Çok kültürlü yaşamın IŞİD korkusu

Özellikle Irak ve Suriye’de gerçekleşen IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) katliamları ve IŞİD saflarında savaşan Avrupa vatandaşları, birçok ülkede çok kültürlü toplum tartışmasını yeniden gündeme getiriyor. Uygulamada olan çok kültürlülük siyasalarının birçok kültürü gettolaştırıp içine kapattığını ileri süren eleştiriler dile getiriliyor. IŞİD tarafından boğazı kesilerek infaz edilen Amerikalı gazeteci James Foley’in katilinin İngiliz vatandaşı olduğu iddiası bu tartışmaları alevlendirdi.

Bazı batılı düşünürler IŞİD’i yapılandıran insan kaynağını kurutmak için diğer kültürleri Batı kültürüyle eşit gören çok kültürlülük düşüncesinden vazgeçmeyi tavsiye etmektedir. IŞİD’in katliamlarının bundan böyle birçok Atlantik ülkesinde milliyetçiliği, ırkçılığı ve toplum güvenliğini sertleştireceği çok net görülecektir. Öte yandan, Avustralya devlet kanalı SBS çokkültürlülüğün Melbourne örneğinde olduğu gibi bir kenti yaşanılır kılan önemli bir özellik olduğuna dikkat çekiyor. Bu şehirde her kıtadan yüzlerce milliyet, dil ve inanç bir arada yaşayabilmektedir. Aynı çok kültürlü ve huzurlu yaşam Ukrayna’nın Herson kentinde de görülür. Herson’da 115 etnik topluluk ve hemen her dinden insan bir arada kendi özellikleriyle yaşayabilmektedirler.

Türkiye’de Alanya ve Mardin çok kültürlü kentsel yaşam örneği verilse de aslında Türkiye tüm sathında etnik özellikte çok kültürlüdür. Sadece din konusunda İslamiyet ağırlıklı bir kültür yaygın olsa da o bile tarikat kültürleriyle ayrışmıştır. Diğer etnik kültür ve yaşam biçimleri de oldukça çeşitlidir. Bu çok kültürlü yaşam biçimlerine rağmen insanlar Türkiye’de hem dünya savaşlarında hem de süregiden terör eylemleri karşısında Türkiyeli olmak ruhuyla birlikte yaşayabilmektedirler. Bence, çok kültürlü yaşam Türkiye’de Osmanlı’dan beri başlı başına bir yaşam kültürü oluşturmuş bile. Bu yüzden Türkiyeli olan IŞİD ( yeni adı DAİŞ ve DAİŞ) korkusuyla hiçbir insana varlık kökeni ve tehdit etmeyen yaşam kültürü yüzünden düşmanlık duymaz. DAİŞ'e düşmanlık duyarız, çünkü DAİŞ bir yaşam kültürü değil yaşatmama kültürüdür. Biz çoktan kültür edinmişiz farklı kimlik ve kişilikler olarak birlikte yaşam işbirliği yapmayı…

Aslında ne etsek de toplumsal yaşamı tek kültürlü davranış biçimine sokamayız. Çünkü toplumu tek tip insan yaşantısı süren bireylerden oluşturmak hiç olası bir hayal değildir…

BKNZ:

http://blog.milliyet.com.tr/yeni-dunya--cok-kulturlu-toplum-icinden/Blog/?BlogNo=517339

Muharrem Soyek