Hoşgeldin yüreğime diyerek benliğimin derinliğinde şirin mi şirin bir yer açmıştım sana bebeğim... Tüm benliğimle bağlanmışım... Yüreğimin üç bölümlü odasından birine seni öyle bir yerleştirdim ki...
Olabildiğince çorak topraklar... Suya hasret uçsuz bucaksız bir vadi... Üç beş ev, birbirine akraba mezra halkını barındırıyor. Kimi genç yüzler güneşin, susuzluğun tesiriyle buruşmaya yüz tutmuş ...
Ölümün ardındaki varolduğuna inandığım sihirli yaşam, en büyük tesellim... Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım anne; bir türlü anlamadın... O kadın, küçücük dünyamda bir karabasan gibi yer ..
Ondan hatırladığım, beni etkileyen son kez uzaktan gördüğüm otuzbeş yaşlarındaki incecik uzun siluetiydi... On sekiz yaşıma yeni girmiştim... Çoğu kişinin anlattığı klasik bir hikaye... Otu..
Ne zaman büyüdüğüm semte gitsem; hüzünlenir, yaşıtlarımı, büyüklerimi arar, gözlerim nemli geçerim sokaklardan. Geçmeye çekindiğim bir sokak var: taşlı, tozlu yol yine aynı... Yolun iki yanını sını..
Okulumun görkemli kapısından son kez girip diplomamı almaya hak kazanmak, gerçekleşmesini istediğim tek dileğimdi... Sevgili anneme göğsüm kabararak diplomamı gösterebilmek... Bu di..
Üç beş günlük duyuyu efsaneleştirmişti. Yıllar geçtikçe huzurla yaşayabilmek için oynadığı rolleri sırça kalbine zorlukla kabul ettirmişti. Sicim gibi yağan yağmurun altında, kırmızı tuğlal..
Süüün!... Süün! Süüüü! Nerdesin? “Sün” neyin kısaltılmışıydı bilmiyorum. Aklımda kalanlardan biri; Annemin beni “Sün” diye çağırmasıydı Annemin beni öyle çağırması mutlu ediyordu... Yaşadığım yerde..
Duygu seline kapılmış hızla gidiyorum... Çok geçmeden yanımdan geçenlerin hafif meraklı bakışı sonucunda kendime gelebildim. Yanlışı yapmadan daralmak üzere olan çemberden kurtulmalıyım... Mavilikl..
Kozmik bir raslantı. Yirmidört yıl önce görülen bir düşün aniden gerçekleşmesi... Gayya kuyusunda su var mıydı? Şu an o kuyudayım. Çağıltılardan kulaklarım sağır oluyor Arda arda çıkmazlara giriyor..