Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '11

 
Kategori
Ankara
 

Zamanın içinde, Bahçelievler Yedinci Cadde

Zamanın içinde, Bahçelievler Yedinci Cadde
 

www. ankararesimleri.com


Bilindiği üzere Bahçelievler, başkent Ankara'mızın Çankaya ilçesinde bulunan bir semtidir. Ankara'da sosyal yaşamın önemli merkezlerinden biri olan bu semtte, birçok mağaza, restoran, kafe ve bar özellikle gençler tarafından ilgi görmektedir. Semt sakinleri genellikle emekli insanlardan oluşmakta, özellikle yaz aylarında semt Ankara'nın en önemli eğlence merkezlerinden biri konumuna gelmektedir. Bahçelievler, başkentin batı kesimine doğru planlı yayılmasını öngören bir yapılaşma sonucu (1945’lerde) ortaya çıkmıştır. Daha sonra çevreye üniversite fakültelerinin gelmesiyle, ekonomik canlanma yaşanmış ve semt meskenlerden oluşurken 1990'lı yıllardan itibaren mağazalar ve çeşitli işletmelerin açılmasıyla zamanla ekonomik ve sosyal bir merkez haline gelmiştir.

Yedinci cadde,

Bu semtin en popüler caddesinin bilinen adı Yedinci cadde'dir. Yeni ve senelerdir öğrenil(e)meyen, aslında kabul görmeyen adı ise 'Aşkabat caddesi' dir. Yaz aylarında büyük ölçüde gençlerden oluşan kalabalığın bir aşağı, bir yukarı sürekli aktığı bir cadde… Bir de arabalarını göstermeye meraklı gençlerin! Bu yüzden caddede daima yoğun, çok ağır ilerleyen bir taşıt trafiği hâkimdir. Burada yazın üç gün gezmeniz dördüncü gün oradaki insanlara göz aşinalığı sağlamanız için yeterlidir.

Görünüyorum o halde varım!

Delikanlılarımız caddede göz alıcı arabalarıyla 'hit' parçalardan oluşan müzikçalarlarını açıp ben buradayım mesajı vermeye çalışırlarken, genç kızlarımız da çoğunlukla röfleli saçları, pembe parlatıcılarla ışıltılı dudakları, inceltilmiş kaşları ile arz-ı endam eylerler... Bol rimelli gözleri, parlak pantolon ve çantaları, topuklu pabuçlarıyla adeta aynı moda dergisinin sayfalarından çıkmışçasına benzer görüntüler sergileyenleri de oldukça fazladır. Fonda, sağlı sollu marka olmuş kafelerin, marka mağazaların kenarından insan seli, ortasından da araçlarla hiç durmayan bir akış halinde….Bu durum karşısında bazıları caddeye adımlarını atar atmaz kendilerini garip ve bu dünyadan değilmiş gibi hissedebilirler. Bu bir tür kolektif 'görsel var oluş' ve 'ego şımartma' hali olsa gerek!

Neyse ki gençlerimizin orada, mekânın verdiği havayla bu türden bir kolektif 'var oluş' ve 'şımar(t)ma' halini ön plana aldıklarını, yoksa çoğunun pırıl pırıl özelliklere ve yeteneklere sahip olduklarını sezinlemek gelecek adına bizleri bir ölçüde rahatlatıyor. Bu duruma (Cem Yılmaz'a sevgilerle) bir tür "mekân oynatıyor abi" durumu demek sanırım daha yerinde olacak!

Her türlü insanla o cadde de tanışabilirsiniz. Orada, bir yabancı etrafa şöyle bir baktığında kendini rahatlıkla yabancı bir ülkede gibi hissedebilir. Maalesef hemen hemen tamamına yakını yabancı isimlerden oluşan birçok dükkân, mağaza uzanır gözünüzün önünde. Fatih Terim Parkında tüm evcil köpek çeşitlerini birarada bulabilir, cadde başlangıcının karşısındaki Adnan Ötüken Parkında ise alacakaranlıkta -kaçamak da olsa- sevişmeye çalışan insanlarla karşılaşabilirsiniz. Genç bir söylemle başkentte 'piyasa yapmak' isteyenler için bu caddeden daha iyisini bulmak zordur. Belki biraz Tunalı Hilmi caddesi... Bu yüzden olsa gerek caddeye 'Yeni Tunalı' da denilmekte.(*)

Önceleri ,

Tertemiz, pırıl pırıl bir caddeydi yedinci cadde. Pastaneleri, lokantaları, mağazaları, kuru temizlemecisi, ayakkabıcısı, parkları, sokak araları, her şeyiyle muhteşem bir caddeydi Bahçeli yedi. O civarda doğup, orada büyümüş, orada okumuş, orada ilk kavgayı öğrenmiş, orada düşmüş, orada kalkmış kişiler için zamanında herkesin birbirini tanıdığı bir muhitti. Okula giderken sabahları tüm esnafa günaydın diyerek yürür, o esnaf tarafından bazen size zorla verilen poğaçanızı, meyve suyunuzu, dondurma ve çikolatanızı alarak okulda arkadaşlarınızla paylaşırdınız.

Gece’nin köründe genç kızlarımızın tek başlarına güvenle yürüyebildikleri zamanlardı o günler… Sadece cadde de değil, o caddenin bulunduğu semtte özgürce, istediğiniz gibi dolaşabilirdiniz. Pijamalarınız ya da geceliklerinizle akşamın bir körü sigara almaya, yemek almaya, kahve almaya çıksanız kimse tarafından yadırganmazdınız.

Ama yine de cadde sabahları erken saatlerde eski günlerini anımsatırcasına güzeldir, özellikle de bu caddeye çıkan ağaçlı sokaklar...

Mekânlar ve insanlar,

Bilindiği üzere bir kentin kimliği o kentin topografyası, iklimi, bitki örtüsü gibi doğal-çevresel öğelerle insan yapısı, mimari yapısal öğelerden oluşur. Bu mimari, yapısal unsurlar arasında anıtsal yapıların yanı sıra konaklar, evler, caddeler, sokaklar ve daha mütevazı ölçeklerde bir doku oluşturan sivil mimarlık örnekleri de büyük önem taşırlar.

Bu sivil mimarlık örneği mekânlara hayat veren en temel unsur ise, o mekânlara girip çıkan, içini dolduran, anılarıyla orayı canlı tutan insan yaşantılarıdır. İster bir konak, ister bir meydan, cadde ya da sokak olsun her yapı, kuşaktan kuşağa aktarılan anılarla, öykülerle hayat bulur, anlam kazanır. İyi bilinir ki; anıları temsil eden eski yapılardan yoksun bir kent, tekdüze, kültürel ve tarihsel kimliği silik, sıradan bir yerleşim alanıdır. O kent, bir anlamda özürlü bir kenttir! Sizinle diyaloga giremez, size bir şey anımsatamaz, dile getiremez ve size dokunamaz! Oysaki kentler insanlar yaşadıkça var olur, kimlikleri tarihsel yapılarla, binalarla belirginleşir. Böylelikle de o toplumun kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturur.

Günümüzde genç kuşaktan (1980 sonrası doğumlu) kaç kişi bilebilir ki Kızılay Meydanı'nın adının, bugünkü hilkat garibesi, mermer-cam yığını, o boş, dev binanın yerindeki, çatısında dev, kırmızı Kızılay amblemi ve bahçesindeki sıralı büstleriyle küçük ve zarif Kızılay binasından geldiğini? Ve Yedinci Caddenin tek katlı, bahçeli evleriyle o sakin, huzurlu dönemini de bilen kaç kişidir şimdilerde acaba?

Aslında,

Genel olarak; tarihsel anlamıyla metropol lüksün üretildiği ve tüketildiği uzamdır. Zamanımızda ise lüksün artık çoğullaşması, seyyar tezgahlara inerek demokratikleşmesi olgusuyla karşı karşıyayız. Kültürün ise o derin, anlamlı ve meşakkatli katmanlarından soyutlanarak eğlence ile bitişikleştirilmesi de başka bir gelişme olarak karşımıza çıkmakta... Bu bağlamda da popüler kent bulvarları her türlü lüksün eğlence ile sarmallanarak bir tür eşitlenmişlik kisvesi altında pazarlandığı ve görüntüsel tüketimin sağlandığı yerler konumuna gelmektedir.

Özel olarak ise; mevcut sivil mimari yapıları iyice eskimeye yüz tutarken -hemen yanıbaşındaki muhteşem Anıt-Kabir dışında- anıtsal değeri olan yapıların bulunmayışı hem Caddenin hem de Bahçelievlerin dramıdır. Çoğunluğu emeklilerden oluşan bölge sakinleri ise yenilemeye kolay kolay gidememekteler. Bir de kat kısıtı mevcut. Bu da yenilenmede iktisadi diğer bir kısıtı oluşturmakta. Bu nedenle semt ve özellikle cadde ticaret erbabının yeğlediği eğlence ve alışveriş mekânları ve (merkezi konumuyla üniversiteler bölgesinde olmanın getirdiği) hareketlilikle günümüze tutunmaya çalışan bir merkez konumundadır. Bu sosyo-ekonomik yapı semtin ve Cadde’nin geçmiş yıllardaki nezih halinden uzaklaşmasındaki doğal gerçekliğin arka planını yansıtmaktadır.

Ama yine de Ankara’nın en gözde caddelerinden biridir Yedinci cadde. Arjantin, Güvenlik ve Maltepe caddeleri gibi yıldızı parlayıp bir süre sonra sönmeye yüz tutmamıştır. Ayrıca son yıllarda Büyük Şehir Belediyesi tarafından kendisiyle sıkça uğraşılsa da, trafiğe kapatılma oylamalarına maruz kalsa da yine de kendinden çok da fazla ödün vermemiştir. Cadde başlangıcındaki ölü doğan, hayata geçme şansı bulamayan Büyükşehir'in 'Gökkuşağı Eğlence Merkezi' projesi de bunun bir kanıtıdır.

Yeniden daha nezih, daha düzeyli bir Bahçeli Yedi’ye doğru özlemle, sabırla ve gayretle ele ele…

İ.Ersin KABAOĞLU,

1 Mart 2011, Ankara

Not:

(*) Tunalı Hilmi Caddesi bloğum için bkz. http://blog.milliyet.com.tr/Tunali_Hilmi_Caddesi__Kent_kulturu__ask__sevgi_ve_nostalji/Blog/?BlogNo=291694

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..