Blog günlüğüm -5: Kısa bir aradan önce

Kısa bir ara vereceğim Milliyet Blog'daki yazılarıma. O aradan önce son blog günlüğümü yayınlıyorum.

7 Nisan 2007 Cumartesi

Blog günlüğüm serisindeki 4. blogumu gönderdim ve hemen yayınlandı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34449).

Karadeniz Sahil Yolu açılırken yapılan törene sivri uçlu şemsiyeyle gitmenin yasak olduğunu okuyunca ben de içimden geldiği gibi dalga geçtim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34473).

Bugün Ankara’da dolaşırken gördüğüm manzaraları anlattım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34568).

Ankara’daki sokak adı değişiklikleriyle ilgili Ankara Büyükşehir Belediyesinin Ankara Bülteni’nde bir haber buldum (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34589). Sanki iyi birşey yapmışlar gibi bültenlerinde övgü ile sözetmişler.

Cumhurbaşkanlığı seçimi konuşulmaya başlanıldığından buyana değişik adlar konuşulurken Erbakan’ın adının hiç söylenmemesine şaşırırdım. Yıllarca çalışıp bugünkü iktidarın yolunu açan gerçek liderlerini nasıl düşünmezler diye. Yanlışlıkla yayına verilen bir anket iktidarın tabanında vefaya dayanan bir istek olduğu ortaya çıktı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34591). Çok daha önce yazmayı düşündüğüm bu konu bana birşey öğretti: Aklımdakileri yazmayı ertelememeliyim.

8 Nisan 2007 Pazar

Üniversite rektörlerinin görüşünü açıklayan YÖK başkanı 367 konusunu yeniden gündeme getirdi. Ben de o konudaki görüşlerimi yazdım ve zorunlu erken seçim olasılığında sözettim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34622).

Eylem Doğa blog yazarlarına çeşitli sorumluluklar verdiği bir mizah yazısı yazmış (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34586).

İnebolu’da Geriş tepesinden inerken gördüğüm kulübenin fotoğrafını yayınlamıştım ilk yazılarımın birinde. O kulübeyi, yayınlanışını ve sonrasını yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34699).

500. blog için hazırladığım yazı üzerinde çalışmayı sürdürdüm. İnebolu hakkındaki seçki çalışmamı yakın zamanda bitirmeyi planlıyorum.

9 Nisan 2007 Pazartesi

Harun Deniz eski blogların yeni tarihle yayınlanması hakkında bir yazı yazmış (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34672). Bu yazıya bir yorum gönderdim. “Bu sorunu Milliyet Blog Yönetimi çözecektir. Merhaba Harun Bey. Tarihi yenilenen eski yazılar bir süredir benim de dikkatimi çekiyordu ve rahatsız ediyordu. Nasıl yapıldığını çözememiştim. Demek TASLAK yapılınca tarih yenileniyormuş. Bence bu bir yazılım "bug" ı olmalı. Bu sorunu Milliyet Blog Yönetiminin kısa zamanda çözeceğine inanıyorum. Saygılarımla.”

1997 yılı yakın tarihimizin önemli yıllarından biri. Dün 1997’nin önemli tarihlerini derlemiştim. Bugün o yazıyı düzenledim ve yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34874).

Televizyonda “İlk Aşk” filmi vardı. Bu filmi seyrederken reklam aralarında yazdım ve son reklam arasında filmi tamamlamadan yazıyı gönderdim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34899).

Seçimler yaklaşırken propaganda döneminde YouTube’un çok önemli bir medya olacağını düşünüyorum. Bu görüşümü yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34914).

10 Nisan 2007 Salı

Bugün kendi adımla login durumdayken sayfalarımın sayacı çalışmadığını farkettim. Bu önerimi değerlendirmişler. Artık rahat rahat dolaşabilirim. Bunun için Milliyet Blog yönetimine ve yazılımcılarına teşekkür ediyorum.

11 Nisan 2007 Çarşamba

14 Nisan Cumartesi günü Tandoğan’da Cumhuriyet Mitingi var. Birkaç gündür yazıyordum. Sabah erken saatte yayınladım, hemen yayına girmedi. Öğleye doğru değişiklik yapmıştım, saat değişti ve o yeni saatle yayınlandı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35098). Demek yayına girmeden önce yapılan değişiklikler giriş saatini etkiliyor. Bu değişiklik çok iyi olmuş.

Sayısal Loto sonuçlarını Excel’deki programda değerlendirdim ve sonuçlarını yayınlandım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35278).

12 Nisan 2007 Perşembe

14 Nisan yazıma Hayri Amcamdan yorum geldi, ben de keşke gelseniz dedim.

Firefox’da blog girişi yapılamıyordu. O hatayı düzeltmişler ancak Internet Explorer için eskiye göre daha kötü çalışmaya başladı. Bir ortak nokta bulurlar nasıl olsa.

Okul servisleriyle ilgili dün başladığım yazıyı tamamlayıp gönderdim ve hemen yayınlandı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35433).

Okulların çevresinde yollar için bir yaya altgeçidi önerisi hazırlamıştım aylar önce, imajını hazırlayamadığım için bekliyordu. Bu akşam ona bir grafik hazırladım ve yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35438). Bu önerim geliştirilerek iyi bir model oluşturulabilir.

Solohan blog için öneriler yaparken “Aydın Tiryaki’den bize de bulaştı” diyor, yazısında (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35409).

13 Nisan 2007 Cuma

Akşama doğru Blog ana sayfasındaki Blog Yazarları bölümünde “en çok okunanlar” penceresinde gördüm kendimi. O pencerede 6 kişi görünüyor, 6. sıradayım.

Bugün ODTÜ Mezunları listesine gönderdiğim “Bir darbe masalı” başlıklı yazımı akşam Milliyet Blog’da yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35593).

Son günlerde blog konusunu ti’ye alan yazılar yayınlanıyor. Oldukça hoş yazılara rastlıyorum.

Çarşamba günü, “login” durumundayken kendi bloglarımızın girişleri sayılmamaya başladı. Ben de bunun için bir teşekkür yazısı yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35614).

Bugün Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan Sol Seçenek oluşumundan sözettim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35626).

14 Nisan 2007 Cumartesi

Dün gece yayınlandığım bloglarla ilgili yazımda “Blogların metnini girdiğimiz pencere artık Firefox'da da çalışıyor böylece Linux dostları sevinmiş oldular. Ancak Internet Explorer'da daha önce kullandığımız versiyon sanki daha iyiydi. Şimdi Notepad'den kopyalayıp yapıştırınca bütün paragraflar yokoluyor ve yeni bir iş çıkartıyor. “ demiştim. Meğerse kopyaladıklarımızı mouse ile “yapıştır” dersem sorun çıkmıyormuş, ben eski alışkanlıkla CTRL-V kullanıyordum. (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35614).

Tandoğan’daki mitinge ve Anıtkabir’e ziyarete katıldım ve eve gelince hemen duygularımı yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35692). Daha sonra da izlenimlerimi aktardım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35705).

Bugün İzmir’de büyük yas vardı. Aksaray’daki kazada çoğu ilköğretim öğrencisi 33 kişi ölünce ben de çok üzüldüm. Ne olacak bu trafik sorunumuz (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35720).

Seçim modelleri önerilerimi yazmayı sürdürüyorum. Bugün de Parti Blokları Modelini yazıp yayınladım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35740).

Ahmet Yılmaz Loto ile ilgili yazısında bu konuda yazdığım yazıya referans vermiş (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35755).

15 Nisan 2007 Pazar

Sabah uyandığımda pencereden bakınca dışarıda kar yağdığını gördüm (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35791).

Dünden buyana Milliyet Blog’da dünkü Tandoğan Mitingi ve Anıtkabir ziyareti çok yazıldı. Aynı durumu mitingden önce konuyu gözardı eden gazete ve televizyonlarda da görüyorum.

16 Nisan 2007 Pazartesi

Herkes 367’nin farkında. Cumhurbaşkanlığı seçiminde daha önce çok fazla konuşmak istemedikleri 367’den korkmaya başladılar (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36006).

Bir AKP yöneticisi “on katını toplarız” demiş. Ben de “on katı toplanır” diyememiş dedim:(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36029).

Parti blokları modeli hakkında birşeyler daha yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36038). Bu modelin ülkemiz koşullarına çok güzel bir model olabileceğini farkettim. İlk yazıyı yazarken bile bu kadar inanmamıştım yazdıklarıma.

17 Nisan 2007 Salı

Uzun süredir 367 konusunu gündemde tutmaya çalışırken sabah aldığım Cumhuriyet Gazetesinde manşet “367 korkusu” olunca yalnız olmadığımı düşündüm ve sevindim. Diğer gazetelerde de konu gündemde.

Sabah gazetede televizyon sayfasında gördüğüm bir filmden daha önce bir yazımda sözetmiştim. O filmi yazdım: Cesaretin var mı aşka (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36075). Gazetedeki sayfa ve post-it ile bir mizansen hazırladım.

Trafikteki kuralsızlık ve aldırmazlık sık sık acı haberlerle sonuçlanıyor. Trafik konusunu sık sık gündeme getirerek yurttaşlık görevimi yapmaya çalışıyorum (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36154). “Ne olacak bu memleketin hali” derler ya, ben de “Ne olacak bu memleketin trafiği” diye sordum.

Cumartesi günü Tandoğan ve Anıtkabir’den döndükten sonra o günün gururunu yaşadım. Sonraki günlerde o gün toplanan özgür insanlar için “bindirilmiş kıtalar” ifadesinin kullanılmasına tepkisiz kalamazdım ve tepkimi yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36158).

18 Nisan 2007 Çarşamba

İnebolu’nun adını değiştirmek istiyorlar. Bunun için yasa teklifi meclis gündemine alınmış. Bir İnebolulu olarak bu değişikliğe üzülüyorum ve olmaması için yazıyorum, belki okuyan olur diye (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36192).

Ali Dinçer 12 Eylül öncesi Ankara belediye başkanımızdı, Ankara ona çok şey borçluydu. Öğleyin ölüm haberini alınca onun için birşeyler yazmak geldi içimden ve hemen yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36217).

Johnny Guitar, bu filmi ve şarkısını çok sevmiştim. Bir akşam üstü kitabına rastladığımda bir sahafta başlayan güzel bir anım olmuştu herkese anlatabileceğim. Filmi, şarkıyı, kitabı ve o anımı yazdım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36276).

19 Nisan 2007 Perşembe

23 Nisan geliyor. 6 yıl önce İnebolu’da izlediğim 23 Nisan’ı yazmıştım hemen o gün ve ertesi gün İnebolum’da yayınlamıştım. O yazıyı, metni değiştirmeden, yalnızca 2006’da 29 Ekim yazısına gönderme yaparak yayınladım. Bu göndermeyi yaptığım dipnotum yayınlanmayınca, yeniden gönderdim ve yayınlandı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=36404). O gün çektiğim fotoğraflardan bir galeri hazırladım. Ancak bu fotoğrafların orijinallerini bulup yeniden tarayacağım. O zaman daha ayrıntılı bir galeri sunarım.

Blogdaki yazılarımız da böyle eskidiği zaman o yazılara nostaljik linkler yapacağız. Uzun yıllar sonra Milliyet Blog’daki bu ilk yazılar tarihsel değer taşıyacak. Kurumsal yapı içinde yazılmış olmaları nedeniyle saklanma şansı da daha çok olacak. (...)

Son bir aydır hergün yazmışım. Daha önceki aylarda da zaman zaman bir günlük aralar olmuş, yalnızca bir kez üç gün ara vermişim. Milliyet Blog’daki yazılarıma kısa bir süre ara vereceğim.

İlk yazıyı yayınlandığım 13 Ekim 2006’dan buyana bu blogla birlikte 489 blog yayınladım. Bu bloglar içinde birkaç paragraflık olan da vardı, 30 sayfalık rapor da. Bu kadar blogdan birini bile iş olsun diye yazmadım. Hepsini özenle kurguladım, uygun fotoğraflar buldum veya bir imaj tasarladım. Yeni yazılar yazarken bu birikime göndermeler yapıyorum.

Ara verirken bilgisayarımda Milliyet Blog arşivimi inceledim. Henüz yayınlanmamış 300’e yakın başlık buldum: Kimisi yalnızca başlık, kimisi için notlar almışım, kimisini kısmen yazmışım, kimisini tamamlanmışım ancak üzerinden bir kez daha gitmek için bekletmişim, kimisini tamamlamışım uygun bir zaman beklemişim, kimisini herşeyiyle tamamlamışım ancak yayınlanma şansı olmadığı için göndermemişim veya yayınlamaktan çekinmişim hatta yayınlamaya korkmuşum. Yazmaya başladığımda bu başlıkların üzerinden gideceğim.

Bugünlerde ülkemizde çok önemli gelişmeler oluyor. Ülkemizin geleceğini ilgilendiren bu konularda benim de söyleyeceklerim olacak. Onları söylemek için yakında buradayım.

Kısa bir aradan sonra görüşmek üzere, hoşçakalın.

19 Nisan 2007
Ankara