Kendimiz ve kendi kendine yaşar olmalıyız kendimizi tanıyarak… Yaşamın içindeki yerimizdir aslında nefes almaya devam ettiğimiz… Ama düşlerimiz Düşüncelerimiz ve kendimize aykırı..
Kendi kendime sordum dün gece yarısı sonrası tana en yakın zamanda, neden benim uzağım ve de uzağımda kim vardı? Kaç zamandır uzakları hep özlemişim, kaç yıl hep uzak kelimesine karşı düşle..
Ölü kuşların sessizliği doluşuyor içime… Gök kızarıyor, yapraklar yeni filizleri ile dallarında uzuyor… Bir yanda vedasız gidişler, bir yanda hoş geldin mutluluk diyemediğimiz zaman kır..
Zaman, Bütün pervanelerin dönmesi ve hız kazanması için ve bütün pervanelerin durması için devinim sonu zaman… Bütün sevdalar doğup ve bitmesi için geçen zaman… Kaç zamanım..
İçini sakladığı bir Truva Atıydı sanki, heykelimsi taş yığını bir sığınak… Hayatının bütün temel taşlarıyla yalnızca kendinin ördüğü dört duvardan farklı sadece giriş kapısı olan bir lâbirent..
Evet… Gittim… Senin dediğin gibi gittim… Ama bir farkla… Sen gittikten sonra... Hani derler ya bir cümleyle… Sırtımda yeleğim, gömleğimi alıp, yalınayak çıkıp gittim… ..
Vahşi ve asi bir sessizliği vardı… Gücü sadece kendi bedenine hükmeden… Bütün olumsuzluklarını içine saklayan ve yutkunmalarla kendi kendinden hınç çıkaran… Unutulmazlıkların ne kadar o..
O dipsiz kuyudur aşk…Sadece karanlığa bakmak, içinde yaşadığın karanlık seninmiş gibi karanlıkta yaşamayı yeğlemek… Ne kadar düşünce girdabında dolanır insan. Koşmak istersin tökezlenirsin..
Karanlıkta kalmış beyaz kuşlar yorgun, ışıksız, öfkeli, uçsa düşecek, düşse uçamayacak, kaç mevsim artığı bu, yaz başlangıcı kaç sevda, yorgun bu beden, kaçıncı zamandır bu yaz mevsimini bekleyiş…<..
Gece kendine ilerliyor, elimdeki kitap yüzüme düştüğünde uzun bir yolculuk sonundaydım. Gece kendine uzun, gece bana en uzun ve gecenin içindeki "Bir gün Tek Başına" cümlesi ile kâbuslarım başladı ..