Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '10

 
Kategori
Kitap
 

Altın şiirin kanatlarında şair Ali Fuat Ulutürk

Altın şiirin kanatlarında şair Ali Fuat Ulutürk
 

Eğitimci-şair Ali Fuat Ulutürk’ten söz ediyorum. Ali Fuat Ulutürk 1933 Diyarbakır doğumludur. Uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ( 30 yıl ) orta dereceli okullarda öğretmenlik yapmış dürüst, memleketini, milletini seven bir eğitimcidir. Yüreği vatan sevgisiyle dopdolu bir yazın eridir. Mesleğinin yanı sıra şiirle de uğraşıyor. Bugüne kadar yayımladığı şiir kitaplarından “ Ülküm, Bir Milletin Destanı, İslâm ve İnsan “ adını taşıyan üç şiir kitabı daha vardır. 

Ali Fuat Ulutürk, şiir konusunda daldan dala koşan, her ağacın dalları arasında gelişi güzel yuva yapan kuşlardan değildir. Reklama, medyatik konulara fazla önem vermeyen, kendi halinde, şiir kozasını özenle ören, bir kişiliye sahiptir. Halen İzmir’de ikamet ediyor. Şiirlerini ince eleyen, sık dokuyan bir kişiliye sahiptir. Şiir kozasını özenle, sabırla işleyip, bir aşk ve şiir sevdalısıdır. İşte yazdım, burada bitti, demiyor. 

Şiirlerine geçmeden önce şiir konusunda fikir ve görüş belirtenlerden bir iki alıntı sunmak istiyorum. Ünlü şairlerimizden Yahya Kemal Beyatlı: Şiir doğrudan doğruya fikri söyler. Demek ki sanatların en beşerisi insanı dile getirendir. Bu sanat dalı şiirdir. Musikinin notası vardır, fakat şiirin yoktur. Şiire nota yapmak imkân haricidir. Sedası güzel olmayan, şiiri bilse de okuyamaz. Okumak, yorumlamak bir Allah vergisidir. Yahya Kemal böyle söylerken, Fransız şairlerinden Malerme ise: Şiir, bir duyuşu, deyiş haline getirme olayıdır. Bazı şairler bu duyuşu deyiş yapabiliyorlar. Yine Honore De Balzac ise “Sonmuş Hayaller “adını taşıyan kitabında: Şiir demek ıstırap demektir” diye vurgular.  

Cumhuriyet dönemi şairlerimizden, Çağrı aylık sanat ve Folklor Dergisiyle yarım asırdan fazla ( 54.yıl ) Türk şiirine ve Türk kültürüne büyük özveriyle hizmet eden Şair Feyzi Halıcı ise Türk şiiri konusunda şunları yazıyor:Şiir, sözcüklerin dünyasında insanın huzurla, mutluluğa yenice bir uyanıştır. Şair, gerçeği, gerçek güzelliği gönül bahçesinde en verimli bir canlılıkla üreten, sözcüklerle dil ve gönül yapan bir ermiş kişidir. Mevlana Hz. Şöyle söylüyor Mesnevisinde : “ Anadolu’ya geldiğimde Anadolu insanının sanattan, şiirden zevk ve nasip aldığını gördüm. Bu yüzden duygu ve düşüncelerimi şiir halinde söyledim”. Yazmak değil, şiir söylemek gerekir. Esası, şiiri dolun dolun yaşamak gerekir….Şiir , duyarlıklı , bir insanın okuludur, öğretmenidir, gönül eğiticisidir.Yol yöntem göstericisidir şiir. Böyle bir yoldan şiir dünyamıza geldik “diyor Sayın Halıcı. 

Bir başka deyişle, şiir sözcüklerin olağan üstü birbirleriyle dansıdır. Şiir barıştır ve şiir sevgidir, şiir güzel ve hoş duyguların has ifadesidir. Bana göre Şiir Hz. Mevlâna’dır, Hacı Bektaşi Veli’dir ve Yunus Emre’dir. Kimi zaman da Toroslar’da Karacaoğlan, Bolu’da Köroğlu, Sivas’ta Âşık Veysel’dir. 

Güneydoğu’dan akıp giden Basra’da birleşen Dicle ile Fırat’tır, Anadolu’nun bir başka yerinde onları kardeşçe selamlayan Sakarya’dır, Aras’tır ve Kızılırmak’tır. Yine bana göre şiir: Trakya’da Edirne, Orta Anadolu’da Kırşehir, doğu’da Erzurum, güney’de Ak Denizi kucaklayan Antalya, İçel’dir, Silifke’dir.  

Birlikte el ele tutuştuğumuz Karadeniz’de Horon, Elazığ’da Çaydaçıra, Ege’de Harmandalı ve Aydın’da Menderes’i kucaklayan zeybektir. Şanlıurfa’da Harran Ovası’nda sınır boylarında nöbet bekleyen Mehmetçik’i selamlayan ak topuklu bir küheylandır. Daha Türkçesi baştanbaşa Türkiye’dir şiir.  

Yapılan araştırmalara göre de dini kitabımız olan Kur’an’ da şiire yer ayırmıştır. Aslında Kur’an’ın okunuş biçimi de ilahi bir şiirdir. İşte bu örnekler olduğu gibi şair Ali Fuat Ulutürk buradan yola çıkarak şiir kozasını az ve öz olarak örmeye, yazmaya çaba gösteriyor. Sayın Ulutürk Şiir konusunda şunları vurguluyor ozanca: 

Hakk’ı sevme sırrına, ermenin meyvesidir,  

Şiir, şairin ruhu, yurt, millet hevesidir,  

Birlik için bir çağrı, adaletin sesidir,  

Mumdan süzülen baldır, bilenler için şiir 

Hakk’a ulaşan haldir, gerçek manada şiir 

. ………………………………………………. 

Nefsin hava hevesi, yok olur mısralarda,  

Hakk’ın adil gür sesi, haykırır kıtalarda 

Kanatlanır gönüller, dolaşır semalarda,  

İkilikten birliğe, varan yollardır şiir. 

Ölümden dirilişe, geçen hallerdir şiir.. 

Ali Fuat Ulutürk’ün dediği gibi Şiir sevmeye ermenin meyvesi, şair dini ruhu, yurt ve millet aşkı, hevesi, mumda eriyen, süzülen baldır şiir. Yine ona göre şiir: dünya bir çift pınardır, biri süt, biri kandır, şiir insanları doğru yola götüren buluştur, ilahi aşktır, derin bir mana ve yücelerde yükselen imandır. 

Şiir insanların hava ve hevesinden uzak olup, Tanrı’ya yaklaşma, vuslata erişme bilincidir. Şiirin bir musiki, bir nağme, tatlı bir seda ve mehtaplı gecelerde parlayan yıldızlardır. Şair Ulutürk’ün daha önce yayımladığı şiir kitapları hakkında sanat, kültür dergilerinde, ulaşan yayın organlarında kayda değer tespitler ve değerlendirmeler de yapılmıştır. 

Bunlardan asker şairlerimizden Emekli Tank Albayı Enver Tuncalp, İrfan Ünver Nasrattinoğlu, Alâeddin Kirman, İsa Kayacan, Ahmet Kabaklı bu satırların yazarı Abdülkadir Güler tarafından yayımlanan kitapları hakkında yazılar yazılmış ve çeşitli yayın organlarında yer almıştı. 

Yine bunlardan başka Devlet büyüklerimizden de önemli mektuplar, mesajlar almıştır. 9.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, Eski Kültür Bakanımız Cihat Baban, rahmetli Alpaslan Türkeş, Bülent Ecevit, Sabahattin Çakmakoğlu, Milli Eğitim ve Çalışma Bakanlarımızdan Şair Ali Naili Erdem, zamanın Genel Kurmay Başkanı ( 1976 ) Orgeneral Semih Sancar gibi hatırı sayılır değerli devlet adamları tarafından tebrik ve kayda değer mektuplar da aldığını görüyoruz. 

Aslında şair Ali Fuat Ulutürk şiire, sanatımıza, kültürümüze pek yabancı değildir. Bir Eğitimci olarak, Türkçe öğretmeni olarak Eski Türk Edebiyatını, Divan Edebiyatını, Halk Edebiyatını, Cumhuriyet dönemi Edebiyatımızı, bu edebiyat coğrafyası içinde bulunan şairleri ve yazarları yakından tanıdığını biliyoruz. Bu konuda birçokta eserler okumuş, şairlerin, şiirlerini tanıma veya okuma, araştırma ve inceleme fırsatını da bulmuştur. Diyeceğim şu ki Ali Fuat Ulutürk Türk şiirini yakından tanıyor, şiirlerini yazarken kullandığı dili, Türkçeyi ve kelimelerin şiirde nasıl yer alacağını, istif edeceğini çok yakından tanıyor ve uyguluyor. Onun zengin bir edebiyat birikimi ve zengin bir Türkçesi vardır… 

Şiir sevgisini Hz. Mevlâna, Ahmet Yesevi ve kimi zamanda Koca Yunus Emre’den aldığını görmek olasıdır. Bu zatlara hayran olduğunu şiirlerinin satır aralarında, derin, manidar dizelerinde görmek ve okumak insanı elbette sevindiriyor: 

Örnek olarak YUNUS adlı” şiirinde koca Yunus’un rüzgârıyla vurguluyor: Yunus Emre’nin “Gönüller Yapmaya Geldim” Şiirinde olduğu gibi: 

Ben gelmedim davi için  

Benim işim sevi için  

Gönüller dost evi için  

Gönüller yapmaya geldim.  

Şair Ulutürk’te sanki koca Yunus’a cevap verircesine şunları yazmadan edemiyor dizelerinde: 

Yıllarca coşarak, çağladın durdun 

Durmadan ummana akarak Yunus 

Müminin gönlünde tahtını kurdun 

Cihana sevgini saçarak Yunus 

Gönüller dost evi, diyerek yaptın  

Her türlü nifakı fitneyi yıktın  

Sinede sevginin ateşi yaktın  

İnsanı bağrına basarak Yunus.  

Şair Ali Fuat Ulutürk Diyarbakır gibi şairlerin, ozanların harman olduğu yerden geliyor. Daha önce de bir şiir kitabından ( Yeni Söke Gazetesi, 26 Ekim 1996.s. 4 ), tarihli sayısında “Şair Ali Fuat Ulutürk ve Şiirleri” konulu yazımda söz ederken şöyle demiştim: “ Diyarbakır deyince, aklımıza Ziya Gökalp, Süleyman Nazif, Cahit Sıtkı Tarancı, Ali Faik Ozansoy, Sezai Karakoç, Şair Sırrı Hanım, Halk Ozanı Âşık Şahveri, Ahmet Arif ve ünlü bilim adamı Ali Emiri geliyor. Bu ünlü zatlardan onların sıcak iklim coğrafyasından ilhamını alarak şiirlerini yazıyor. Buradan yola çıkarak şiirlerini kaleme alıyor

Elinizdeki bu yeni kitabının adı OKU adını alıyor. Kâinatı var eden yüce Mevla’mızın insanlara ilk emri “İkra” yani oku değil midir? Ali Fuat Ulutürk bu çerçevede şiirlerini yazıyor. İnsanlara doğruyu yolu gösteriyor, Onun dizelerinde en başta Allah sevgisi, vatan, millet, ahlâk, doğruluk, adalet, karakter, aşk, birlik ve beraberlik, mutluluk, milli şuur, vazife, dürüstlük, insan sevgisi, gibi konularda Kalemini işletiyor. 

Tüm bunların yanı sıra Yüce Türk milletine içten bağlılığıdır, gelenek ve göreneklerine, inançlarına saygılı, vatan sevgisiyle birlikte sağlık, mutluluk, huzurlu yaşamayı ve özellikle şanlı barağımızı da unutmamıştır. Şanlı barağımız konusunda ise şunları yiğitçe vurguluyor: 

Hilal’ın elif söyler, Yüce Hakk’ın adıdır,  

Yıldızın mümin sırrı, imanımın yâdıdır 

Sathın kutsal vatanım, şehitlerin öz kanı 

Hürriyet rüzgârların kurtaracak cihanı 

Yeryüzünde bulunmaz senin gibi bir dilber 

Semada dalgalanan zikrin Allah-ü Ekber. 

Ey kutsal değerlerin hürriyetim dirliğim 

Ey mutluluk zaferim, iman ile birliğim. 

Sonuç olarak: Şair Ali Fuat Ulutürk, Yüce kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’in ışığında sevgi dolu, barış yüklü, adalet ve doğruluktan yana şiirler yazıyor. Şiirlerinde sevgiyi, barışı, huzuru, mutluluğu, millet olmanın şuuru, Türk İslâm kardeşliğini, birlik ve beraberlikten yana olmayı, devletimize, milletimize, şanlı bayrağımıza saygılı olmayı ve gerekirse bu uğurda bile şehit olmayı ustalıkla bir şiir diliyle anlatmaya, adeta bir gergef üzerinde oya oya, dantel işler gibi özen gösteriyor.. 

Dizelerindeki imaj zenginliği ve yaşama sevinci, ozanca duygulu oluşu iklim coğrafyasının unutulmaz genişliği, manidar derinliği, zenginliği ve sıcaklığı görülecektir. Yazdığı şiirler kalıcı ve nitelikli şiirlerdir. Bir gün sanat dünyamızda Diyarbakırlı şairler anıldığında, şair Ali Fuat Ulutürk’ ün de unutulmayacağını tahmin ediyorum. 

Bu duygu ve düşüncelerle bütün içtenliğimle ifade ediyor ve yazıyorum. Şiirlerinde yabana atılmayan has ve temiz duygular ve o denli lirik, olgun dizeler vardır. Şiirlerinin çoğu uzun soluklu olup, düzenli, ölçülü, 7+7=14 hecelidir. Uyaklar ( kafiyeler ) şiirde ustaca kullanılmıştır. Şiirler düzgün ikili beyitler halinde çoğunlukta zengin uyaklı olarak kaleme alınmıştır. Değerli meslektaşım Şair Ali Fuat Ulutürk’le Mardin Kızıltepe’de ( 1970 ) ve yine Diyarbakır’ da ( 1976) yılları arasında değişik orta dereceli okullarda birlikte öğretmenlik yaptığımız günlerde yaşadığımız anılarımız ( hatıralarımız ) vardır. 

Sayın Ulutürk iyi bir dost, vefalı bir arkadaştır aynı zamanda. Onunla yola çıkarsanız kesinlikle pişman olmazsınız, sizi yarı yolda asla bırakmaz. Eli açık, cömert bir insandır. Şiirden öte örnek bir arkadaş canlısıdır ve sevgi dolu bir vatanperverdir. Tek kelimeyle adam gibi adam adamdır, yazdığını yaşayandır. Bu kitabını yayımlayacağı günlerde İzmir’den beni telefonla aradı. 

“Kadir Hocam, yeni bir kitabım çıkıyor, malumunuz yaş kemale erdi, bu diyardan göçmek zamanı geldi, artık tünelin ucu göründü. Bu son şiir kitabımı yayımlayıp dostlarıma, arkadaşlarıma bir veda mesajı ve hatırası bağlamında hediye edeceğim, şiirlerimi kargoyla sizlere gönderiyorum. Kitabımı inceleyip bir de görüş ve düşüncelerinizi içeren bir yazı yazmanızı rica edeceğim” demesi üzerine ben de bu yazıyı kaleme aldım.  

Âcizane görüş ve düşüncelerimi kırık, dökük bir Türkçeyle yazmaya karar verdim. Umarım memnun olmuşlardır.” Yazmak yaşamaktır, söz uçar yazı kalır” bağlamında bir şeyler ifade ediyorsa elbette kıvanç duyarım. Sevgili Ali Fuat Bey, her ne kadar “yaş kemale erdi, tünelin ucu göründü, işte gidiyorum” dese de ben bunu asla kabul etmiyorum. 

Sayın hocamızdan daha başka kitaplar, yeni eserler bekleyeceğiz. Anılarını ve mesleki hatırlarını yazmasını bekliyoruz. Kimin ne zaman, nerede ve nasıl gideceği hiç belli olmaz. Yüce Mevla’m geçinden versin. Sevgili hocamıza daha sağlıklı günler, esenlikler ve uzun ömürlü, başarı dolu yarınlar, nice yıllar diliyorum. 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..