Dün seni sordum Küskün sokaklarına, Ey Sevdalı Şehir! Ne deniz görmüşsün Yüz yıllardır Ne de bir nehir… Herkesin tek bildiği Senden..
Geçen yıl bir blog yazmıştım; tanımak ve tanımlamak adına… “Adını koymak, isim vermek; ismi çevreleyen ya da sarmalayan bir sıfatı, alanın da verenin de gönül rızası ve hoşnutluğu içinde, tüm zaman..
Nehrin kıyısında sıralanmıştı evler Daha bir el değmemiş Taptazeydi hayaller… Hiç oyun oynamadan büyür müydü o günler Yüreğim işte şimdi Gülen maziyi dinler…
Çarşının en aranılan ustasıydı. Orta boylu, esmer, kara kaşlı, kara gözlü, halim selim bir adamdı. O çatık kaşları ile o pehlivan duruşunu karşıdan görenler heybetinden çekinirler, onu kesinli..
YAZARIN MAYASI... “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” demiş atalarımız. Ne güzel bir dile geliş böyle?.. Ben de inanırım bu söze, tüm yüreğimle… Hatta, o kadar içten gelir ki bu söz ..
Türkçenin DİL* Ustaları Sunuş ve İzlenen Yol “ Dîvan Şiiri’nde Türkçenin Kullanışı ve İncelikleri” ana temasını “edebiyat tarihi metodolojisi”nin ışığında ele alacağımı ve bir dilin an..
Hayal kurmak insanın ufkunu geliştirir. Bir yazarın, bir liderin, bir bilim insanının ilk adımı “hayal etmek”tir. Yazar, yazmaya başlamadan evvel, yazacağı metni, metinde yer vereceği fikir..
…Birlikte Olmak…” Son üç yıldır, hayatımda hem hızlı bir akış var, hem de bu hızlı akışa rağmen; her ânın sonsuz karesini görebilme, ânın sonsuz lezzetini tadabilme melekelerim inanılmaz boyut..
“O ki, Fuzûlî; her “ârâ-yı ân” da dillenir işte!… Anlayana Bâkî…” LEYLÂ “Yas, gün gittikçe; yaş, gün geçtikçe çoğalıyordu. Pervâne, iştiyak ile aleve can attı ve gamını şavka atıp kendin..
“Kekeme” diye dinlenmediğini fark eden Bilge, çakıl taşlarını ağzına koyar günlerce. Çakıl taşlarının arasında sözcükleri tek tek yuvarlar, dilinin döndüğünce. Azmin zaferidir işte! Kekeme, usta bi..