Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

08 Mayıs '11

 
Kategori
İstanbul
 

Artık İstanbul'u sevmiyorum

Artık İstanbul'u sevmiyorum
 

Netten alıntı


Yıllarca İstanbul’da yaşanmaz diyenlerin aksine, İstanbul’da çok güzel yaşanacağını düşündüm. İstanbul’un tarihi dokusunu, Boğaz’ını, kalabalığını, keşmekeşini, kozmopolitliğini, kültürün-sanatın merkezi oluşunu, … sevdim. Ben İstanbul’u, geçen haftaya kadar, orada yaşamasam da, çok sık gidemesem de, az zamanda çok şeyler paylaşmış insanların bağlılığı ve tutku ile sevdim. 

Belki çoğu insanın çoktan görmüş olduğu İstanbul’un diğer yüzünü ben yeni görebildim… Belki de gerçekten yeni değişti… Belki de bu yüzü görebilmek için, yanımda bana eşlik eden bir İstanbul’lu ya da rehber olmaması gerekiyordu. Bir yabancı olarak İstanbul’da yolumu bulmam, yabancı olduğumu anlayanlar tarafından dolandırılmam, hele de İzmir’li olduğumu anlayanlar tarafından hakarete uğramam gerekiyordu… Üstelik tüm bunlara birlikte olduğum gurupla topluca maruz kalmam gerekiyordu. 

İstanbul’da bizi sadece otelimize bırakmak ve otelden almakla görevli, İzmir ve İzmir’li hayranı servis şoförünün dediği gibi, geldiğimiz andan itibaren “Bunların üzerinden nasıl para kazanabiliriz?” diye bakıldığını anladık. İlk gün görevimiz bitip de Taksim’de dolaşmak istediğimizde bindiğimiz halk otobüsünün şoförünün, 18 öğrenci ve biz 2 yetişkinin hepsinden normal ücretin çok üzerinde ücret aldığını daha sonra öğrendik. 20 kişi için yalnızca 5 kez akbil denilen cihazı bastığını ise, o anda fark etmiştim. Otobüsteki yolcuların hiçbirisinin sesini çıkartmaması ise İzmir’li bizler için ayrıca şaşırtıcı oldu. İzmir’de böyle bir durumda kimseyi susturamazsınız ve yolcular galeyana gelir. Gerçi şehrin merkezi bir yerinde, trafiğin, insanların ortasında bas bas bağırarak yardım isteyen yaralı bir kişiye dönüp bakılmayan İstanbul’da bu duruma da şaşırmamak gerekiyor sanırım. 

Bir jean reklamında “Burası İstanbul” diyerek, İstanbul’da pek çok aykırı kişinin ya da giyim tarzının bir arada olduğunun ve herhangi bir aykırılığın anormal karşılanmaması gerektiğinin vurgulandığını hatırlayınca, acaba tüm olumsuzluklar bizi mi buldu diye de düşünmeden edemedim kızların maruz kaldığı tacizleri gördüğümde. Üstelik birlikte olduğumuz öğrenci gurubunun içinde başörtülü de vardı, mini etekli de… ancak aykırı giyim tarzı olan kesinlikle yoktu. 

Son gün, çok sevdiğim Mısır Çarşısı’nda uğradığımız sözlü linç girişimi, içimde son kalan bağlılık kırıntılarını da aldı götürdü. Birkaç guruba ayrılmış, dükkanlara bakarak yürüyorduk. Bir ara yükselen sesler ve hareketlilik nedeni ile arkamı döndüğümde, bizim kızların esnafın biriyle tartıştığını gördüm. Neler olduğunu anlamak için yanlarına gittiğimde, esnafın kızlara saldırmamak için kendisini zor tutarak “İzmir’i alacaz, İzmir bizim olacak. Size gösterecez!” benzeri konuşmalar yaptığını duydum. Kızlardan biri cesaretli görünmeye çalışarak “O biraz zor” dedi, duyulur duyulmaz çıkan sesiyle. Meğer esnaf yabancı olduklarını anladığı kızların nereli olduğunu öğrendiğinde, “Gavur İzmir”lilere haddini bildirmek istemiş. İzmir’i de AKP’li yapacaklarını söylüyormuş. “Ayıp, ayıp!! Biz burada hem misafir hem de müşteriyiz. Siz böyle mi davranırsınız misafirlerinize?” dedim ama adam bağırmaktan duymadı bile. Kızların da olayı büyütmesine fırsat vermeden yollarına devam etmelerini sağladım. Oysa o esnaf biliyor muydu ki, o kızların arasında AKP’li olanlar da vardı ve o anda AKP’li olmaktan utandılar. 

Artık İstanbul’u sevmiyorum. Bu, yakışıklı sevgilisinin ileride kendisini nasıl üzebileceğini anlatan kişilere inanmayıp, Onu her şeye rağmen sevmeye devam eden birisinin, sevgilisi tarafından affedilmez bir biçimde hayal kırıklığına uğratıldıktan sonra yaşadığı gönül kırıklığına benzer bir duruma benziyor. Tüm bunları anlatmama rağmen bu konuyu paylaşmak aynı zamanda bana acı veriyor. Yine de anlatmadıklarım da var… 

Biliyorum ki İstanbul’da yaşayanların tümü duyarsız, tahammülsüz, haksız kazanç peşinde olan kişiler değil ve okuyunca bu izlenimlere üzülenler olacaktır. Tüm yaşananların üst üste gelen olumsuz tesadüfler olduğunu düşünmek istememe rağmen, İstanbul’un bazılarını burada da paylaşmadığım ilk kez gördüğüm –benim için- yeni yüzü, beni çok üzdü. Neler oluyor bize? Birbirimizin farklılıklarına tahammülsüzlük, ihtiyaçlarına duyarsızlık, her şeye rağmen para kazanma hırsı niye? İnsanlığımıza ne oldu? 

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..