Adaletinde içine ettiler

Türk usulü adalet böyle olur. Ön hazırlığını yapmadan yeterli verileri toplamadan, delil niteliği olmayan ne varsa dosyanın içine doldurursunki dosya kabarık olsun. Bu yetmez dikkati çekmek amacı ile tutuklamaları mesai saati dışında yaparsınki amaca ulaşılsın. Gerekli yere mesaj ulaşsın. Amaç birilerini rahatsız edip gözdağı vererek insanları sindirmek. Bu şekilde meydanı hacıyatmazlara bırakarak onların istedikleri gibi at koşturmalarına olanak sağlamak. Nerede görülmüş suçsuz insanları önce tutuklayıp hem tutuklanan kişiyi hemde yakın çevresini zor durumda bırakıp insanların sağlık ve haysiyetleri ile oynayıp, kamuoyu gözünde tutuklanan kişi hakkında imaj erezyonu yaratıp insanların kafalarını karıştırarak, o kişilerin çalışmış oldukları kurumların güvenilirliklerini gözler önüne serilmesini sağlamak.

Yasaları hiçe sayarak tutuklama yapıyorlar, tutuklanan kişilere hangi amaçla tutuklandıklarını bildirmeden özgürlüklerini kısıtlıyorlar. Bir süre sonra pardon serbestsiniz diyorlar. Birkaç gün sonra tekrar aynı kişileri göz altına alıyorlar. Böyle adalet olur mu? Adalet bu kadar ayaklar altına alınır mı? Adaleti temsil edenlerin, adaleti halkın gözünde güvenilirliğinin yitirilmesine sebep olmaya hakkı var mı?

Adalet Bakanlığı bu gibi durumlarda var olma sebebini ortaya koymayacak ise, ne Adalet Bakanlığına ne de kurumun başındaki Adalet bakanına ihtiyaç var. Boşu boşuna bütçeden adı geçen bakanlığa halkın ödediği vergiler ile ayrılan bütçe, adaletin tecellisi için veriliyor. Keyfi hareket edilsin diye değil. Bu böyle biline.