Yıllardır “eğitim şart” gibi artık kalıplaşmış ve bana göre asla önemsenmeyen bir lafın arkasında saklandık durduk. Eğitim halimizi olmadığı halde “iyi” göstermek için her köşe başına bir özel ders..
Yazıma şu güzel cümle ile başlamak istiyorum ''Herkesi neşeli bir çehre ile karşılayın.'' Nereden çıktı falan demeyin gülmek üzerine sayısız yazı yazsam ne tadına ne zevkine doyamam iş..
Ben çocukluğumda önce Kaynakçının( eniştem Ahmet Kayalıyük) sonra elektrikçi Sarı Cengiz’in yanında çıraklık yaptım. Çok zor günler geçirdim, ikisini de o gördüğüm zorluklar yüzünden meslek edinmed..
Şimdilerde ben 58 yaşına girdim, yaşıtlarıma göre hem zayıfım hem de göbeksizim. Yüzümde henüz kırışıklıklar yok,hala halı sahada futbol oynuyorum, saçlarımda kel denilecek seviyeye gelmedi ama hem..
Boş hayallere kapılmadım hiç, gerçekler peşimi bırakmadığından belki de hiç adam gibi hayal kuramadım her halde. Başkalarının dertlerini kendime dert edinir kendimden önce onların sorunları..
YOLCULUK… Korkmam ki hiç yolculuklardan, Değiştirmez de beni Çünkü neyim varsa koyarım, Bavullarımı götürürüm yanımda, Kendimiz aramaktan vazgeçerim ..
İÇ SIKINTISI VE YALNIZLIK… Birbirimizi çok severiz, en azından birbirimize son derece saygılıyız. Her konuşmasından ayrı bir tat her paylaşımından ayrı güzellikler alırım. Neredeyse aynı yü..
Güvensizliğin temel nedenlerinden bir tanesi de insanların davranışları ile söylemlerinin Arasındaki fark yani derin uçurumdur. İnsan davranışları üzerinde düşünce yürütmek isteyenler bu da..
Benim çocukluğum hatta gençliğimde zor işler başaran birilerine büyüksün dediğimizde, nemi münasebet büyük olmak haddime değil "Allah büyüktür," derlerdi. Bu bir erdem midir ya da mütevazıl..
Belki haddini aşan veya çok iddialı bir başlık oldu ama bugünkü eğitim sisteminde reform diye kabullendirilmeye çalışılan sistemin genel adı bana göre budur. Denenmemiş, fikir jimnastiği yapılmamış..