Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '14

 
Kategori
Tarih
 

Bağımsızlığın ve erdemin adı

Bağımsızlığın ve erdemin adı
 

Deniz Gezmiş


Deniz, Hüseyin, Yusuf. Kadir, Alp, Hacı tonağı, Endi Mustafa, Semih, Mahir, Sinan, İrfan ve tüm devrimci gençleri atlamadan anımsamak ve bunu tam da Denizin doğum gününe bunu rast getirmek. 68'li ülke olaylarına, halkına duyarlı iyi çocukların hikayesidir ve aslında bir anlamda bu coğrafyanın Destanlarından birinin adıdır onların hikayesi, tüm Yaşanılanlar o kadar çok ve güzel anıları içeriyor ki. İnsan kokuyor bu anıları yaşayan yurdumuzun o dönemin tüm duyarlı gençleri. Atatürk’ün emperyalistleri yenerek yendiğinden sonraki süreçte yeniden tam bağımsızlık mücadelesi için yaşamlarını hiçe sayan devrimci ruhla dik duruş sergileyenlerin bugün cebini doldurma gayretleri içerisindeki ülke yöneticileri var olduğu bir dönemde yeniden çok daha övünçle anılması gereğini yoğun hissettim. Tam bağımsızlık mücadelesi için tek bir adam öldürmeden, idama gidenlerin, idama giderken bile ülke sorunlarını kendi sorunları sayan yiğitlerin haykırışlarının sesidir Deniz Gezmiş.

Belki pişmanlık, belki haykırış, belki burukluk, belki acı yaratıyor Denizin ve arkadaşlarının hikayesi. Derdimiz bellek, derdimiz geçmişin iyiliklerini yaratmayan gençlerin anlatılması, bizim derdimiz ülkesi için mücadele edenlerdir. İstanbul Boğaz Köprüsü projelendirilirken, Hakkari Zap suyuna köprü yapan o bir avuç ülke sevdalısı genç beyinleri hatırlatarak saygı duymak, onurlanmak, bu ülkede güzel insanlar vardı demek adına da Denizi yad etmek gerekir.

Yıllar önce okuduğum, Gülünün Solduğu Akşam kitabı için yazarı Erdal Öz, THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) adlı devrimci örgütün önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan ve arkadaşlarıyla Ankara Mamak Askeri Cezaevi’nde karşılaştığını, Deniz Gezmiş’in isteği üzerine, onlarla tek tek konuşarak, gerekli birikimi sağlayacağını, sonra oturup onların romanını yazmaya çalışacağını söylüyordu. Kendi için Heyecan verici, müthiş onurlu bir çalışmaya başladığını ifade ediyordu. Kimi gizli, kimi açık buluşmalarla bir kısmıyla konuşabildiğini, bu tasarıya çok iyi başlandığını, ama ne yazık ki yarıda kaldığını, tam işin içindeyken, hiç beklemediği bir anda cezaevinden salıverildiğini, elindeki notların bir roman için yetersizliğini ifade ediyordu.

Erdal Öz, o güzel insanların kimi asılarak, kimi kurşunlanarak öylesine acımasızca yok edildiler ki, kendinde kalan notları artık kendimde saklayamayacağından, yıllar sonra oturup, kitabı yazdı. Gülünün Solduğu Akşam, serüven dolu bir roman gibi de okunabilir, ama acı yüklü bir kitap olduğu da bilinmelidir.

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ait oldukça fazla belge ve kitap var ancak, özellikle okumayı sevmeyen genç nesilin kitabı Gülünün Solduğu Akşam kitabını okuyarak Deniz ve arkadaşlarının mücadelesinin kısa öyküsünü öğrenebilirler.

Deniz Gezmiş, 27 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Dedeleri benimde doğum yerim olan Rize'nin İkizdere ilçesine bağlı Cimil köyündendir, ben ise kafkameliyim. (Yeni ismi çağrankaya) Duydun mu, işittin mi, haberin var mı Deniz? senin dedelerinin doğduğu Cimil vadisi de vahşi kapitalistlerin istila tehditi altında, HES’ler yapılacakmış.

Can Yücel’in Deniz Gezmiş anısına yazmış olduğu şiiri yeniden okumak gerekir;

En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,

O, onun en güzel yüz metresini koştu

En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...

En hızlısıydı hepimizin,

En önce göğüsledi ipi...

Acıyorsam sana anam avradım olsun,

Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun! 

İyi ki doğdun Deniz, doğum günün kutlu, yattığın yer ışıklarla dolsun.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..