Kendini bir dağ kulübesi gibi yalnız, yapayalnız hissediyordu. Başı yüksek dağlar gibi dumanlı ve karlıydı. Gözleri sisliydi… Bunun nedenini bilemiyordu… Gölü çevreleyen beton duvarın üzerine..
Anam birinden bir yenilik görmesin, hemen oracıkta kafasına koyar ve ilk fırsatta kendi evine uygulardı. Bir akrabanın evinde gördüğü, akrabanın da ballandıra ballandıra anlatmasıyla, evin tüm ah..
Genç bir kız bile sayılmazdı. Yaşı on iki, ya da on üç var yoktu. Ama yaşından büyük gösteriyordu. Bu yüzden babası ona; “Benim iri kemikli kızım“ diyordu. O yoksul bir ailenin dördüncü çocuğuydu. ..
resmine baktıkça hüzünleniyorum öyle içli gizemli zeytinkarası gözlerin var ki senin baktıkça resmine içer..
Saftı, temiz yürekli biriydi. Birine inanmaya görsün oracıkta o saat kendisine söylenilen her şeyi yapmaya hazırdı. Herkesle iyi geçinir, kimseyi kırmak istemezdi. Kısacası iyi bir çocuktu Tayfun...
Önsöz Sistem eliyle emekçi halkın üstüne örtülen “ölü toprağı”nda 60’lı yılların ikinci yarısından sonra bir hareketlilik başladı. Bu hareketliliğin bir ayağını doğal gelişim sürecini ..
Bu gece bir yıl dönümünü kutluyorum Garip, hüzünlü... Ağaçların hışıltısını böceklerin ötüşünü dinliyorum... saat gecenin üçü ama aldırmıyorum ..
Ne zaman çekip gitsen benden Bir yanım eksik kalır hep yalnızlaşırım omuzlarıma karanlık çöker... yokluğunda iyisi mi diyorum seni içimden koparıp atmalıyım
İş dönüşü anamı evin balkon demirinden aşağıya sarkık bir halde, bakarken gördüm. Yüzünde tarifsiz bir sevinç dalgası geziniyordu. Bakışlarını takip ettim. Küçük kızım Ezo’nun başka bir kız çocuğuy..
Uykusunun en derin yerinden, bir gece yarısı, onu bir telefon sesi uyandırdı. Yarı uykulu bir halde, eli acı acı bağıran telefonu aradı buldu. Ahizeyi kulağına yaklaştırıp, "Alo" dedi ürkek bir ses..
1977-78 İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat Bölümü mezunuyum. Çesitli dergi ve sayfalarda öykü, den..