Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '06

 
Kategori
Savunma Sporları
 

Aikido

Aikido
 

Kafanız ne kadar meşgul olursa olsun, dogilerinizi giyip de tatemiye çıktınız mı? Tamam işte o andan itibaren beyninizde meşguliyetlerinizden eser kalmaz. Bunu size garanti edebilirim.

Her ne kadar Aikido'yu sevme nispetiniz günümüzde antreman yaptığınız tesis ile belirleniyorsa da, gerçekte hocanızla frekansınızın şiddetine bağlıdır. Daha doğrusu hocanızdır size yaptığınızı ve tesisi sevdirecek olan. Ancak hocanızı seviyor, fakat çalıştığınız yeri sevmiyorsanız o da makbul bir sevgi değildir, geçicidir. Yada bir heves...

Zira bu bushido'dur ve mekan ikincil derecede öneme sahiptir. Çünkü bilgi hocadadır. Bilgiye ihtiyacı olan da sizsinizdir. Saygının başlangıcı da burasıdır. Katlanmanın, sabrın, gayretin sebebi budur. Bilgi... Üstelik uygulaması olan bilgidir bu. Kuru kuruya da değil yani. Dolayısıyla sizi geliştirir. Sonraları geliştiğinizi siz de fark etmeye başlarsınız zaten.

Doğal olarak verilecek aidatların da bu yönde ele alınması gerekir.

Aidat meselesinin bir bölümü sizin bilgi için vereceğiniz bedelle ilgiliyken, diğer bölümü hocanızın sizden alacağı bedelle ilgilidir. Çünkü bu işten para kazanıp zengin olmanın da bir anlamı yoktur, birilerini zengin edip gelişme gösterememenin de. İhtiyaçların karşılanmasıdır mühim olan. Japonya'da aidatların dojonun yaşaması ve ihtiyaçlarının karşılanması maksadıyla yine aidatı veren talebeler tarafından toplandığı ve kullanıldığı bilinmektedir.

Tatemi'ye çıkıldığında, sizi dış dünyadan soyutlayan anlayış dojo'daki ki'dir. Bütün açıklamalar bizi buraya getirecektir. Türkçesi, antremana başladığınızda size enerjiyi hocanız ve onun bakış açısı verir. Oradan beslenirsiniz. Bilenler bilir, bu sebeple sistemde başarısız talebeden ziyade başarısız hoca anlayışı vardır.

Keşke aynı konsantrasyonu iş ortamımızda da aynı hızla gerçekleştirebilseydik. Sanırım Japonya'nın ekonomi alanındaki başarılarında bunun da bir payı var. Hem de önemli bir payı.

Yani, iş ortamı da bunlarla paralel işler aslında. Temelde işverenin bakış açısı, konsantrasyonunuzun en belirleyici ögesidir. Size işi sevdirecek olan da budur. Güven verebilmelidir. Sonrası zaten kendiliğinden gelecektir. Evvela istikrar gelir, akabinde de başarı ve tabi ki ihtiyaçlarınız doğrultusunda para.

Demek ki, savaş ve savaşçı piyasaların, ülkelerin, okulların, ailelerin, kısaca iyilerin bulunduğu her yerde bir ihtiyaçtır. Çünkü iyilerin olduğu yerde çekemeyenler de olacaktır. Öyle ya, çekemeyenlerin kendi kendilerine bir dağ başında bulunup da çekememezliklerini kusmalarının hiçbir manası yoktur.

Şiddeti durdurmak ve hayatı kazasız belasız devam ettirebilmenin ölçütü savaşmayı bilmek, savaştan anlamaktır. Bilgidir. Bilgiyi bilen ile bilmeyenin aynı olamayacağını bize intikal eden tarihi tecrübelerimizden biliyoruz.

Üstelik bu, hayatın her zerresine taşınabilecek bir değerdir. Aile içinde, iş hayatında, orduda, özel hayatınızda ve en önemlisi kendinizle verdiğiniz kişisel gelişim savaşınızda. Alışkanlıklarınızın değiştirilmesinin zorluğunu bir düşünün.

Müessesenizi istikrarlı ve başarılı bir şekilde idare edebilmek için dürüstçe ve adil bir yaklaşıma ihtiyacınız vardır. Bilirseniz uygulayabilirsiniz. Adil bir savaşçı değilseniz her hareketinizle kendinize bir düşman edinirsiniz. Biliyorsanız her hareketiniz size bir yandaş kazandırır. Bu kadar basit.

Sözüm size Aikido'kalar! Bakış açılarımızı düzeltelim. Merkeze gelelim. Gelince birbirimize haber verelim. Gelmeyenleri de uyaralım. Her şey daha temiz ve daha adil bir Türkiye için olsun.

 
Toplam blog
: 29
: 1420
Kayıt tarihi
: 18.10.06
 
 

Evli ve 2 çocuk babasıyım. Üniversite terkim. 17 yıldır tekstil sektöründeyim. Ama konuşmak ve yazma..