Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Babalar Günün Kutlu Olsun !

Babalar Günün Kutlu Olsun !
 

Alıntıdır


Nüfus cüzdanında sadece 1936 yazıyor. Ne zaman doğduğu hakkında fazla bilgim yok. Oysaki çok erken zamanlar değil. Onun büyüğü kardeşi ölünce kaydını ona vermişler. Belki baharda doğdu, belki orak zamanı, belki de harman zamanı...

Yazımı hazırlamadan önce telefonla aradım konuşayım, bir daha sorayım diye, çarşıdaymış babam. Annem-babam hala hayattalar. Hiç zamansız ölüm veya çaresiz hastalık görmedim yakın çevremde. Belki biraz ondandır bu şımarıklığım, her şeye boşvermem. Kendimi hep şanslı bir kul olarak görüyorum ve her zaman bunun için Yaradan'a şükrediyorum.

6 kardeşin 4. sü. ama anasının en kuzusu imiş babam. Yaramazmış ; Okulda Kızıl Hüseyin'in Güllü'ye aşık olmuş ve mektup yazmış, henüz 5. sınıfta iken, kız da öğretmene verince, atlamış okulun penceresinden, "bir daha okula gitmeyeceğim, " diye tutturmuş

Eskiden örtmen (!) korkusu neler yaptırırmış! Yine dedesi evin önünde uyuklarken, dambaşından üstüne çişini yapar sonra da saklanırmış, dedesi bastonla ararken, gülmekten kırılırmış. Ama iyi adammış benim babam. En büyük ağabeyi evli ve şehirde olduğu için, küçük ağabeyi de öğretmen okulunda okuduğu için 5. sınıftan sonra evdeki işleri yapsın, diye okutulmamış. Askere gidene kadar köyde yaşamış. Askerliğini Keskin'de yazıcı olarak yaptıktan sonra Çorum Askerlik Şubesi'ne sivil memur olarak alınmış. 30 yıl hiç yerini değiştirmeden çalıştı ve emekli oldu. Benim okuduğum yıllarda ortaokulu dışardan bitirdi. Matematik ve Fen Bilgisi çalıştırırdım ona.

Herkesin babası kendine güzel lakin benim babam gerçekten yetenekli, iyi niyetli ve çalışkan biri olarak bilinir. Hala bu yaşta her işi yapacağım, diye didinir durur. Kimseye kızmaz, zarar vermez, asla kötülük düşünmez... Biraz canı sıkılsa alır sazını eline balkona oturup türkü çığırır bağıra bağıra. Şiir yazar aklına gelen her şeye.

Ben Ankara'da üniversitede okurken bir kız kardeşim olmuştu ve pabucum dama atılmıştı. İzine gittiğimde babam onun eline sigara paketi ve kibrit verip yollardı bana. Hiç sigara içmediğim halde, yine içki ikram ederdi. Bana hiçbir şeyi yasaklamadı, ama ben hep dikkatli oldum. Onu üzecek, kızdıracak hiçbir şey yapmadım. ( Evlenirken belki biraz üzmüş olabilirim, onun istediği kişi ile evlenmedim, ama sonra eşimi çok sevdi.) Annesinin adı diye en çok beni sevdi. Hep oğullarından üstün tuttu. Ben de onu haksız çıkarmadım.

Evlenince ve bir de uzakta yaşayınca eski ilgiyi gösteremedim tabi ki...(Elinoğlu (!) onun yerini fazlasıyla doldurdu. Gelin-kaynana sendromu gibi damat-kayınpeder sendromu da yaşanmasın diye, biraz uzaklaştım babamdan. )

18 Haziran da evlilik yıldönümleri. Eskiden nişanlı kızlar düğün tarihlerini kırlent ve yastıklara işlerlermiş. Takvim mi var üstünü karalayacak! Kaneviçe yastıklar, örtüler ne güne duruyor! Annem de işlemiş birkaç yere:

"18. Haziran 1958- Mehmet-Huriye"

Yine aklıma bir şey geldi. Yazmadan duramam. Annem şehirden köye gelin gitmiş. Diğer iki eltisi kardeşlermiş. Tabi ki onlara göre daha farklı giyim-kuşamı, davranışları. Ne yapsa söz olmuş. Yeni heves babama adıyla seslenmiş. Evdekilerden bir tepki, bir tepki. Kınamışlar ve kızmışlar. Ondan sonra her ikisi de birbirlerinin adı ile seslenememiş... Hala da diyemezler. Annem "bizimki" der, babam "kız !" 50 sene geçmiş, annem hala gençkız!..

Nice yıllara birlikte, aynı yastıkta kocayın!

Babam ilk kez annesini zamansız kaybedince ağlamış, ikincisi ise beni yatılı okula gönderirkendi. Hiç unutamam.

Baba korkusu yaşatmadan bizleri büyüten, elinden geldiğince bize yardımcı olan , benim hayatımın ilk kahramanı sevgili babam,

BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN!

ÖMRÜN UZUN OLSUN!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..