Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '15

 
Kategori
Güncel
 

Aç kalırsan karını ye!

Aç kalırsan karını ye!
 

Müftü Abdülaziz el eş Şeyh


Suudi Arabistan Büyük Müftüsü Abdülaziz el eş-Şeyh’in yayınladığı ileri sürülen fetvada Bir erkek şiddetli açlık çekiyorsa karısını veya karısının vücudunun çeşitli parçalarını yiyebilir dediği iddia edildi.

Günün ilerleyen saatlerindeyse Şeyh Abdülaziz el-Şeyh’in makamından yapılan yazılı açıklamada iddia yalanlandı.

Ünlü antropologlar Richard E. Leakey ve Lebin, yamyamlığın, açlığın giderilmesi veya karın doyurmaya yönelik olmadığını, gerçekte tinsel ve büyüsel nedenlerden kaynaklandığını savunur ve yamyamlığı iki türe ayırır: İçe dönük yamyamlık (Endocannibalism) ve Dışa dönük yamyamlık (Exocannibalism). İçe dönük yamyamlıkta -iç yamyamlık- sadece akrabaların ve aynı kabileye ait olan ölülerin bedenleri veya yalnızca organları yeniyor. Örneğin, Güneydoğu Avustralya'da yaşayan Dieriler, ölen akrabalarının yüz, kol, bacak ve karınlarının yağlı kısımlarını yiyorlar. ABD'nin kuzeybatı kıyısı ile Kanada'nın güneybatı kesiminde yaşayan Kuvakiyutl yerlilerinde, içine yamyam ruhu giren bir rahip adayı bir ölünün etini ya da canlı birinin kolunun bir parçasını yiyerek normal ruh durumuna dönerdi. Özetle, İçe dönük yamyamlık ölü ile olan ilişkinin devamını sağlamak için uygulanıyor.

Dışa dönük yamyamlıkta ise, akraba ve kabile üyeleri değil, düşmanlar yeniyor. Bazı Güney Amerika yerlilerinde görülen bu adet, öldürülen kişinin katillerinden ileride intikam almaması için uygulanıyordu.

Yamyamlık ile cinsellik arasında bağlantı kuran ünlü psikanalist Sigmund Freud, yemek ve sevişmenin birbirinden ayrılmayan iki etkinlik olduğunu ileri sürmüştü. Freud, cinsel eylemin gerisinde, bir başkasının gücüne ya da iktidarına sahiplenmek duygusunun olduğunu söylüyordu. Bu görüşlerini desteklemek için totem aşamasını örnek gösteriyor; bu aşamada klan kardeşlerinin bir araya gelerek sembolik babalarını öldürdüklerini ve onların etlerini yediklerini vurguluyordu. Ona göre, erkek kardeşler bunu babanın cinsel gücüne sahip olmak için gerçekleştiriyorlardı. Freud'a göre yamyamlıktan güç kazanmanın motoru cinsellikti.

Bu konuyu inceleyen etnologlar ve antropologlar, yamyamlığın yaklaşık yarım düzine sosyal ve kültürel temeli olduğunu belirtirler. Bu nedenlerin başında dini seremoni ve ritüeller geliyor. Örneğin, bazı yamyam toplumlarda ölüye saygı, onun cesedini yemekle özdeşleştirilir.

Bu toplumların inançlarına göre, ölen kişi için en saygın mezar yeri yaşayanların bedenleriydi. Bazı toplumlarda ise ölüleri yiyerek sadece onu daha iyi saklayacaklarını değil, aynı zamanda onun niteliklerine de sahip olacaklarını düşünüyorlardı.

Yamyamlık, Amerikan yerlilerinden Kamak, Yeni Zelanda yerlileri olan Maoriler ve Afrika'nın bazı kabileleri arasında çok yaygındı.

Bugün Güney Amerika'da, ormanların içinde yaşayan ve sayıları hızla azalan Guayaki (Paraguay) ve Yanomami (Venezuela) yerlileri arasında yamyamlık geleneği hâlâ uygulanmaktadır.

Yamyamlığın ikinci en güçlü nedeni ise, yerlilerin büyük bir çoğunluğunun düşmanlarının ancak yenildiklerinde yeryüzünden tamamen silineceklerine inanmalarıydı.

.Suudi Arabistan Büyük Müftüsü Abdülaziz el eş-Şeyh’inin yamyamlıkla bir ilgisi olabilir mi? Arapların da Afrika ve Güney Amerika yerlileriyle bir ilişkileri olabilir mi? Geçmişte, öldürdükleri insanların ciğerini bugün Suriye iç savaşında öldürdüğü insanın kalbini yiyen Müftü Abdülaziz el eş-Şeyh’in bu konudaki fetva söylentileri, ister istemez insana bunları düşündürüyor.

Ortaçağ’da, Arabistan’ında Suudi Arabistan Büyük Müftüsü Abdülaziz el eş’in önerdiği iğrenç, acı, ilkel durum gerçekleşmiş.

Hz. Hamza’nın yanına varıp karnını yardım ciğerlerini çıkarıp Hind binti Utbe’ye götürdüm. Hind binti Utbe, Hz. Hamza’nın ciğerim alıp ağzında çiğnedi yutamayınca dışarı attı.” Suyunu mu yoksa posasını mı attığı bilinmemektedir. Çünkü Hind eğer ele geçirebilirse azılı müşrik olan babası Utbe bin Rebi’a’yı öldüren Hz. Hamza’nın ciğerini yemeğe and içmişti.(İslam Âlimleri Ansiklopedisi, cilt 1)

Müftü, karılarınızı yiyin diyeceğine, ot yiyin de diyebilirdi; insancıl bir öneride bulunabilirdi;ama her konuda kadını kullanama, yaşadığı toplumun özelliği olsa gerek. Bu tip olaylar, Ortaçağ’da bile nadir görülürdü; 21 yüzyılda görülmesi, insanlık adına utandırıcı. Böyle bir durumun düşünülmesi, dünya kamuoyuna yayılması da ne kadar üzücü ve düşündürücü. Olayı, gözlerinizin önüne getirin, huzurunuz kaçar, insanlığınızdan utanırsınız.Sigmund Freud de yamyamlıkla cinsellik arasında ilişki kuruyor. Yamyamlığın cinsel gücü artıracağını savını ileri sürüyor. Bence bu düşüncenin altında sadizm de yatıyor. IŞİD’ katılanların çoğu da sadist yaratılışlı insanlar değil mi?

Günümüzde de Suriye’de benzer olaylar yaşanıyor. İç savaş, tüm çirkinlikleri, acılarıyla devam ediyor. Suriye’de yaşanan bu olay insanın insana yapabileceği vahşetin boyutlarını bir kez daha gözler önüne sürüyor. İnternete sızdırılan videoda, Suriyeli muhalifler öldürdükleri bir askerin göğsünü keserek kalbini çıkarıyor. Bununla da yetinmeyen muhalif asker kestiği kalbi yiyor.

Sonradan videodaki kişinin muhalif Faruk Taburu’nun kurucularından Abu Sakkar olduğu açıklandı. Sakkar öldürdüğü askerin kalbini yerken ‘Allah’a yemin ederim ki hepinizin kalplerini ve ciğerlerini yiyeceğim Beşar’ın askerleri’ ifadelerini kullanıyor. Videonun internete düşmesiyle birlikte hem muhalifler hem de Esad yanlıları arasında tepkiler çığ gibi büyümüş durumda…

Cairo Sceneinternet sitesindeki habere göre, erkeğin çok şiddetli açlık çekmesi halinde eşini veya eşinin vücudunun bazı bölümlerini yiyebileceği fetvası. Suudi Arabistan Büyük Müftüsü Abdülaziz el eş-Şeyh’inverdiğini ileri sürdü.

Web sitesi haberinde, Arapça yayınlanan. Küds Al Arabi ve Akhbarak.net sitelerini kaynak gösterdi.

Bu açıklama dün akşamdan bu yana sosyal medyada tartışmalara neden oldu. Web sitesi, müftünün fetvasının kadınların kocalarına fedakârlıklarını ve itaat etmelerinin bir kanıtı ve iki kişi iken tek kişi olma arzusu olarak yorumlanabileceğini yazdı.

Tartışmalara yol açan iddiaya konu fetva, Suudi Arabistan’ın yanı sıra çok sayıda Arap ülkesi ve İran medyasında haberleştirilmişti.

Bir erkek şiddetli açlık çekiyorsa karısını veya karısının vücudunun çeşitli parçalarını yiyebilir. demiş Suudi Arabistan Büyük Müftüsü Abdülaziz el eş-Şeyh.

Hangi dinde böyle bir düşünce, böyle bir vahşet var? Ortadoğu’nun tarihine baktığımızda dün de bugün de böyle insanın midesini bulandıran,tüylerini diken diken eden insanlık dışı davranışların olduğunu görüyoruz. Dün Ortaçağ Arabistan’ında Hind binti Utbe, Hz. Hamza ’nen ciğerini yedi, bugün Faruk Taburu’nun kurucularından Abu Saklar öldürdüğü askerin kalbini yerken internete görüntüleniyor. Suudi Arabistan Büyük Müftüsü Abdülaziz el eş-Şeyh ise Bir erkek şiddetli açlık çekiyorsa karısını veya karısının vücudunun çeşitli parçalarını yiyebilir, diyor.

AKP’nin milletvekili adayı Uğur Işılak da 10. 04. 2015 haberlerinde,”kadın, erkeğin kölesidir.” diyor. Bu düşünce partinin görüşünü ne kadar yansıtıyor, bilinmez de demek AKP milletvekili olacaklar içinde “kadını köle olarak” görenler de var.

Suudi Arabistan Büyük Müftüsü Abdülaziz el eş-Şeyh, daha önce de “10 yaşındaki kızlar evlenebilir”  açıklamalarıyla gündeme gelmişti

Mısırlı kadınların, özellikle Hüsnü Mübarek’in geçen yıl Şubat ayında iktidarı bırakmasının ardından Mursi döneminde yaşadığı sıkıntıları iletti.

Talavi’nin mesajının detayları El Ahram gazetesi yazarı Amro Abdul Samea’nın köşesinde yer aldı. Makaleye göre Talavi, 14 yaşına gelen kız çocuklarının evlendirilebilmesine izin veren bir yasa ile erkeklere, eşleriyle ölümünden sonraki altı saat içinde cinsel ilişkiye girebilme hakkı veren yasanın kabul edilmemesini istedi.

Abdul Samea, makalesinde, “Talavi, mesajında gelecekle ilgili kalkınma planlarında yer alacak, kadınların dışlanması ve konumlarının zayıflatılmasına neden olacak yasaların ülkedeki insani kalkınmaya olumsuz etki yapacağını çünkü kadınların ülke nüfusunun yarısını oluşturduğunu söyledi” diye konuştu.

10 yaşındaki kızla evlenilebilinir diyen bir müftüden, mide bulandıran sözler duymak da olası! Bu nasıl bir anlayıştır ki 10 yaşındaki kızın evlenebileceğine fetva veriyor? Osmanlı döneminde, ninelerimiz küçük yaşlarda şeriat yasalarına göre İmam Nikâhı’yla evlendirilmişlerdir.

Dünyada kadın eziliyor; Arabistan’da Bir erkek şiddetli açlık çekiyorsa karısını veya karısının vücudunun çeşitli parçalarını yiyebilir. Deniyor.Mısır’da öldükten altı saat içinde cinsel ilişkiye girilebilinmesi için Mursi döneminde kanun teklifi veriliyor. Türkiye’de, kadın-erkek eşit değildir, kadın köledir, diyenler, Cumhuriyet’le kadına verilen hakları yadsıyor. Çevremizdeki Müslüman kadın yaşamının özlemini çekiyorlar. Geçmişte, iki genç kız çıkıp biz Atatürk’ü değil; Humeyni’yiseviyoruz, demediler mi? Ne var ki o ülkenin kadınları da Türkiye’ye gelmek için can atıyor; bir ikisi her gün “evlenme programları ”nda boy gösteriyor Kadınlarımız, Cumhuriyet’le kimliklerine kavuşmuşlar; Medenî Kanun’la da evlilikleri güvence altına alınmıştır.

TC. Medeni Kanununa Göre Evlilik Yaşı

Medeni Kanunumuzun 124. maddesine göre ,erkek veya kadınon yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. İmkân bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir, deniyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının araştırmasına göre, kadınların 18-24, erkeklerin 25-29 yaş aralığında nikâh masasına oturmasını ideal olarak görülüyor.

Kadınların 18-24, erkeklerin 25-29 yaş aralığında nikâh masasına oturması ideal olarak değerlendiriliyor. Kadınların evlenmesi için 30-34 yaş aralığının uygun olduğunu düşünenler ve 18 yaşından önce evlenmenin uygun olduğunu belirtenlerin oranı ise çok düşük. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadın ve erkek için en uygun ilk evlenme yaşının kaç olduğunu, 10 bin 307’si kadın olmak üzere 20 bin 730 kişiye sordu.

Kadınlarda 24, erkeklerde 29

“Kadın için en uygun ilk evlenme yaşı ne olmalıdır” sorusuna ankete katılanların yüzde 66,3’ü “18-24 yaş” cevabını verdi. Katılımcıların yüzde 29,9’u kadınların 25-29 yaş aralığında evlenmesini uygun bulurken, 30-34 yaş aralığının uygun olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 2,4’te kaldı. Evliliğin 18 yaşından önce olması gerektiğini dile getirenlerin oranı da yüzde 1,2 oldu. Erkekler için uygun evlilik yaşına ilişkin soruya yanıt verenlerden yüzde 49,4’ü 25-29 yaş arasını erkek için ideal olarak niteledi. Katılımcıların yüzde 30,6’sı 18-24 yaş aralığını erkeklerin evlenme dönemi olarak belirtirken, yüzde 17,9’u ise 35-44 yaş aralığında evlenmek gerektiğini söyledi.

Osmanlının yıkılmasından sonra Cumhuriyet’in kurulmasıyla kadın hakları gündeme gelir. Atatürk Devrimleri’yle kadın –erkek eşitliği yaşama geçer; ama hâlâ Atatürk Devrimleri içine sindiremeyenler, Osmanlı yaşam tarzının özlemini çekiyorlar. Atatürk Devrimlerinin en önemlisi de “Medeni Kanun’un kabul edilmesidir. Bu kanunla Türk kadını kimliğini bulmuştur. Eğer Medeni Kanun olmasaydı, Türk kadınının Arabistan, İran, Afganistan, Mısır kadınından farkı olmazdı. Ah, bazı kadınlarımız bunu anlasalar da Atatürk’e, Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı durmasalar olmaz mı?

Araştırma bulgularındaki yaşlarda evlenen eşlerin sorumluluk alabileceklerini, evlilik yaşantılarında mutlu olma olasılığının daha yüksek olabileceği görüş ve düşüncesindeyim.

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..