PENCEREMDEN Kentsel dönüşüm dediler. Yıktılar her yeri duvarlarla birlikte. Anıları yok ettiler. Kentleri terk edişte kader midir? Bilemem. Neden geldim İstanbul'a..çok şarkı yapmış..
Boyuma yeten küçücük bir kanepede oturuyorum, uzanarak yatar gibi. Çok severeim böyle halleri çocukluğumdan beri. Her evimde bir kanepem olmuştur tabii. Bu kaçıncı ev, kaçıncı kanepe. Benim evim be..
Travmalar doluydu tarih. Savaşlar hiç bitmemiş insan oğlunun hep gözü başkasında. Ya ırzında, ya ekmeğinde, ya kaynağında, ya toprağında. Toprak doyurmamış gözünü insanın. Acılar, işkenceler, göçle..
Atatürk gibi bir deha bu millete Tanrının bir lutfuydu. O bir gönderilendi. Mucizeydi kazanılan zafer. O yoksunlukta, yoksullukta, dünyanın bulunduğu savaş konjonktüründe, yırtık çarıklarla..
Günaydın, Konu başlığı, günaydın öncesi karanlık bir eylemin simgesi. Ne ki yüzyıllardır yaşanmıştır bu eylem.Çeşitli biçimlerde. Eski devirlerden belleklerimizde kalan daha çok zulümlerdir..
istemiştim ki olsun bir kalpte bir köşe. Saksıda menekşe, bahçesinde palamut tohumlu meşe. Penceresin de umuttan perdesi her renkten görünür deniz ve ötesi. Başını dayıyacak bir omuz.i çind..
Genç sevgilisine, "ben gençliği bilirim sen ihtiyarlığı bilir misin?" demiş Orsen Wells. Genç bilebilseydi, yaşlı yapabilseydi, demişler hüzünle. Ve bu söylem hep tekrarlanacak. Çünkü herkes deneyi..
Özlemek birini. Beklemekte umut vardır. Belki gelecektir beklediğin. Ya da umutsuz bir bekleyiştesin. Düşler kurarsın. O geldiğinde neler paylaşacaksın. Kırlarda olacak, yeşil çimenlere uzanacaksın..
Ben de bu dünyaya doğmuşum bir zaman aralığında. Sevinmiş annem öyle diyordu. Bilemem. Bir yaz sıcağında. Biraz okumuş, biraz yazmışım. Dere tepe düz gittim sanmışım oysa aynı noktada kal..
Aşk bazen bir kelimededir. Bir cümle takılır gönlüne. Tesadüf bir karşılaşma. Kaktüsün bir dikeni döner bir güle. yeşerir kurumaya yüz tutmuş bir çiçek. Bazen çilekli bir pastadadır bölüşülen. Anne..