Aşk eski bir fotoğraftı benim için. Uzayıp giden tren yollarına bakmak gibiydi. İstasyonlarda saatlerce dolanır, yüksek bir yere oturup, uzayıp giden raylara bakardım tek başıma. Ve o rayların iler..
Gözlerin kalabalık bir şehirdi senin. Bense, aramadığında terk edilmiş kentler gibi oluyordum. Yokluğun büyüdükçe, gecenin karanlığı da koyulaşıyordu. Bütün yollarım çıkmaz sokaklara çıkıyor, kimse..
Bitmiş bir sevda gibi hüzün yüklü bu sonbahar. Bir ayrılık kadar acı verici dalından düşen yapraklar. Bir mevsimin sonunda soyunup çıplak kalan ağaçlar altında yürüyorum. Ayaklarım altında kurumuş ..
Şimdi ne zaman seni düşünsem, içimde kırılan bir şeyler oluyor. Seni götüren otobüs çoktan gitmiş otogardan. Bir daha asla geri dönmeyecek biliyorum. Sen gitmişsin. Sen gitmişsin ve ben yarım kalmı..
Güzelliğin hep coşku verirdi bana. Hızlı hızlı, koşar adım giderdim bulaşacağımız durağa. Seni sabırla, hasretle, en önemlisi de huzur içinde beklerdim. Seni görünce durur, bir süre uzaktan seni se..
“Hangi duraktı o, ters yönlere giden otobüslere bindiğimiz Hangi duraktı o, Hiç gelmediğin halde seni akşama kadar beklediğim.” “Bir şey sormak istiyorum”, dedi. “Eğer sizin..
Yıllar önceydi. İlk gençlik günlerim, ilk aşık oluşum, ilk uyanışımdı. Sevdiğim kızla her gün birlikteydim. Ne zaman yarın gelemem dese, o gün arayıp, "Biraz sonra kapındayım, gelecek misin?", diye..
Eski günlerimi unutmak istiyordum. Onu özlediğimde artık benim olmadığını düşünüyor, ben onu düşünürken hatta onun bir başkasıyla birlikte ya da seviştiğini hayal ediyor, hasta olup yataklara düşüy..
O gece öylesine yüzüne baktım... Çok güzeldi yine... Kaçamak sevdalarla kirlenmemiş bir gülümseyiş vardı yüzünde. Gülüyor, konuşuyor, tebessümü eksik etmiyordu dudaklarından..
Ansızın özlüyordum onu. Ne kadar çok işim olursa olsun birden bire aklıma düşüyordu. Hatta en olmadık zamanlarda, en yoğun olduğum saatlerde aklıma geliyordu. Aklıma her geldiğinde birkaç saniye du..