Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Baba, neden Kore gazisi kartını göster miyorsun?

Baba, neden Kore gazisi kartını göster miyorsun?
 

Orta yaşı geçmiş, yüzünde yaşadıklarının derin izlerini taşıyan adam özene bezene hazırladığı eskiden bozma ayakkabıları bir sepete doldurdu, sepeti omuzladı ve her zaman sergi açtığı yerine doğru yola çıktı.

Yıllardır aynı yerde pek çok esnaf gibi seyyar sergi açardı. Belediye bazen izin verir bazen de vermezdi. Yıllardır aynı yerde sergi açmalarına rağmen bir türlü kalıcı izin alamamışlardı.

Özellikle bayrama 10- 15 gün kala belediye buralarda sergi açmalarına göz yumardı.

Bugün de öyle olacağını umuyordu; zira bayrama çok az bir zaman kalmıştı.

Sergisini açtı, ayakkabılarını dizmeye başladı…

Meslek baba mesleğiydi. Eskiden “Yemenici” derlerdi.

Ustaydı, zanaatkârdı. Onun gibilerinin nesli tükenmek üzereydi.

Yüzü pek fazla bozulmamış eski ayakkabıları ardiyelerden satın alıp, küçük dükkânında onları yeniden onarır, boyar ve Anadolu’dan gelen çoğu garibanların pek fazla rağbet ettiği Eminönü’nde satardı.

Yeni ayakkabı da yapardı. Bir keresinde kızının giyemediği bir süet çizmenin üst kısmından kendisine çok şık bir ayakkabı yapmıştı.

Dükkânı Anadolu garibanlarının uğrak yeriydi. Kendilerine bir yer ve iş bulana kadar onları dükkânında barındırır, beslerdi.

Ayakkabıları dizmeye devam etti. Bir, iki üç…

Birden yanında bir kamyonet ve birkaç zabıta bitiverdi.

Sorgusuz sualsiz ayakkabıları alıp kamyonete atmaya başladılar.

Yaşlı adam bağırdı ; “Ne yapıyorsunuz, bırakın onları, burada yıllardır sergi açarız”

…!

“Atmayın, ben toplarım, bırakın”

Zabıta dinlemiyor, emek verdiği özene bezene hazırladığı, boyadığı ayakkabıları acımasızca kamyonete atmaya devam ediyordu.

Daha öncede birkaç kere mallarını toplamışlardı. Bir evrak verip “Bununla gelir cezasını yatırır mallarını alırsın !” demişlerdi.

Cezasını yatırmasına rağmen mallarını bulamamıştı!

Daha önce Şişli’de olan Kor-Savaş’a gitmiş bu konuda destek istemişti. Ama Kor-Savaş ona ve eşine ancak bedava mezar yeri için bir kâğıt vermişti. O ise gülümseyerek, “Şimdi yaşıyorum bana iş yapacak yer gerek, ölünce nasıl olsa birileri kaldırır” diye cevap vermişti.

Çaresizlik içerisinde ayakkabılarının kamyonete fırlatılıp atılmasını seyrederken birden bire kızının söylediği sözler kulağında çınlamaya başladı;

“ Baba neden KORE GAZİSİ kartını göstermiyorsun? Senin gazi olduğunu gördükleri zaman belki mallarına el koymazlar, daha saygılı davranırlar”

O zaman kızına itiraz etmişti.” Onlar gazi mazi tanımazlar kızım, özellikle Kore Gazilerini. Bize hayatımız boyunca “Kore’ye neden gittiniz, Kore nere, Türkiye nere” diye soru sorup dalga geçtiler. Maaşımızı bile yıllar sonra bağladılar, Asker askerin maaşını kaldırdı, sonra yine bağladılar, bizimle oyuncak gibi oynadılar” demişti.

Bir taraftan kamyonete atılan ayakkabılarına bakıyor bir yandan da bunları düşünüyordu. Birden karar verdi. Elini cüzdanına attı ve “Kore Gazi “kimliğini çıkartıp zabıta memuruna göstererek;“Ben Kore Gazisiyim, bir gazinin mallarını böyle acımasızca atamazsınız, onlara emek verdim, mallarımı almayın” dedi.
Zabıta elindeki karta baktı ve ; “Baba neden daha önce gazi olduğunu söylemedin, kusura bakma” diyerek kamyonete attığı malları bu kez özenle alarak tekrar sergiye dizmeye başladı.

Hayretle memura baktı ve sadece “Sağol” diyebildi..

Kızını dinlediğine sevinmişti. İlk defa “Kore Gazisi” kartı işe yaramıştı.

Gazi şimdi yaşamıyor, ama onun hayatı boyunca katıldığı bu savaş yüzünden ruhsal yapısının nasıl bozulduğunu, ilk yıllarda yanında ölen arkadaşlarının isimlerini haykırarak gördüğü kâbuslardan kan ter içerisinde nasıl uyandığını ailesi biliyor.

Şehit nurlanmış, gazi onurlanmış askerdir.

Gazilerimize sahip çıkalım. Onlara minnet ve şükran borcumuz var.

Her birisi ile ayrı ayrı ilgilenmek ve ihtiyaçlarını karşılamak hem devletin hem de bizlerin boynumuzun borcudur.

Sevgili gazilerimiz; Bizlere hakkınızı helal edin!

Tüm gazilerimizin gaziler günü kutlu olsun.

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..