Önce Vatan

Vatan doğup büyüdüğümüz, bağımsız ve kimsenin baskısı altında olmadan, egemen olarak üzerinde yaşadığımız, barındığımız, geleceğimizi kurduğumuz gerekirse uğrunda canımızı seve seve verdiğimiz toprak bütünüdür. Vatan sevgisi sahip olduğumuz topraklara olan hiçbir maddi karşılığı olmayan duygusal bağımızdır.

Tarihin her döneminde insanlar vatanları için canlarını ortaya koymaktan çekinmemişlerdir. Atalarından aldıkları toprakları çocuklarına en güvenli ve bereketli şekilde bırakmak için mücadele etmişlerdir. Bu uğurda bulundukları çağın büyük güçlerine ve kendi içlerinden çıkan menfaat düşkünü işbirlikçilere karşı gözlerini kırpmadan korkusuzca tek birey kalana kadar karşı koymuşlardır. Vatanseverler tarihin her döneminde vatanları için kahramanlık destanları yaratmışlardır.

Tabii dünyanın çeşitli coğrafyalarında vatanını karşılıksız sevenler yanında vatan sevgisi ile şahsi menfaatleri karıştıranlar, maddi çıkarları için vatanlarının elinden alınmasına susan, düşman unsurlarla birlikte davranan, teslimiyeti kurtuluş sanan, yerini ve konumunu korumak adına maşa olmayı çözüm olarak gören insanlarda olmuştur. Bağımsızlık ruhuna sahip olamayan, manda olmayı kabul eden, teslimiyetçi, bağımsızlık için mücadele etmeyen toplumların sonu hep felaket olmuştur. Ya topraklarından kovulmuşlar ya da zaman içinde yok edilmişlerdir.

 Tarihe baktığımızda bu konuda yüzlerce ibret hikayesi görebiliriz. Yaşadığımız çağda geçmişten farklı değildir. Dün olduğu gibi bugünde insanoğlunun dini ve insani duygularının ötesinde şekillenen emperyalist emeller dünyayı tehdit etmeye devam etmektedir. Savaşlar eskisinden daha yıkıcı ve can yakıcı olmaya başlamıştır. Özelleşme ruhu içinde şirket ve kar mantığı içindeki siyasi ve ekonomik çevreler büyük güçlerin ekonomik baskısı ve maddi destekleri karşısında içindeki yaşadıkları toplumlara yalan söylemekten ve ülkenin geleceğini tehlikeye atacak anlaşmalara ve işbirliklerine imza atmaktan çekinmemişler.

Daha kolay sömürü ortamı yaratmak için adeta şehir devletleri kurma dönemine doğru yol alınmaya başlanmıştır. Vatan sevgisi yıpratılmaya ve insanlara paranız varsa geleceğiniz garanti altında olur duygusu aşılanmaya başlanmıştır. Vatan görevini severek en zor koşullara rağmen yapanların yanında para ile askerlik yapan bireyler ortaya çıkmıştır.

Para nerede ise vatan oradır diyen herşeyi menfaate indirgeyen iş çevreleri ve insanlar yaratılmıştır. Bir zamanlar dini ve vicdani görüşleri ile halka akıl verenler paranın peşine düşmüş ve halkı unutmuşlardır. Vatan sevgisinin taçlaştığı ve binlerce şehit veren ordular yıpratılmış, ordumuza dahi kumpaslar kurulmuş ve milli birliği yok edici hareketlere ve hakaretlere göz yumulmuştur. Vatanı bir şirket mantığı içinde yönetme sevdasına düşenler, şirketlerin en ufak bir menfaat karşılığında bile satılabildiğini görmeyecek kadar şaşkınlık içine düşmüşlerdir.

Bugün tarihin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşamaktayız. Gelişen teknoloji ile birleşen yanıltıcı propaganda silahları dünyada yalan rüzgarı yaratmıştır. Demokrasi baharları insanlığın katledildiği kan gölüne dönüşmüştür. Gelişen teknoloji İnsanları birbirine yakınlaştırmak yerine  adeta düşman etme konusunda kullanılmaya başlamıştır. 

Türk Ulusunu oluşturan insanlarımızın  vatanına olan sevgisi ve bağlılığı ile bağımsızlık ruhu tarihsel bir gerçektir Bizleri diğer milletler arasında üstün kılan en önemli özelliklerden biri budur. Tarih boyunca bu topraklarda düşmanlar her türlü oyunu oynamışlar ve menfaatleri uğruna düşman ile işbirliği yapanlar aracılığı ile bu toprakların çocuklarını birbirine düşman etmeye ve parçalamaya girişmişlerdir. Bu topraklarda yaşayan ve düşman ile işbirliği yapan çevrelerin oyunu ile bozulan barış ortamı, birçok mahsum insanın da acılar çekmesine yol açmıştır. Önce vatan diyen vatanseverler bu oyunu görmüş ve her defasında gerekli cevabı vermiştir. 

Bakın dün Şair Orhan Şaik Gökyay’ın şiiri ile bizlere geçmişte yaşananların altında vatan  için neler söylemiş;

Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...
Tutuşup: kül olan ocaklarından,
Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından,
Alnına ışıklar vuranlarındır...
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır...
İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir...

Şairin dediği gibi vatanı toprağı bedel ister. Dün bu topraklar için önce vatan diyen insanlarımız bu bedeli seve seve ödemişlerdir. Bugünde önce vatan diyen, bu bayrağı koruyacak, göğsünü düşmana siper edecek milyonlar vardır. Ne mutlu önce vatan diyen ve mücadele eden yürekli ve inançlı temiz insanlarımıza, Ne mutlu hain kumpaslara karşı direnen, en zor koşullarda bile yılmayan dürüst, namuslu ve yürekli askerlerimize ve hiçbir menfaat beklemeyen kalbi vatan aşkı ile dolu Anadolu'nun vatansever çocuklarına

Ne mutlu Türküm diyene, Mustafa KEMAL’in gösterdiği aydınlık yolda ilerleyen, bölmeyen, birleştiren önce vatan diyenlere.