Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '11

 
Kategori
Öykü
 

Babalar da Ağlar

Babalar da Ağlar
 

Odayı boşalttıklarında benden başka kimse yoktu.

Hepsini kovalamıştı doktor.

Neden zahmet ettiniz diye bağırıyordu.

Aceleniz neydi?

Durumu ağır işte!

Son defa gelmek için bir gün daha bekleyebilirdiniz oysa.

Hani terbiyem müsaade etse var ya…

Neyse zor tutuyorum kendimi!

 

Parmaklarını oynatmaya çalışarak yanına yaklaşmamı işaret etmişti.

Sürekli aynı sözcükleri tekrarlıyordu.

Şimdi ne olacak, şimdi ne olacak?

Başına gelecekleri evre evre öğrenmek istiyordu.

 

Daha önce onu bu haliyle hiç görmemiştim.

Panik içerisindeydi.

Bir şeyler söyleyebilecek güçte olsaydım yine de anlayamayacaktı.

Sesim çıkmıyordu!

Sadece elini daha sıkı tutabiliyordum.

 

Birlikte çektirdiğimiz o ilk ve tek fotoğrafı anımsadım.

Hani o beni kucağına değil, adeta avuçlarına aldığı.

O kocaman nasırlı eli nasılda değişmişti.

Pamuk gibiydi.

Yanağıma dokundurduğumda acıtmıyordu.

Artık sigara da kokmuyordu.

 

Bu defa elini doyasıya öpebilecektim.

Hasretini çektiğim kadar, hatta daha da fazlasıyla.

Öteki karısından ve öteki çocuklarından ayrı kaldığı bu anı fırsat bilerek.

Onun oğlu olmak hakkımı ilk kez kullanacaktım!

Öncekilerde olduğu gibi geri çekemeyecekti öpmeye çalıştığım elini.

Sertçe itemeyecekti götürürken alnıma!

 

Çocukluğumda aldığı bayram kıyafetleri gelmişti aklıma.

Paçalarını iki defa katlamadan giydiğim bir pantolonum hiç olmamıştı.

Bedeni iki numara bol olmalıydı ille de!

Kemerimin bir karış gerisine delik açılırdı bu yüzden.

Neymiş efendim, tam da bu yaşlarda çabuk boy atarmışım.

Seneye de giyermişim, daha öteki seneye de!

Hem içine uzun don giyersem tastamam gelirmiş, hem de soğuktan korurmuş beni.

Peki ya yolda yürürken benden önce giden kocaman ayakkabılarıma ne demeli?

 

Kızların o halimle dalga geçmelerine çok üzülürdüm!

Annem bayramlık elbisem kızlığımdan kalmadır derdi daha çok üzülürdüm.

 

Ne olurdu sanki az içki içse, az kumar oynasa!

Aynı şehirde ama ayrı evlerde yaşamasa!

Elalemin çocukları gibi onu elinde filesiyle karşılasam.

Somyanın üzerinden zıplasam boynuna atlasam.

 

Kapı üzerimize kapanalı beri belki üç belki de beş saat olmuştu!

Odada yine yalnızdık.

Etrafta ne onu ne de beni teselli edebilecek birileri yoktu.

 

Ama ertesi sabah herkesler oradaydılar.

Yav hiç haberimiz olmadı.

Çoook iyi adamdı.

Eli her işe yatkındı zanaatkâr adamdı.

İyi ahbaptık.

 

Hastanelerde deneme tahtası yapıyorlarmış dedilerdi.

İğnesi hapı yok muydu?

Niye bıçak altına yatırdınız ki?

Pekiii niye özele yatırmadınız ki?

 

Sizde de çok ihmal var, insan hiç aramaz mı?

Bilseydik doktoruna telefon ettirirdik!

Ona daha iyi bakardı.

Son görevimizi yapamadık, tüh yahu!

Valla bu sabah duyduyduk!

 

Bu hastalıkla tanışalı uzun yıllar olmuştu oysa.

Ama onlar hala pişkindiler!

Yaaaa, yaa, yaaaa...

Hepimizin gideceği yer orası!

Kadir kıymet bilmek lazım!

Gereksiz yere kalp kırmamak lazım!

Ömür dediğin kısa.

Sevinçlerin yanı sıra üzüntüleri de paylaşmak lazım.

Hayatın içerisinde barındırdığı insani değerleri ıskalamamak lazım!

 

Hakkınızı helal edin.

Üç kere söyleyin ha...

Nasıl bilirdiniiiiz?

 

 

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..