Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '12

 
Kategori
Futbol
 

Aslında Türk Futbolu iktidarsız...

Aslında Türk Futbolu iktidarsız...
 

 Federasyon , gerekeni yaptı, Türk Futbolunu tanımayan; ileri geri konuşup herkesin asabını bozan  Guus Hiddink’i (01.08.2010-16.11.2011) sepetleyip yerine, bu kez bir Türk Antrenör, Abdullah Avcı tercih edildi. Anladığım kadarıyla, 15 Mayıs 2010 ile 16 Kasım 2011 tarihine kadar A Milli Futbol Takımı’nın teknik sorumlusu olarak görev yapan Guus Hiddink’in yıllık net ücretinin 4 milyon Euro olduğu belliyken,bunu Abdullah Avcı’ya verilen maaşla karşılaştıracak olursak, Abdullah Avcı’ya Hiddink verilen maaşın yarısı bile verilmemiş (Aylık 150.000 TL) oluyor.

Abdullah Avcı kimdir? 2004 yılının başında Galatasaray PAF takımında teknik direktör olarak görev almıştı. Bu dönemde Arda Turan, Aydın Yılmaz, Uğur Uçar, Ferhat Öztorun, Mülayim Erdem, isimleri yetiştirdi. 2004-2005 sezonunda PAF Ligi şampiyonu olmuştu. 2006 yılında Milli Takımlardaki görevinden ayrılarak İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da teknik direktörlük görevine başladı. 2006-2007 sezonunda 1. Lig'i 2. sırada bitiren İstanbul BB 2007-2008 sezonunda Süper Ligde oynamaya hak kazanmıştı.

Görüldüğü gibi Abdullah Avcı oldukça tecrübeli, Türk Futbolunu tanıyan değerli bir Teknik Adam. Ama Türk Futbolunun dezavantajları karşısında , bunları yenebilecek; yeni bir takım yaratacak ondan da öte yeni bir ruh yaratabilecek insan olabilecek miydi?

Çünkü Milli takım, yabancı antrenörlerin elinde çok çabuk gevşiyor; adeta Antrenör onları değil, onlar antrenörleri yönetmeye başlıyorlar… Ondan sonra; gelsin bakalım , ebedi tembellik, sahada koşmama, yeteri kadar mücadele etmeme, özel hayata dikkat etmeme… Yabancı teknik adam da , “Ben maaşımı alır, işime bakarım, kimseyle de kavga etmem…” anlayışı içinde özellikle takımın aslarına, kabadayılarına elini vuramaz. Onlar da istedikleri zaman antrenmanlara katılırlar; istedikleri zaman “Bu gün sakatız..” derler. Ondan sonra bizim Milli Takım’ın sırtı bir türlü yerden kalkmaz. Sonra , yabancı antrenör kovulur.. Sıra yerli teknik adama gelir.

Bu devri daim halen yürüyüp gidiyor. Ama kaderi değiştirebilecek ne yönetici, ne Teknik direktör, ne de Futbolcu ufukta gözükmüyor.

İşte böyle bir durumda Milli Takım’ı eline aldı Abdullah Avcı. İlk Milli Maç öncesi; takımın aslarından , veya kabadayılardan bir bölümünü elediğini gördük. Bu adamlar saha içinde, ilk fırsatta hakemlerle hırlaşırlar; doğru dürüst futbol oynamadıkları halde “Ağır Abi2 rollerinde arkadaşlarına küfür ederler ve 90 dakikayı çıkaramadıkları için de ilk fırsatta “Kırmızı Kart” görüp sahadan atılırlar. Bunları Abdullah Avcı tanıyordu. Onlara bir kere  “Yeter” dedi ve bu gerekirdi.

Amenna ilk Milli Maç öncesinde takımı gençleştirdiğini ve eski Milli Takımın  yarısını elediğini gördük. Bu da gerekiyordu. Fakat , nereden bakarsanız bakın… bir takımın kazanması gerekir. Gerisi fasa fisodur.

Abdullah Avcı’yla ilk Milli Maçında, takımımız ne yazık ki, ikinci yarının ortalarına kadar 2-0 mağluptu; Takımın tek golünü, ikinci devrede Ömer attı… Böylece, Arda’lı, Burak Yılmaz’lı takım 2-1 yenik olarak sahadan ayrıldı.

Bu hazırlık maçıdır, filan denecek ama… Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belli olur,  derler. Onun için duruma bakmak gerekir.

İmdi, Takımdan kabadayıları temizleyelim derken , bir yandan da acaba . çok ileri gittik, takıma futbol oynatacak “as”ları da mı attık? Diye kendi kendinize sormak gerekir.

Diğer yandan bir çok genç futbolcuyu takıma kazandırmak istiyorsunuz, ama bu kazandırma işlemi ne kadar sürebilir? Çok uzarsa sıkıcı olmaz mı?

Öteki yandan, ön maçlarda kayıplar artarsa, sizin pozitif olan perestijiniz yavaş yavaş eksiye inmez mi?

Her şeyden önce bu takıma varolmayan “Futbol Disiplini”ni ne zaman kazandırabileceksiniz? Disiplinsiz, takım oyunu olmayacağını bile mahalle takımı antrenörleri bile bilir.

Sayın Abdullah Avcı’dan bütün bunları beklemek herkesin görevi. Değil mi?

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..