Sen, ey sömürgen! Öğretmeni elinin tersiyle ittin, öğretmeNi, öğretmeMe; okulu taşa çakıla, yöneticiyi çakala çevirdin; gençliğin beynini dumura uğratıp, eğitimin kafasına da “dershane” diye bir..
Sevgideğer FAZIL SAY, bir gün bütün coğrafyayı karşına alsan da … dünya yurttaşı Zelin, seninle gurur duymaya devam edecek! Coğrafyayı “pediculus humanus”lar sarmış! Bu beyinsiz..
Çadır tiyatroları, yerini Orta oyununa bırakmış! Biletler bedava! Az önce TV’de izledim birini daha... Haber spikeri kılığında Meddah! O ne sevimlilik, o ne yapmacıklı cilve öyle! Eskiden haber ..
O zamanlar ateş bilinmiyordu daha. Prometheus da yoktu. İskra* da! Kocaman kentler, köyler de yoktu. Bomboştu olmayan sokaklar, olmayan caddeler, olmayan otobüsler... Çakallar ulurd..
Eve gidince bir yazı yazacaktı. "Bir canlıyı ağlatmak" üzerine... "Bilinçli olarak bir canlının kafasında soru işaretleri bırakmak" üzerine... "Kanadı kırık bir bulut düşlemenin saçmalığı" üzerine!.....
Ayakları bedenine direnmeye başlamıştı yokuşun sonunda. Üç beş adım daha çıktı mı tepeye varacaktı. Durdu. Ellerini beline dayayıp soluklandı. Ne olacaktı ki üç adım daha yükseğe çıkınca! Büyüye..
Dallarına renkli, küçük ampuller takılmış ağaçlar, on üçünde gelin edilmiş kızlar gibi mahzun, yol boylarında utanarak başlarını eğmiş... Yerinden yurdundan edilmiş, ayak bileğinden kesilmi..
Sabah... Evlerin perdeleri kapalı, daha. Çalışanlar, çalışmayanları uyandırmamak için ayaklarının ucuna basarak kapıdan çıkmış, kapıyı usulca çekmiş, otobüs duraklarına yönelmişler. Durak..
Emperyalistlerce geri bırakılmış ülkelerin en büyük umudu, o ülkenin aydınlarıdır. Global bir emek sömürüsü karşısında dünyanın bütün emekçileri birleşmeli diyorsak, öncelikle üçüncü dünya ülkel..
Yemyeşil bir ovada, yumuşacık çimenlerin üzerinde yürüyordu. Sepetinin sapını sımsıkı kavramış, mantar topluyordu. Her yağmurdan sonra çayır, mantarla dolardı. “Bak bu ortası beyaz..