Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '15

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk ve Öcalan resimleri ve de Türk Bayrağı yan yana...Bu görüntüyü nasıl okumak gerekir?

Atatürk ve Öcalan resimleri ve de Türk Bayrağı yan yana...Bu görüntüyü nasıl okumak gerekir?
 

Atatürk ve Öcalan bir mi tutuluyor? Yoksa, bir "Türkiye partisi" görüntüsü mü verilmek isteniyor?


ATATÜRK VE ÖCALAN BİR Mİ TUTULUYOR; YOKSA "MİLLİ MÜCADELE" YILLARINDAKİ "TÜRK-KÜRT" BİRLİKTELİĞİ Mİ HATIRLATILIYOR?

Seçimlerde kazandığı başarıyı kutlamak için birçok ilde mitingler ve gösteriler yapan HDP'liler, Atatürk ve Öcalan ile Türk Bayrağı'nı birlikte kullandıkları dikkati çekti...

Sanırım, önce İst-Bakırköy'de izlenen bu görüntüler, İzmir ve Diyarbakır'da yapılan kutlamalarda da tekrarlandı...

x       x       x

Bu görüntüler hakkında yorum yapmadan önce, gazeteci Ahmet Altan'ın 17 Nisan 1995'de bir günlük gazetede yazdığı bir makalenin ilk paragrafını sizinle paylaşmak istiyorum.

Ahmet Altan'ın bu  yazısının tamamını okudum... Ancak, size bu yazının yalnızca birinci paragrafını aktaracağım. Çünkü yazının tamamı, ipe sapa gelmez bir kurgudan ibarettir...

Ben bu yazıyı tamamen okuduktan sonra fikrimi, şu şekilde ifade etmenin çok isabetli olacağını düşündüm:

"Teyzemin şeyi olsaydı dayım; halamın şeyi olsaydı amcam olurdu"

Yazı şöyle başlıyor :

"Mustafa Kemal, Selanik'te değil de Musul'da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı ve Kurtuluş Savaşı'nı Türkler ve Kürtler birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu  Cumhuriyetin adı 'Kürdiye Cumhuriyeti' koysaydı. Kendisi de Meclis kararıyla 'Atakürt' adını alsaydı"(1)

Ahmet Altan'ın bu yazısını, o sıralarda "90'ların Hak Mücadelesi" başlığı altında yayınlanan başka yazılarda, "ufuk açıcı" olarak bulanlar da olmuştur.(2)

x       x        x

Şimdi aradan 20 yıl geçti... Yani köprülerin altından çok sular aktı... Bu sulara şehitlerimizin kanı karıştı... Anneler, babalar, bacılar ağladı...

Sonra, çeşitli adlarla anılan bir "barış ve çözüm süreci" başlatıldı... Dağlardaki insanlar silahlarını bırakmadı; ama, çatışmalar durma noktasına geldi... Anneler, babalar kardeşler derin bir nefes aldı... Yasal ve yasal olmadığı ileri sürülen görüşmeler ile başlatılan süreç devam etti... Dağlardaki silahlı gruplarla irtibat içinde olan Kürt siyasetçileri, çözümü Meclise taşımak için "siyasi bir risk" aldılar ve başardılar... Sözüm ona, bir "Türkiye partisi" olacaklarını söyleyerek yeni bir siyasi süreç içine girdiler.

Şimdi, bu gelişmeler karşısında, HDP'nin, bu başarısını kutlamak için tertipledikleri  mitinglerde, Atatürk ve Öcalan resimleri ile birlikte görüntülenen Türk Bayrağı'nı nasıl değerlendirmek gerekir acaba?

-- Atatürk ile Öcalan bir mi tutuluyor acaba?

-- Yoksa, Öcalan, Milli Mücadele sırasında Atatürk'ün yürüdüğü yoldan mı gidiyor?

-- Ya da bu görüntülerden, Milli Mücadele'de Türkler ve Kürtlerin aynı bayrak altında savaşarak bu ülkeyi birlikte mi kazandıkları anlatılmak isteniyor.

-- HDP, belki de, bu görüntüler ile, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sık sık vurguladığı 1920 ruhunu(x) yaşamak istediklerini mi hatırlatıyordur...

Ne dersiniz? Bu görüntüleri başka nasıl anlamak gerekir acaba?

cdenizkent

----------------------  :

(1) Milliyet Gazetesi, 17 Nisan 1995...Ahmet Altan, bu yazısı nedeniyle gazeteden kovulmuş-ya da istifaya zorlanmış- Ayrıca, Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından yargılanarak 1 yıl 8 ay hapis ile cezalandırılmıştır.

(2) İstanbul-BİA / Haber Merkezi, 17 Aralık 2014, saat-00.02

(x) "1921 Ruhu" nedir? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki düşüncesi nedir bilmem; ama benim düşüncem şudur...1921 ruhunun temeli 1921 Anayasası'dır. Milli Mücadele bu anayasa ile kazanılmıştır...Bu anayasanın öngördüğü esaslar, başta Türk ve Kürtler olmak üzere, etnik kökeni farklı insanlarımızı tek bir cephede düşmana karşı birleştirmiş ve savaştan sonra tüm ülke halkını birlik ve beraberlik içinde yaşamasını öngörmüştür.

Bu anayasanın, 11. Md'si; "Vilayetlerin, manevi şahsiyet ve muhtariyeti haiz" olduğunu belirterek, bugün tartışılan "eyalet sistemi"ne gönderme yapmıştır...12.Md.'si; "Vilayet şuraları, vilayetler halkınca seçilen azalardan mürekkeptir" diyerek, yerel yönetime verilen muhtariyeti  vurgulamıştır...13.Md.'si; "Vilayet Şurası'nın, azası meyanından seçeceği bir idare heyeti, icra yetkisine haiz olur."...14.Md.'si; "Vali, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından tayin olur. Vali, BMM'nin vekili ve temsilcisidir. Vali, yalnızca, mahalli vazifelerin,  devletin genel vazifeleri ile çakıştığında müdahale eder."

1921 Anayasası, bu bakımdan, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarının çok üstünde demokratik esaslar taşıyordu..."1920 Ruhu", herhalde budur.

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..