrilmiş. Batı dünyasının hayranlığını kazanan Evliya Çelebi seyatnamesinin onuncu ( sonuncu) cildinde Mısır'ı anlatmış 70 yaşında 1681 yılında vefat etmiş. Gömütü Şişhane yokuşunda Tershanenin arkasında yer alıyormuş,  yol çalışmaları sırasında  yeri kaybolduğu söyleniyor.

Yazdığı eserler, ölümünden sonraki yüzyılda Macar asıllı İbrahim Müreferrika tarafından basılmış. Eser Müreferika'nın eline, bir Habeşistanlı ( Hacı Beşir Ağa ) haremağasının eseri Mısır'da bulup İstanbul'a getirmesiyle geçmiş. Tesadüflerle Evliye Çelebi günümüze ulaşmış anlıyacağınız. Eserin ilk sekiz cildi Topkapı Sarayında, iki cildi Süleymaniye Kütüphanesinde korunuyor.

Dünyanın en önemli gezginlerinden biri olan Evliya Çelebi'yi bir kez daha anıyoruz.....

 
Toplam blog
: 487
: 1730
Kayıt tarihi
: 01.04.07
 
 

1965 İstanbul doğumluyum. İTÜ Elektrik mühendisliğinden mezun oldum. Özel sektörde Kalite Bölümünde..