Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Akıllılık, farkındalık ve içimizdeki kötüler

Akıllılık, farkındalık ve içimizdeki kötüler
 

Akıllı insan her şeyin farkına varır; akılsız insan fikir beyan eder...


"AKILLI İNSAN HER ŞEYİN FARKINA VARIR; AKILSIZ İNSAN FİKİR BEYAN EDER..."

Geçtiğimiz Haziran ayı içinde, günümüzde tekrar gündeme gelen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" hakkında , "Kağıt parçası mı?(!)" başlığını taşyıan bir blog yazmıştım.

Bloğumun başlığının sonuna koyduğum, "? !" şeklindeki noktalama işaretlerinden, bu konudaki düşüncemi dolaylı da olsa peşinen belli etmiştim. Ayrıca, bloğuma yorum yapan arkadaşlara verdiğim yanıtlarda da. bu belgenin gerçek olma ihtimalinin büyük olduğunu belirtmiştim.

Bloğumu iki saptama üzerine bina etmiştim:

Biri, ortaya çıkan belge konusunda, Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı açıklamanın tatmin edici olmaması; ikincisi de, yine Genelkurmay Başkanı'nın yukarıda başlık olarak kullandığım sözü idi...

Yani Genelkurmay Başkanı, bir değişik ifade ile "Akıllı insan her şeyin farkında olur" diyor ve sözlerine; "Biz, içimizde kötüler varsa onları aramızda barındırmayız" şeklinde de bir ilave yapıyordu.

Şimdi, bir kez daha geriye dönelim ve Genelkurmay Başkanı'nın bu sözleri içindeki "akıllılık" ve "farkındalık" ve de "içimizdeki kötüler" ile igili bazı örnekleri hatırlayalım...

Örnek-1 :

* 27 Mayıs askeri darbesi, kıtada tutulan bir nöbet görevi sırasında üç subayın, ülke sorunlarını konu eden sohpetleri sırasında kararlaştırılmıştır... Dönemin Genelkurmay Başkanı, işin farkına, ancak Kara harp Okulu'na getirilip rütbeleri subaylar tarafından süküldükten sonra varmıştır...

Bu örnekte, zamanın Genelkurmay Başkanı'na, komutanı olduğu Silahlı Kuvvetler içindeki darbecilerin farkına varamadığı için "akılsız" mı diyelim?... Hadi, gelin "akılsız" demeyelim de, karargahındaki en yakın silah arkadaşları tarafından "aldatılmış" ya da "uyutulmuş" diyelim... Ne de olsa, koskoca Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanı...

Örnek-2 :

* 22 Şubat ve 21 Mayıs Askeri müdahale girişimşerinin önceden ortaya çıkarılamamasının nedeni de aynıdır... Zamanın Genelkurmay Başkanı da, bu hazırlıklar yapılırken işin farkında olmamıştır... Ancak darbe girişimcileri eyleme geçtikten sonra haberdar olmuş ve gerekli önlemleri almıştır...

Bu dönemdeki Genelkurmay Başkanı'na da "akılsız" sıfatını yapıştıralim mı, "işin farkında olmadığı için"... Hadi gelin, ona da "akılsız" demeyelim de, bu "farkında olamayış" nedenini, karargahındaki istihbarat elemanlarının iyi çalışmadığına ya da karargahındaki en yakın mesai arkadaşlarının kendisi gibi düşünmediklerine bağlayalım...

Örnek-3 :

12 Eylül askeri müdahalesi ise tam tersi olmuş... Eylem planı üst karargahlar tarafından hazırlanmış ama ast kademeler, bunu geceyarısı verilen bir emirle öğrenmişlerdir.

Bu örnekten de, Silahlı Kuvvetlerin ast kademedeki personelinin de, "işin farkında olamdıkları" için "akılsız" oldukları söylenebilir mi?... Söylersek, onlara haksızlık etmiş oluruz... Onlar emir kuludur; "yat" dersin yatarlar, kalk" dersin kalkarlar..."Yukarıdakile ve aşağıdakiler " meselesi...

Örnek-4 :

* 28 Şubat Postmodern askeri darbesi tam anlamı ile "akıllı(!?) insanlar tarafından hazırlanmış ve hükümete muhalif siyasi partiler, bazı medya grupları, yazarlar, gazeteciler, bazı aydınlar, yargı organları, kimi sivil kuruluşlar tarafından bu konuda "fikir beyanları" yapılmıştır...

Ne diyordu, Genelkurmay Başkanı? "Aklıllı insan her şeyin farkına varır; akılsız insan fikir beyan eder"... Aman, sakın yanlış anlaşılmasın, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un sözünden yola çıkarak, 28 Şubat'ın önceden "farkında olmayıp" sonradan "fikir beyan edenlere" akılsız demek istemiyorum...Ne de olsa ve biraz da geç de olsa "akıllılar" ile "fikir beyan edenler", sonradan birlikte hareket etmişlerdir.

Şimdi gelelim günümüze...

"İrticayla Mücadele Eylem planı" ilk olarak ortaya çıktığı günlerde, plan hakkındaki bilgiler, günümüzde olduğu kadar fazla olmadığından, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, haklı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine toz kondurmamak için kendisine verilen bilgiler doğrultusunda açıklamalar yaptı ve biraz da fazla ileri giderek bu belgenin "bir kağıt parçası" olduğunu söyledi...

Günümüzde, belge hakkındaki bilgiler düne nazaran biraz daha fazlalaştı; yapılan ciddi bir ihbar ve belge hakkındaki teknik incelemeler belgenin doğruluğunu kanıtlamaya doğru gidiyor...

Fakat, Genelkurmay Başkanı'nın tavrı, geçtiğimiz Haziran ayındakinden pek farklı olmadı... Yine belgenin, doğruluğu ve yanlışlığından çok, belgenin kamuoyuna ve gazetelere nasıl zızdırıldığı üzerinde durdu...

Artık, Genelkurmay Başkanı, kamuoyunu doyurucu bir açıklama yapmak zorundadır...En azından bu belgenin, daha da ileri giderek Silahlı Kuvvetler içindeki, -eğer varsa- darbe yapılanmasının "farkında olup olmadığını" kamuoyu ile paylaşmalıdır...

Eğer, "akıllı insan her şeyin farkında olur" sözlerinin arkasında duruyorsa... Ve de, "biz, içimizde kötüler varsa onları aramızda barındırmayız" ifadesini boşuna kullanmadıysa...

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..