Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '11

 
Kategori
Blog
 

Açılımı, Milliyet Blog yazarları yaptı.

Açılımı, Milliyet Blog yazarları yaptı.
 

O devrin polisleri ve onları selamlayan Atatürk. Sık görmediğimiz nadir resimlerden.


Şimdi arkaya dönüp baktığımızda, edebiyat etkinliklerinin, Bartın’da iyi yönetildiği görüyoruz. Başı çeken lokomotif kuvvetli. Sihriyle, becerisi ile, birikimi ile, gün görmüşlüğü, fazileti, hazır cevaplılığı ile bir bütün kişi: “İsa Küçük”

Etkinliklere damgasını vuruyor. İnsancıllığı, sevecenliği ile muhitte edebiyatın sıcak yüzü olarak görülüyor İsa Küçük.

O’nun himayesinde yürütülen etkinliklerin sıcak yüzü, insanı sarıyor, sarmalıyor, düşlere sürüklüyor. İşte, resmi kişiliğinin, en büyük mülki amirliğinin önüne geçen, orada filizlenerek dal budak salan sanata dönük kişiliği, belleklerde kalan en kuvvetli etki. Herkesin “ bizim valimiz” diye üstüne basa basa söylediği o sihirli isim: İsa Küçük.

Amasra’da sanatçı, gazetecilerle buluşuldu o akşam yemekte. Kitaplar imzalandı. Sohbetler, edebiyat üzerineydi. Yine arkamıza dönüp baktığımızda, edebiyatta olsun, verilen şölen ve dinletilerde olsun esas açılımı, Milliyet Blog yazarları yapıyor. Şimdi "açılım" moda ya. İzmir'den Karadenizin bu şirin iline yetişebiliyor MB. yazarı. ( Resim 1)

ARAŞTIRAN BİR MÜDÜR:

Burhan Gümüş, araştırmacı emniyet müdürlerimizden. Tarihe meraklı. Genel Müdürlüğün arşivlerinden elde ettiği resmi, gururla odasına asmış. Pek bir yerde görünmeyen bir tablo. Atatürk, o devrin polislerini selamlarken çekilmiş bir resim bu. (Manşetteki resim)

ARAŞTIRMACI BİR TARİH ÖĞRETMENİ: Bartın Köksal Toptan Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Keramettin Çetin, beni hiç yalnız bırakmadı. Kitap imzalarken bile. Ben daha, Bartın’a gelmeden önce, Milliyet Blog sayfalarından araştırmış. Künyemi çıkarmış, “Hakkımdaki” sözlerin hepsini not etmiş bir kimse. Salona girerken duyduğum sözler, oradan alınmış. Spikerin anonsundan öğrendim ben de. Bizim piyanolu kedinin kulaklarını bile çınlatmış. (Resim 3)

İNSANIN İÇİ, CIZ EDİYOR:

Bartın Ortaokulu, her nedense eskidi diye, akıllının biri tarafından kökünden yıktırılıp, yerine lise yapılmış. Devrin en muhteşem binasında, kala kala öğretmenler kapısı diye bilinen dış kapı kalmış. Onun da demir kapının rengi küflenmiş, sütunlarının boyaları dökük. Şu zavallılığa bakın siz. O okul, Bartın’ın kalbi idi. Bar tın Valisi İsa Küçük, birebir aynısının yapılması için harekete geçmiş. Öyle öğreniyoruz ve umutlanıyoruz.

Ama görün ki, bu kapıyı onaracak, demirleri boyayacak bir akıllı yok mu etrafta. Veya ilgililer nerede? Ayıp oluyor. Yazık!. (Resim 4)

MEMLEKETİN KALBİ BURADA ATIYOR.

Salih Özenci, has Bartınlı. Tanınmış eşraftan. Memleketin has sahiplerinden. Zaman zaman işleri güzellikle halleder. Zaman zaman da… Memleketin hal ve gidişatı, duruşu, kendisinden sorulur. Akıl vere vere aklı kalmamışlardan değildir ayrıca. Verdikçe bileylenmektedir. Kendisinden habersiz kuş bile uçmaz. Uçsa bile, yine de sebebini ve yerini, kendisi bilir.

İsim hafızası kuvvetlidir. Herkesin seceresini bilir. On mahallenin muhtarı birleşse, bir Salih anca eder görünse bile, hesap yine tutmaz. Vekillikte gözü yoktur. İyi zaman kollayıcısıdır. “Bir bildiği var” diye söylenir.

Gazeteci Esen Aliş’in mekanı “ Arzın merkesi” ise, Salihinki de, şehrin kalbidir. (Resim 5)

ZİKİR DEĞİL, FİKİR MEYDANI:

Memleketin en eski gazetesi, hatta Türkiye’nin en eski üç gazetesinden birisidir Bartın Gazetesi. Yaşı, 87 ye dayandı. Esen Aliş, dışa dönük bir kişi. Her şeyi meydanda. Övgüsü de, sövgüsü de. Ama kibar birisi. Bilinçli bir gazeteci. Has gazeteci. Gazetelerinden bir pano yapıp, asmış kapı önüne. Gelen geçen okuyor, fikir sahibi oluyor. (Resim 6)

VECİZELERDE ÜSTÜNE YOK:

Vali İsa Küçük, sevecen ve alçak gönüllü. İsa Küçük ise, ondan daha sevecen ve kadirşinas. Bir aralık, oradayken kendisine çıtlattık: “ Şu bizim arkadaşı bir ziyarete gitsek mi?” diye. “Olur” demiş ve “bir fincan kahvesini içeriz” demişti.

Vardık gittik arkadaşın evine. Tanıştırdım. Evin güngörmüş Hanımı Nesrin Aktaş, hünerli elleriyle börek çeşitleri yapmış. Çay servisini de, büyük incelik gösteren Bayan Küçük yaptı o gün.

İsa Küçük, Ressam ve Şair, Blog yazarımız Yücel Aktaş’a dönüp, “Siz, bloglarda ismi geçen Nokta Noktam’ın Şairi Rıza Akpolatın arkadaşı Yücel Bey olmalısınız” demesin mi? Arkadaş da, ben de afalladım. Evet öyleydi.

Hani şair, bu Yücel arkadaşımıza, Bartına benim için git. Asma Köprüsünden karşıki Çakırbeylerin elma bahçelerine, oradan da sağdaki Ortaokula bak benim için” demişti. Bende yazmıştım ya. İşte, bu kısmı da okumuş İsa Bey.

Tabi arkadaş, gele gide, gele gide vasiyeti hem tutmuş hem de buralı olup çıkmış. Bartın’da yerleşmiş. O gün, gün Bartınlı’lar. (Resim: 7 ve 7A’da Yücel Beyin misafirleri İsa Küçük ve eşi Emine Hanım)

“Nokta Noktam’ın Şairi Rıza Polat, Bartın’daki yasak aşkını anlatır, bilirsiniz. Bu gün bile gençler arası şiir matinelerinde tanınır ve sevilir şu şiiri: “ Nokta Noktam / Dün bir dosttan / Uzun bir mektup aldım / Beni anlatmış sana / Ve sen ona / “Unuttum artık onu” demişsin / Hem bu sözü gülerek / Makam-ı iftiharla söylemişsin / Unutamazsın nokta noktam / Unutamazsın / Kan değil, tüküremezsin / Ruj değil, silemezsin / Dişi dudaklarına dişimle yazdığım / Dört heceli erkek adımı / Unutamazsın nokta noktam…

Alttaki resim: “Bayan Küçük ( Sağ başta ) arkadaşları ile Amasra’daki yemekli gecede”

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..