Gökyüzü gri, hava kapalı, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor… Gazetelerim koltuğumun altında, arabayı park ediyor, ıslanmamak için büyük adımlar atarak kahveye giriyorum… “Kahve” derken ..
Vergiler düşmüşken, kapının önünde yatan emektarı trampa yapmanın tam sırası! Evdeki televizyonu da değiştireyim, hatta yeni de bir bilgisayar alsam diyorum… Bulaşık makinesi yıllardır aklım..
Kurumsal şirketlerde görevi sadece kendisine gelen e-mailleri, diğerleri ile paylaşmak olan, bunun karşılığında da ciddi maaş alan adamlar var… Bunların yanında birde e-mailleri paylaşanın..
Dereye inen tozlu yolda göğsüm ileride bütün gücümle koşuyorum... Yeminle atacağım kendimi dereye! Yalınayağım, ayak tabanımda deve dikenlerinin bıraktığı izler var... Tahta köprünün ba..
Uğur Dündar kahramanlarımdan biriydi benim…( Hala öyle) Batman’la Örümcek Adam karışımı bir şey… Mikrofonlu Şövalye… Kötülerin ve kötülüklerin korkusuz savaşçısı… &&& Geçen gü..
Soğuk... Saatlerdir aralıksız yağmur yağıyor... Dar sokaklara küf ve toprak kokusu sinmiş... Yorgun, ahşap evler ayakta durmaktan yorulmuş, başlarını yaslayacak bir omuz arıyor... ..
Şöhretin bedeli bu Sevgili Uğur Yücel... Daha dün dizi tutsun diye dua ediyordun, bugün işini yapmaya çalışan insanlara küfür ediyorsun! Dünden, bugüne ne değişti canım ciğerim? ..
Yuvarlak ahşap bir toplantı masası, iskemleler… Üzerinde iz kalıyor diye nefret ettiğim cam sehpa… Karlı günlerin sıcak dostu, kör katalitik… Şimdiye kadar hiç kullanmadığım, yıllardır ..
En son gittiğim bir toplantıda giymiştim bu keten ceketi, masadaki kırmızı karanfillerden aşırmıştım, huy işte! Ceplerimde boyacı çocuğun küçük avucuna koyacak bozukluk ararken, parmaklarımla bu..
Bir dönem karakaleme, çini mürekkebine merak salmış, günlerimi, nerden, kimden aldığımı anımsamadığım, eski, on iki kişilik bir yemek masasının yarenliğinde geçirir olmuştum... Dışı sıvası..