İlkbahar’ın ilk demlerini yaşayalım, tomurcuklar çiçek açarken günümüz bahar kokarken.. Yaz gelsin yeniden gidip kaybolalım o büyük mutlulukta, yine kaybolalım o büyük adada.. Etraf..
Kimiler vardır, yazmadan duramazlar. Damarda oluk oluk kan yerine kelimeler akar; kafiyeli ya da kafiyesiz. İlhamları bir vardır, bir yoktur. Ya yolun başındadırlar, ya da yolun sonunda. Şiir gibi ..
Ne de güzel gülüyorsun, sen gülünce benim şehrimde uyanıyor kendine geliyor adeta, senden sıcaklık mutluluk alıyor.. Varlığın günümü bir başka aydınlatıyor, gönlümü, yüreğimi bir başka bakt..
Yağmurlu bir günde aşık olmuştum onun gözlerine. İlk gözlerinde hissetmiştim derin sevgisini. Öylece alıp götürmüştü beni. Bir yağmurun en masum damlasında yaşamıştım onu ellerini, gözlerinde kaybo..
Hani gondola binersiniz de yüksekten aşağı inersiniz, ya da salıncaktan aşağı doğru inerken içiniz heyecan ile dolar ya. Aşık olduğunuz anda bile kıpır kıpır olursunuz ya işte böyle oluyor yüreğim ..
Yüreğimizin en derinliklerine inip baksak neler görürürz acaba? Hiç birini sevmemeyi denedik mi? Ben bunu sevmeyeceğim kalbime iyi gelmiyor diye.. Yıllar geçiyor belki de yeni aşklar tanıy..
Uzaklardan gelen bir tebessümle irkilmişti yüreğim tanımıyordum, tanıdığımda tutuldum öylesine, anlamlar yükledim gün boyu.. O da yüreğinin Öz’üne anlamlar yükleyip hayatında yoluna bakarak devam e..
Aşkın soluksuz dansıydı o gece yitirmeden sevgimizi kavuşmuştu benliğimiz. Eli belimde dolaşıyordu öyle narindi ki incitmiyordu canımı, eli vücudumda dans ediyordu adeta.. Dans aşkın soluks..
Küçüktük.. Küçüktük ya hani kumdan pastalar yapardık ama yemezdik ona aklımız yeterdi biliyorduk. Yapraklardan dolma yapar içine kum koyardık, çocukken bir başkaydı yaşamak, tadı damağımızd..
Küçükken düşerdik yaralarımız olurdu dizlerimizde ağlardık hıçkıra hıçkıra, sanki hiç geçmeyecekmiş zannederdik, o yaralar sahiden geçti mi ? Güle oynaya koşarken “pat” diye yerde bulurduk..