Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Mermisiz savaşlar

Mermisiz savaşlar
 

Dünyayı evimize taşıyan bir alet ve bunun için yaratılmış müthiş bir iş kulvarı var. Televizyon! İzliyor ve izletiliyoruz. Ama size hiç kimse “Yumuşak Güç” diye bir şeyden bahsetti mi? Ya “Psikolojik Harekat”? Bu kavramlar artık dünyayı yönetmek için silahlardan daha etkili işler yapıyor. Bu görevi devletler bizzat kendileri üstlenmiş durumda bizim ülkemiz hariç. Medyanın yüceliği de bu kavramlara bağlı.

Göğsümüzü kabartan Yunanistan-Türkiye maçını izledik hep beraber. Ama bazı şeyleri izleyemedik. Türk halkının alışkın olmadığı bir şey oldu. Göremedik tribünlerin karmaşasını, insanları yumruklaşırken…Nerde bizim televizyon kanallarımız dedim içimden. Ben adamların yumruklarını defalarca ağır çekimde görmeden nasıl rahat edebilirim şimdi. Nasıl güzel imajlarını koruduklarını anlamadınız mı hala? Bizden kopmuş bir parça bizi nasıl geçmiş inanılır gibi değil. Tam o esnada bizim futbolcularımızı gösterdiler, kaostan haberimiz bile olmadı. Spiker söylemese hatta sorun bizimkilerde sanabilirdim. Maç belki unutulur bir olgu dünya için ama eğer o karmaşayı görüntüleselerdi, aktarsalardı Yunanistan kesinlikle unutulmayacaktı. Skordaki farklılığın yanında kimsenin farkında olmayacağı bir şekilde üzerlerinde önyargı ve kötü intiba bırakacaklardı. Fakat ne kadar akıllıca hareket ettiklerini de beraber izledik.

Bunun neresindeyiz biz, ne başında ne de sonundayız aslında. İki gün önce polise ateş açmaktan gözaltına alınan Popstar yarışması kurbanı “Bayhan” bugün Esra Ceyhan’ın programında güya şarkı söylüyor. Bu nasıl bir teşvik farkında olamayan var mı? Ben de o zaman hemen çıkıyorum dışarı, polise kendimi kovalatacak davranışlarda bulunuyorum. Sonrasında -uydurulmuş-acıklı bir hayat hikâyesi ortaya koyuyorum. Sonra da bir bakmışsınız korsancılığa yenilmezsem şarkı söyleyip paralar kazanırım. Olmaz mı? En alasını yaparım, estetik gerektirmeyen bir burnum, arabeske çok yatkın bir sesim de var. Sansasyonum da hazır. Albümümde kimlerden şarkı alsam diye düşünmeden edemiyorum, gözüm karardı bile şimdiden.

“Yumuşak Güç” yüz küsür sayfalık bir kitaba en güzel şekilde sığdırılabiliyor. Neler izletiliyor ve neler okutuluyoruz farkında mıyız acaba? Bizi toplum olarak ne kadar hızlı etkileyebiliyorlar, aa ne kadar ilginç değil mi? Her evde televizyon var ve hep açık, binlerce etki altında bırakılmış televizyon insanı var. Akşamları haberlerde biplenmiş küfürleri tahmin etmekten başka bulmaca çözmüyoruz, “sanat dünyası”nda neler olduğunu akşam haberlerinde öğreniyoruz. Haberin kelime anlamını bile unuttuk. Psikolojilerimizi berbat ettiler. Cumhuriyet meydanlarındaki onurlu törenlerimizi altyazı bile geçtikleri oluyor. Geçenlerde çiftçilerle ilgili bir haber vardı. Sanırım Çiftçi Odası Başkanı seçimiydi. Başkan ne kadar yatkındı değil mi Türk Sanat Müziğine ama İstiklal Marşımızla da bir o kadar uzak. Eskiden TRT vardı ve açılırken kapanırken bize o zor yılları hatırlatan, göğüslerimizi kabartan İstiklal Marşımızı dalgalandıkça yüreklerimizi coşturan bayrağımızın fonunda verirdi. Şimdi İstiklal Marşı için yeni denemeler yapılıyor. Öğrenmiyor bu adamlar nasıl okunacağını, marşın sözlerindeki derinlikten haberleri yok. Ne kadar yazık değil mi? Televole müziklerini herkes çok iyi bilir ama!

Artık silahlar yok, ordumuz bilinçli bir şekilde küçültülüyor ve terörle mücadele için el sıkışmamız isteniyor. Tek kurşun atmadan beş dakikalık bir reklâmla vuruyorlar bizi. Altını oyuyorlar psikolojimizin. Paparazzi programlarıyla yiyorlar aklımızı, bize bir şey öğretmiyorlar. Bize dinimizi bile öğretmiyorlar zorunlu derslerde. İncil’i Tevrat’ı biliyor gençler de Kur-an’ı bilen ne az değil mi? Her evde Kur-an meali bulunuyor belki ama “bizim oğlana ders için lazımmış” diyerek alınıyor. Okuyan bilen yok. Çocuk da iki sureyi arıyor, Arapçanın sağdan sola yazıldığını öğreniyor. Dinimizin ilk emri “Oku” bile artık bilinmiyor. Eğitilmiyoruz. Yozlaştırılıyoruz. İnancımız da yozlaştırıldı. İnananlar “başörtüsü” takanlar oldu ama bunlar da hacca gitmek için rüşvet vermekten geri kalmadılar. Böylece inanmaktan, bu kötü imaji yaratan insanlarla aynı başlık altında olmaktan kaçınan nesiller yarattık. Başka dertler edinmiş nesiller. Düzene girememiş bir ülkenin insanlarını düzensizlikle yönetmeye çalışıyorlar da ondan.

Bakın yumuşak kısa ve harika bir örnek. Saddam Hüseyin’in idama giderken ki görüntüleri yayınlandı önce, ilk aşamada merak ettirildik dimi acaba idam edildi mi diye. Sonra idam görüntüleri gelince nasıl merakla izledik çoluk çocuk. Amerika güç gösterisini yaptı bu görüntülerle. İraklıları böyle ezmek istediler. Tabi bu arada bazı çocuklarımız meraktan kendilerini astılar. Bu son idam görüntülerinin ardından ateşlenen Irak halkı ortaya çıktı. Onları yatıştırmak için de balkonda birileri resmedildi ve acaba Saddam Hüseyin’in benzeri mi idam edildi, acaba Saddam yaşıyor mu diye düşündürdüler. Gerçeği öğrenene kadar insanları yatıştırdılar, aslında gerçek gün gibi açıkken. Nasıl güzel bir hadise değil mi?

Dünyayı tek merkezden yönetiyorlar, biz en iyi yalan söyleyip rol yapanlarıyla muhattap oluyoruz. Onlara da öğretildi basının gücü. Koca Sovyet Rusya böyle yıkılmış, parçalanmış. Kim inkâr edebilir ki bu muazzam gücü, yumuşak ama ne kadar etkili olduğunu. Basın özgür, ama basın inandırıcı değil, basın bizi süistimal ediyor. Suni gündemlerle bizi oyalıyorlar. Ermeni diasporası iyi çalışıyor sürekli bize hakaret edenler ödüllendirilip, Hrant Dink cinayeti hala bilgi vardı yoktu diye baş sayfa haberi olabiliyor. Ama Başbakan’a açım diye ağlayan adamlar hangi sayfalarda? Yapamadıkları işler nerde bu hükümetin? Başarısızlıkları nerde? Basın rüzgarı arkasına almayı sever. Ama bir düşünün siz kimin yanında olacaksınız, olmalısınız? “Kınalı Kuzular” dizisini izlediğimde gözlerim doluyor. Gerçek ve doğruyu seçebiliyorum, ayrıca İstiklal Marşı’mızı tam makamında ve içimde hissederek doğru sözleriyle haykırarak okuyorum.

 
Toplam blog
: 52
: 507
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yeni mezun bir maden mühendisiyim. Yükseklisans yapıyorum. Bunun yanında, kalkınma antropolojisi, ci..