Bazen, geçmişteki olayları düşünmek, yanıp kül olmuş bir evin yağmur altında ıslanışına bakmak gibidir. Şöyle geçer aklından: "Bu yağmur, ev yanarken yağsaydı." Geçmiş hep "geç kalınmışlıklar" ya da "..
Gidişlerin en zor yanı dönüşler galiba. Giderken duyduğun heyecan yerini dönerken hüzne bırakıveriyor. Aklında bin fotoğrafla otobüsün camından izliyorsun hayatı ve o hayat öyle dışında gibi geliyor k..
Bir fotoğrafı var elimde. Gecenin bir yarısı, bir kıyıda oturmuş. Saat kimbilir gecenin kaçı. Öyle yorgun ama bir o kadar da huzurlu... Gözleri kapalı çıkmış. Uyku ile uyanıklık arasında bir yerde dur..
Odam gitmiş. Tek bir eşya yok içinde. Duvar, kapı ve pencereler. Hepsi bundan ibaret... Bana ait tek birşey yok. Duvardaki tüm fotoğraflar, şiirler gitmiş. Eşyalarım salonun ortasında duruyor. Çok tuh..
İş çıkışı, tüm bezginliklerimizi yüklenmiş ağır adımlarla ilerliyoruz şehrin sıcaktan kavrulan sokaklarında. Yanımda Seda var. Onun da benden pek bir farkı yok. Tüm bezmişliğini sırtına yüklemiş, duda..
Kucağımda, üzeri onun tombul ve çocuksu bir saflık taşıyan kelimeleriyle bezeli iki sarı kağıtla öylece oturuyorum. Ellerim titriyor ve ben bu titremeye bir ad koyamıyorum. Heyecan, sevinç karışımı üz..
Sabahları bu duyguyla uyanmaktan hiç hoşlanmıyorum. Yataktan kalkmak istemiyorum işin tuhafı daha fazla uyumak da istemiyorum. Yarı uykulu yarı uyanık, dün ne düşündüysem ne yaşadıysam kime kızdıysam,..
Ve dedi ki onlara;"Kafanızdaki şekillendirdiğinizle, ben aynı değilim. Sırtıma yeni roller yüklemeyin. Ben kendim olmak için çok çalıştım. Bilir misiniz kendinden, sana verilen ham malzemeden,..
İnsan birini suçlamadan önce çok dikkatli olmalı. Birine leke sürmeden önce iyi düşünmeli. Bu sabah aldığım bir yorum beni şok etti. Yorumda "İçilen Kahveler" adlı yazımın alıntı olduğu ve bunu belirt..
Bu çok tuhaf... İnsan bazen içinde bulunduğu hali bir türlü tanımlıyamıyor. Biraz keder, biraz gülümseme, biraz kabullenmişlik, biraz isyan, biraz korku, biraz cesaret, biraz karmaşa, biraz meydan oku..