Kaldır başını salkım söğüt! Dertlenme ne olur. Bitiyormuş işte sevgiler… Yok oluyormuş kainatın sonsuzluğunda İnan içimde en ufak bir kıpırtı bile yok ona dair. Duy sesimi u..
Bir ateş düştü yüreğimize… Gepgenç bir delikanlı altı günlük yaşam savaşını kaybetti. Ne olurdu ateşkes imzalansaydı ölümle. Tatlı sonla bitseydi bekleyişimiz. Ama olmadı. Mağlubuz kadere. Ne gelir el..
Şehitlerin kanıdır veren al rengi sana Kudretinin kuvveti sonsuz armağan bana Gece gündüz demeden yüreğimden ay yıldız Muzaffer bir edayla parıldar yaldız yaldız..
Bugün Mustafa'yı seyrettim. Can Dündar’ın hazırladığı belgesel film bugün girdi vizyona. Günlerdir aklımı kurcalayıp duruyordu. Çok yazılmış, çok konuşulmuştu. Afişlerini gördükçe bir an önce seyretm..
Önce harfleri öğrendim… Sonra heceleri… Yanyana koydum heceleri, kelimeler oluştu… Büyüdü kelimeler, cümleler şekil buldu… Derken dizeler döküldü dilimden… Yazdım, yazdım, yazdım… Heceler… Kelimel..
Haklısın yar… Her seferinde geldin… Kahramanım oldun benim... Beklemediğim anlarda karşımda olarak bağladın beni kendine delicesine... Kendi halimde bir kızdım ben…. Şoförün kızı… Sonra hiç ummadığım ..
"Aslında Aşk da Yok” Duygu Asena’nın ikinci kitabı. Kadının Adı Yok’un devamı niteliğinde… İlk kitabından iki yıl sonra basılmış, 1989 ‘da… Kitabın ilk sayfasından itibaren su gibi akıveren satırlar..
Yürümek…Yürüyebilmek…Bakmak… Bakmak değil de sadece görebilmek…Tüm güzellikleri görmek…Görmekten öte hissetmek…Yemyeşil çiçeklerde açan gelincikleri kırmızı kırmızı…Sarı sarı kır çiçeklerini …Koparmak..
Gümüş renkli bir martı süzüldü bulutların arasından ve bıraktı kendini mavi sulara vuslatını yakalamışçasına. Kımıl kımıl dalga akislerinde sen belirdin birden bire. Gözlerime inanamadım. Sen miydi..
Ne güzel bir kumaştır şile bezi. Bluzları, elbiseleri, etekleri, gecelikleri ile sıcak yaz günlerinin ve elbette ki gecelerinin vazgeçilmez tercihlerindendir. Ferahlık veren kıyafetlerin başında ge..