Dünyanın Soğuk Yüzü!

İlk bakışta bizlere yeryüzünün eskiden beri donmuş kalan bölgeleri bir istisna gibi gelirse de, bu yanlış bir kanıdır... Bu yerler, suların dışında olan karaların ancak altıda birini meydana getirirler. Geriye kalan altıda beş oranındaki karaların büyük bir kısmı ise kalın buz tabakalarıyla kaplıdır. Demek ki, don olayı, yeryüzünde sık rastlanan bir doğa olgusudur. Üstelik bizler yeryüzünün ılık bir döneminde yaşadığımız için şanslı sayılırız.

Üzerinde yürürken ayak burkulan, bacak kırılan, kış mevsiminin donmuş toprak yüzeyinin nasıl olduğunu iyi biliriz. Fakat bir de, yerin birkaç yüz metre derinliğe kadar donduğunu düşünün!..

İşin garip tarafı, Kanada' da ve Sibirya' da, bu derinliklere kadar donmuş toprak oradaki insanları en çok kışın değil de yazın sıkıntıya sokar. Yaz mevsiminde buz tabakasının yalnız yüzeyi erir; bunun yanı sıra eriyen buzun oluşturduğu su, toprağın içerisine sızamaz. Çünkü alt kısımdaki don, çözülmemiştir. Bu durumda burada yaşayanlar, kalın bir sulu çamur tabakasının içerisinde yürümek zorunda kalırlar. Üstelik evler, eğer yaparken gerekli tedbir de alınmamışsa, yana doğru yatmaya başlar. Bunun sonucunda ormanlardaki ağaçların da eğildiği görülür.

Kutuplara daha yakın bölgelerde buzlar hüküm sürer. Ancak beyaz örtüleri dışında, Kuzey Kutbu ile Güney Kutbu arasında en ufak bir benzerlik yoktur. Kuzey Kutbu' nda bir okyanus vardır ama, donmuş olup üzeri buzlarla kaplıdır. Lâkin gerek araştırmacılar, gerek Kuzey Kutbu' nun üzerinden geçen yolcu uçaklarından aşağıya bakan meraklılar, üzerinde bir takke misâli duran bu deniz buzulunun yer yer çatlamış olduğunu görmüşlerdir.

Bunun iki sebebi vardır... Önce, gelgit hareketleri buz tabakasını alttan iter gibi çatlatır. Daha sonra bazı akıntılar bu deniz buzulunu Kuzey Asya' dan Kuzey Avrupa' ya doğru sürükler. Bu yolculuk 2 - 3 yıl sürer. Bazı cesur kâşifler, bu konuda bilgi toplamak amacıyla gemilerinin buzlara sıkışmasını dahi göze alarak, Buz Okyanusu' nu bir baştan diğer başa geçmişlerdir. Daha ılık sulara geldiğinde buzul eriyecektir.

Güney Kutbu' nun durumu daha farklıdır. Orada bir kıta, daha doğrusu birçok büyük adalar vardır. Buz tabakası milyonlarca yıldan beri hiç durmadan birikip kalınlaşmaktadır. Çünkü yeni karlar eskilerine karışmakta ve hiç erimemektedir (bu durum, küresel ısınma belası yüzünden farklılaşmış olmalı mutlaka). Güney Kutbu' nda buzun kalınlığı bazı yerde 3000 metreyi geçer.

Bu adaları gizleyen buz tabakası o kadar ağırdır ki, günün birinde bu buzlar eriyecek olursa alttaki karalar yükselecek ve yeryüzünün bu kesiminde gerçek bir kıta ortaya çıkacaktır!

Ne var ki yeryüzünde ısının genel olarak artması sonucu (bu sıcaklık yükselmesi tabii ki çok yavaş olmaktadır) buzların giderek kaybolması ve benzer etkiler görülebilir. Bundan doğacak sonuçlar, çok tehlikeli arızalar ortaya çıkarabileceğinden hepimizi yakından ilgilendirir.

Yaklaşık olarak karaların onda birini kaplayan bu buzulların içlerinde yeryüzündeki bütün tatlı suların 65 katı kadar su bulunur. Bu sebeple, eridikleri zaman, dünya çapında bir felâketle karşılaşmamız kaçınılmazdır. Zira o zaman okyanusların seviyesi 60 metre daha yükselecektir!

Bunun anlamı; Londra, Paris, New York, İstanbul gibi birçok büyük kent, tüm kıyı bölgeleri ve bütün büyük nehirlerin vadileri sular altında kalacak demektir!

Ayrıca, yapılan hesaplara göre; Yer' in uzun tarihinde kısa bir devre sayılan Buzul Çağı' ndaki o kalın buzların erimesi sonucunda, deniz seviyesinin, 15 000 senede, ortalama 100 metre kadar yükseldiği tahmin edilmektedir.

EY İNSANOĞLU!.. ORMANLARI YAKMAKTAN, KESİP ODUN OLARAK DÜNYANIN ALTINA YAKTIĞIMIZ ATEŞE ATMAKTAN, DÜNYAYI CEHENNEME ÇEVİRİP SONUNU GETİRMEKTEN VAZGEÇELİM Mİ ARTIK? KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM OLMASIN, BİRAZ DA TERSİNE ÇABA GÖSTERELİM, ISINA ISINA BUHARLAŞMAYALIM!

Artık ısınmayan bir dünya aşkına... Saygılarımla...