Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

31 Mart Cumartesi

31 Mart Cumartesi
 

ANDIÇ ABD’DEN ÇIKTI (Cumhuriyet)

ANDICIN UCU UTAH’A UZANDI (Sabah)

YİNE AYNI ADRES (Vatan)

ANDIÇ İTİRAFI (Yeni Şafak)

Haber : Genelkurmay Başkanlığı İletişim Dairesi’nce hazırlanan ve kamuoyuna andıç olarak sunulan Basın değerlendirme Raporu hakkında açılan soruşturma yeni bir aşamaya ulaştı. Soruşturma bilgilerine göre değerlendirme raporunun ABD’nin Utah eyaletine gönderilip oradan servis edildiği anlaşıldı.

ABD’ye gönderilen rapor daha sonra yeniden Türkiye’ye servis edildi.

Soruşturmayı yürüten Genelkurmay Askeri Başsavcısı Albay Saim Öztürk, Nokta Dergisi’nde yayımlanan belgenin "sahte" olmadığını belirtirken, "Bazı istatistiki değerlendirmeleri de içeren ilgili şube müdürlüğünde görevli bir kişi tarafından hazırlanan taslak bir metindir" dedi.

Genelkurmay Başkanlığı, belgenin basına yansıma şekliyle ilgili yaptığı değerlendirmede "seçim süreci öncesinde askerlerin etkisizleştirilmek istendiği" sonucuna vardı. Albay Öztürk "Ulaşan teknik bilgilere göre, taslak Andıç çalışmasına ait metnin 12 Ekim 2006 tarihinde çalındığı, bilgilerin yurt dışı bağlantılarla ilişkili olarak ülkenin siyasi ortamı nazara alınmak suretiyle 8 Mart 2007 tarihine kadar bekletildiği ve o tarihte kamuoyuna sunulduğu dikkati çekmektedir" dedi.

Genelkurmay Başkanlığı Türk Telekom ve diğer ilgili kuruluşların da katkısıyla olayla ilgili siber takip yürüttü. Andıçın, internete kapalı kişisel bilgisayardan disket veya taşınabilir bellek ile kopyalandığı ve elektronik posta yoluyla ABD’nin Utah eyaletindeki sahte Amerikan isimli kullanan bir alıcıya gönderildiği saptandı.

Bu veriler, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in günlüğü iddiasını ortaya atan Denizcilersitesi isimli internet sitesiyle örtüştü. Utah eyaletinde Fethullah Gülen Cemaatinin güçlü faaliyetlerinin bulunması nedeniyle, sızdırma olayının gerisinde "ideolojik ve siyasal" bağlantılar olduğu düşünülüyor.

Denizcilersitesi, yayınlarını Utah eyaleti Orem kentinden, "bluehost" ve "fastdomain" isimli iki ayrı servis sağlayıcı üzerinden yapıyor. Elektronik posta adresini "gmail" üzerinden alarak kimliğini iyice gizleyen site yöneticisi, yayın için servis sağlayıcısına ayda 6 dolar 95 cent ödüyor.

Genelkurmay karargahı bünyesindeki soruşturma geniş bir yelpazede sürdürülüyor. Belgeyi çalarak ABD’ye ulaştıran kişinin emekliye ayrılan bir TSK personeli ya da askerlik görevini karargahta yapan bir yükümlü olabileceği üzerinde duruluyor. Muvazzaf personel bağlantısı da olasılık dışı tutulmuyor. Genelkurmay Başkanlığı, soruşturmanın seyrine göre Nokta Dergisi’yle ilgili suç duyurusunda bulunmayı da gündeminde tutuyor. Henüz dergiyle bir temas kurulmadı. Andıçın sızdırılmasıyla ilgili davanın "görevle ilgili salt askeri belgenin çalınması" ya da "ulusal güvenliği ilgilendiren ve uluslararası ilişkileri bozmaya yönelik ihlal" kapsamında açılması değerlendiriliyor.

Medya kuruluşları ile gazetecileri 'dost' ve 'düşman' olarak değerlendiren ve askeri savcılıkça doğruluğu dün resmen kabul edilen Genelkurmay andıçı, Nokta dergisi tarafından yayınlandığında bazı gazeteciler tarafından askeri yetkililer kaynak gösterilerek 'korsan andıç' olarak nitelendirilmişti. Genelkurmay'ın andıçın doğruluğu ile ilgili olarak herhangi bir açıklama yapmayıp sadece "adli soruşturma başlatıldığını" bildirmesinin ardından Sabah gazetesinin asker kökenli yazarı Metehan Demir, andıçın kesinlikle düzmece olduğunu ileri sürmüştü.

Yorum : Andıç’ın sahte veya uydurma değil, gerçek olduğunu anladık. Sonuç? Sıfır. Yapılacak bir şey de yok, yapacak kuvvet de… Genelkurmay haklı olarak sadece kendi açısından bu işin nasıl ve kimin tarafından sızdırılmış olabileceği konusu üzerinde çalışıyor. Andıçın içeriğiyle ilgili bir değerlendirme yapmaya kimsenin niyeti de yok, yetkisi de… Bu size biraz garip gelmiyor mu?

DARBE PLANLARI SORGULANSIN (Yeni Asya)

Haber : Nokta dergisinde yayınlanan günlükle ilgili tartışmalar sürerken, "Günlüğüm yok, hatıratım var" diyen Örnek ve kendi adının geçtiği bölümde yazılanları yalanlayan Cumhurbaşkanı Sezer dışında, günlükte adı geçen diğer isimlerin hâlâ sessiz kalması yadırganıyor. Bunlar arasında, kuracağı şirkete OYAK’ın ortak olmasını istediği öne sürülen Tuncay Özkan ve komutanların hükümete karşı tavır almaya çağırdığı iddia edilen Aydın Doğan başta olmak üzere, medyadan bazı isimler de yer alıyor.

Nokta dergisinin 29 Mart 2007 tarihli sayısında "2004’te İki Darbe Atlatmışız!" başlıklı kapak haberinde Örnek’e ait olduğu ifade edilen günlükte, Aydın Doğan’ın 10 Ekim 2003’te Oramiral Özden’i ziyaret ettiği, görüşme sırasına Özden’in Doğan’dan, "gazeteci olarak mevcut düzene destek vermemesini" istediği, bir başka ziyarette Tuncay Özkan’ın Özden’den yeni kuracağı televizyon kanalına Ordu Yardımlaşma Kurumu’nun (OYAK) ortak olmasını istiyor. İddialara göre Özkan’ın Kerim Can’ın 15 Mart 2004’te yaptıkları bir başka ziyarette Özden’den OYAK’ın kanala reklâm teminatı vermesi isteniyor.

Günlükte, Cumhuriyet gazetesinden Mustafa Balbay’ın Özden’i 5 Aralık 2003 günü telefonlar aradığı ve Askerî Şûrâ sırasında askerlerin Başbakan Erdoğan’a "zor anlar yaşattığı" yolunda aldığı duyumu dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı’na sorduğu savunuluyor.

Darbe planları veya bu yöndeki iddiaların ülke demokrasisi açısından kaygı verici olduğunu açıklayan basın meslek örgütlerinden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, "Gazetecinin siyaset, kulüpler, emniyet gibi alanların sözcülüğün yapmamasını gerektiren kurallar var. Ona göre girişimleri varsa, meslek açısından onaylanabilecek bir yaklaşım değil" dedi.

"Gazeteci yatırımcı değil, gözlemcidir" diye vurgulayan Erinç, doğrulanması durumunda günlükteki bu nitelikteki davranışların meslek ilkeleriyle bağdaşmayacağını açıkladı.

Erinç, sorunun ancak demokrasiyle çözülebileceğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Gazeteciler açısından bakacak olursak olmaz olmazların başında TBMM geliyor. Çünkü gazetecilerin en çok zor duruma düştükleri dönemler TBMM’nin ya olmadığı ya da etkisizleştirildiği dönemler.

Bütün sorunların demokratik kurallar kapsamında ele alınıp çözümlenmesi gerekiyor. Ama demokrasi dediğim Türkiye’deki demokrasi anlayışını ifade etmiyor. Çünkü Türkiye’de, demokrasiye geçişimiz bir hayli olmasına rağmen demokrasi kavramı herkes için değişik bir anlam taşıyor.

Sorunlarımızın sürekli olması belki de bu kavramı gerçek niteliğiyle içselleştirmemiş olmamızdan kaynaklanıyor. Halk açısından baktığımız zaman da demokrasiyi, sadece seçimlerde sandık başına gitmek olarak algılıyor siyasetçilerimiz. O nedenle de Türkiye ‘de katılımcı demokrasi bir türlü gelişmiyor."

ÇGD Başkanı Ahmet Abakay da demokrasinin geleceği için iddiaların mutlaka araştırılmasını gerektiğini ifade ederek, bu yayınlar, "Demokrasinin bıçak sırtında olduğunun ve toplumdaki tüm kesimlerde yaşam biçimi olarak yerleşmediğinin göstergesi" dedi.

"Özden Örnek yok dediğine göre inanmak durumundayız" diyen Abakay, Türkiye’de darbeler döneminin artık kapanmış olduğuna da inanmak istediklerini söyledi.

Darbe söylenti ve tartışmalarının bile topluma zarar verdiğini ve Türkiye’nin ikinci sınıf ülke olduğunu gösterdiğini savunan Abakay, "Darbe heveslilerinin her dönemde olabileceğini akıldan çıkarmamak gerektiği ve demokrasiyi toplumda yerleştirmenin önemi ortaya çıkıyor" diye konuştu.

Yorum : İnsanların bireysel olarak farklı düşüncede olmasıyla, bir milletin millet olarak ortak bir ulusal düşünceye sahip olması arasında bu kadar mı tutarsızlık olur bilemiyorum. Bir ulusun birlikte hareket etmesini sağlayacak değerlerimizin hepsini bilerek veya bilmeyerek zedelemişiz. Halbuki devlet, hükümetin, iktidarın, muhalefetin, askerin, sivil toplumların, gazetecilerin, sanatçıların, akademisyenlerin, bilim adamlarının, aydınların, işçilerin, öğrencilerin, memurların, halkın elele verip bir bütün oluşturduğu güç demektir. Bu güç devleti oluşturur. Bizse devlet zoruyla bu gücü oluşturmaya çalışıyoruz. Arada böyle küçük bir nüans (!) farkı var gibi…

DİNK SANIĞINA PAPA SORGUSU (Milliyet)

DİNK’E SUİKAST ALPEREN OCAĞINDA DA KONUŞULMUŞ (Radikal)

Haber : Gazeteci Hrant Dink cinayetinin kilit isimlerinden, eski Trabzon Alperen Ocakları Başkanı Mustafa Öztürk'ün (25), Kasım 2006'da Türkiye'yi ziyaret eden Papa 16. Benedictus'a yönelik bir eylem hazırlığıyla ilgili olarak da sorgulandığı ortaya çıktı. Öztürk ifadesinde, eylem yapamadan yakalanan kişilerden üçünü Alperen Ocakları'ndan tanıdığını söyledi.

Dink suikastı soruşturması kapsamında gözaltına alınan Mustafa Öztürk, 23 Mart'ta sevk edildiği İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce serbest bırakılmıştı. Savcılığın itirazı üzerine hakkında "yakalama" emri çıkarılmıştı.

Öte yandan Erhan Tuncel'in, Hayal, Dink'i vurma konusunda Trabzon Alperen Ocakları Başkanı Öztürk'ten yardım alacağını söylüyordu, bir ay onların yanlarında kaldı, benim Öztürk'le aram açıktı, demesine karşılık, Öztürk’ün, ocak başkanlığına gelince ilk iş olarak Tuncel'i attığını belirtmesi, ama Tuncel’in BBP İl Başkanı Cihan'ın desteğiyle geri gelmesi üzerine, birilerinden güç alıp arkamdan film mi çeviriyor, diye dert yanması gibi iddialar ortaya atılıyor.

Yorum : Şu anda bütün bilgiler gayri resmi söylentilerden öteye gidemiyor.

DÜELLO DEĞİL HARAKİRİ (Akşam)

Haber : Gazeteci Emin Çölaşan’la, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki söz düellosu, televizyonda yapılan tartışmada da sonlandırılamadı. Çölaşan Gökçek’in ağzından sakızı almaya, Gökçek de Çölaşan’ın gazeteciliğini bitirmeye niyetliydi. Ama iki taraf da belgelere dayanarak konuşmak yerine, kahve sohbeti yapan insanlar gibi tartıştılar ve elbetteki bir sonuca varamadılar.

Yorum : Kamuoyunu gereksiz yere meşgul etmiş bir artışma ve kişisel sürtüşme olarak düşündüğüm bu olayın televizyona taşınması da bir o kadar gereksizdi. Sonuçta ortaya çıkan bir şey de yok.

ÇALIŞANLAR İSTEDİĞİ ZAMAN SOKAĞA ÇIKAR (Birgün)

Haber : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), KESK'in düzenlediği eyleme katılan Yapı Yol Sen üyesi Erhan Karaçay adlı memura verilen 'uyarma' cezasının haksız olduğuna karar verdi. Konuyla ilgili açıklama yapan KESK Genel Sekreteri Abdurrahman Daşdemir "Karar, Türk sendikacılık hayatı bakımından önemli bir gelişmedir" dedi.

Yorum : Bir zamanlar sokaklar yürümekle aşınmaz denirdi…

FİŞ ALMAYAN 28 YTL CEZA (Bugün)

Haber : Gelir İdaresi Başkan Vekili Arıoğlu, bugüne kadar fiş vermeyen işletmelere ceza kestiklerini, nisan ayından itibaren ise fişsiz alışveriş yapan vatandaşlara ceza yağdıracaklarını söyledi. Fiş almamanın cezası 27.8 YTL.

Yorum : Hiçbir konuda kuralları tam olarak işletip sistemi oturtamadığımız için, her yerden arıza çıkıyor. Vatandaş vatandaşlık bilincine, insanlık onuruna ulaşmadan her şeyi ceza yoluyla yaptırmaya kalkmak bize mahsus bir olay. Ceza suç işleyenler içindir. Bizde ise onun bile kolayı var ki, birçok kimse korkman fütursuzca suç işleyebiliyor.

İŞTE HALİMİZ (Gözcü)

Haber : DYP lideri Mehmet Ağar, 250 milyar dolar olan dış ve iç borca 180 milyar dolar daha eklendi, dedi ve ilave etti: "4, 5 yıllık iktidar döneminde ülkeyi borç batağına sapladılar, bu da ekonominin iyi yönetilmediğini gösteriyor."

İplik iş sendikası genel başkanı ise, her yıl işsizler ordusuna 800 bin kişi eklendiğini, işsiz sayısının azalmadığını, işsizliğin tam tersine çığ gibi büyüdüğünü söyledi.

Yorum : Gözcü gazetesinin klasik muhalefet anlayışı.. Hükümetin aleyhine söylenen her şey gerçek… İşte halimiz..

AKP’Lİ VEKİLİN SAUNA MUHABBETİ (Güneş)

Haber : Organize şube müdürlüğünün sauna çetesi davasında mahkeme kararıyla dinlediği telefona kaçak kesime çıkmış milletvekilleri de çıktı. Sauna sahibi, önce AKP milletvekiline dikkat edilmesi uyarısında bulunurken, biraz sonra, geyşa milletvekilinin rahatlamak istediğini söylüyor.

Yorum : Milletin vekilleri, bazen milletin kendisi gibi olmaya özeniyorlar demek ki….

İKİSİNE 64, 5 YIL (Hürriyet)

Haber : Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı Nuri Ok, Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer ile Zeki Çakan’ın yüce Divanda İhaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma suçlarından yargılandıkları davada dün rekor ceza talep etti.

Yorum : Türkiye’nin, siyasetçilerini "sorumsuz" sayması gibi bir lüksü herhalde olamaz. Yanlış yapanlar da cezalarını çekmeliler ki, doğru yapanların değeri ortaya çıksın.

SAADET EVİNİZDE (Milli Gazete)

Haber : Seçim hamlesi programının ikinci bölümünü büyük şehirlerde başlatan saadet partisi, tüm kadrosu ile Türkiye’yi adım adım tarıyor. Saadetlilerin amacı, sıkıntıların çözüm yolu olan Milli Görüşü anlatarak ülkenin saadete kavuşmasını sağlamak.

Yorum : Gazeteyi Parti bülteni gibi kullanınca ortaya böyle manşetler çıkıyor işte…

DEVECİYE ÖDÜL (Posta)

Haber : THY Uçak Bakım başkanı Şükrü Can İstanbul Atatürk havalimanının apronunda deve kestirmişti. Bu ilkel davranışın sorumlusu olarak görülen Şükrü Can görevden alınmıştı. Ancak deve kesen müdürün THY’nin Londra bürosunda görevine devam ettiği ve 11 milyar lira maaş aldığı ortaya çıktı.

Yorum : Haber doğruysa bizi göstermelik olarak kandırmışlar demek ki..

İLK TÜRK TANKI (Star)

YERLİ TANK ÜRETİLECEK (Türkiye)

Haber : 12 yıldır askıda bekleyen 4 milyar dolarlık dev savunma sanayi ihalesi dün sonuçlandı. Yerli tank üretimi için bir milyar dolarlık ihaleyi BMC FNSS ortaklığı ile yarışan Otokar kazandı. Sözleşmenin ardından Firma 250 tank üretecek. 3 milyar dolarlık ATAK helikopteri projesini ise İtalyan Augusto Westland firması aldı.

Yorum : Şimdiye kadar geç bile kalınmış bir başlangıç. Hayırlı olsun, ne diyelim..

CENİN KATLİAMI (Takvim)

Haber : İzmirli Şükrü-Hatice Bozyel çifti arasında sorun vardı. Ayrılmak isteyen Hatice, özel bir hastaneye bebeğini aldırmaya gitti. Şükrü Bozyel, babası Mehmet ve ablası Dilek ile eşine engel olmak için hastaneye koştu. Ardından gelinin babası da geldi.

Mehmet ve kayınpederi bir süre tartıştı. Kayınpeder, arabasındaki pompalı tüfekle damadı, dünürü ve damadının kız kardeşi Dilek Yalçın'ı vurdu. Damat ve dünür öldü. Kız kardeş ağır yaralandı. Hatice B. yaşanan katliama rağmen kürtaj olup hastaneden ayrıldı.

Yorum : Yüzyıllar öncesinin Teksas’ında gibi hissettim kendimi haberi okurken… Söyleyecek bir şey bulamıyorum.

ŞAPKANI DA AL GİT (Vakit)

Haber : Vakit gazetesi Demirel karşıtı tavrını bugün de sürdürüyor :

"ODTÜ’lü öğrencileri sokağa dökülüp eylem yapmaya davet edip darbe çığırtkanlığı yapan Demirel’e Tayland’a gitmesi tavsiye edildi. Şapkanı da al ve Tayland’a git. Çünkü orada 1931’den bu yana 18 darbe yapıldı. Git orada yaşa.."

Yorum : Öğrenci olaylarının Türkiye’yi en çok rahatsız ettiği günlerde iktidarda Demirel vardı. Bunun ne felâket bir şey olduğunu en iyi o bilir. Neden şimdi böyle bir çığırtkanlık yapmaya kalkıyor bilmiyorum. Kendisini İTÜ’de öğrenciler karşıladığı zaman ne hissetmişti acaba. İşin tuhafı şimdiki öğrenciler daha akıllı. Dün Eruygur Paşa’yı bile protesto etmişler. Aslında Vakit gazetesi bu şekilde Demirel’i gündeme almasa, daha iyi olurdu. Çünkü onun istediği de bu zaten.

KAPKAÇ ÇETESİNDEN KORKAN BAYAN ÖĞRETMENLER ÖZEL KORUMA TUTTU (Zaman)

Haber: Diyarbakır'da kapkaç çetelerinin saldırılarından çekinen eğitimciler can güvenliği endişesi ile özel koruma tutuyor. Mardinkapı İlköğretim Okulu'nda iki bayan öğretmen koruma eşliğinde okula gidip gelirken uygulama diğer eğitim kurumları tarafından da benimsendi.

Yorum : Bu bir çözüm mü diye düşünüyorum. Aynı soruyu kendine sorması gereken birileri yok mu bu memlekette?

Yarın yeniden buluşabilme umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..