Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '14

 
Kategori
Hukuk
 

Hukuk; gak guguk değil, haktır

Hukuk; gak guguk değil, haktır
 

Hukuk; haktır.


Çağımız; insana en yüce değerini, gerçek değerini verme çağıdır. Uygar düşünce, insanı, tüm değerlerin kaynağı ve yaratıcısı olarak kabul ediyor. İnsan, tarihin karanlık dönemlerinden geçerek bugüne geldi. O, köleydi, serfti (toprağa bağlı köle), ırgattı, yarıcıydı, tebaydı, işçiydi yarattığı değerler şu ya da bu yöntemle elinden alınan bir yaratıktı, insan değildi. İnsan kolay insan olmadı, Yararlı, değerli ve güzel şeyleri yaratarak insan oldu. İlim, sanat, kültür ve teknoloji onun yaratıcı gücünün ürünleri oldu. Ateşten, tekerleğe, yel değirmeninden buhara, elektrikten atoma, bilgisayara kadar tüm buluşlar o yüce varlığa ait. Dolayısı ile uygarlığı insan yarattı, insanın yaratıcı gücü ve yetenekleri yarattı. Ünlü yunan düşünürü Protagoras, “Her şeyin ölçüsü insandır.” diyordu. Prof. Dr. Bahri Savcı’da “Hukukun ekseni insandır, merceği de insandır.” diyor.

Bilindiği üzere toplumu düzenleyen kurallar; 1-Din kuralları, 2-Ahlâk kuralları, 3- Örf ve âdetler (gelenek-görenek) bu 3 kuralın yaptırım gücü manevîdir. Zaman içinde en çok değişimi bu kurallar gösterir. 4-Hukuk kuralları: Yazılıdır ve maddî yaptırım gücüne sahiptir. Burada toplumun oto kontrolü söz konusu değildir. Artık bundan sonra uygar insanın en iyi organizasyonu sayılan özellikle 19. Yüzyıl felsefecisi Hegelin ortaya attığı Devlet kavramından sonra, Hukuk, olumlu hızlı bir gelişme göstermiştir. Hukuk, toplumsal yaşamın bir görünümüdür ve ancak, birden çok insan arasında, bu insanların birlikte yaşamak zorunda bulundukları yerde varlık olanağına sahiptir.

Bir ünlü özdeyişe göre hukuk hava gibidir; var oldukça yokluğunu duyumsamazsınız, değeri ve önemi varlığında anlaşılmaz, ama hele biraz eksilmeye koyulsun, soluk alınamaz; yok olursa da yaşanamaz. Ülkemizde son yıllarda yaşanılanlar, olup bitenler bu benzetmenin doğruluğunu bize sanırım onaylatmıştır. Kağıt üzerinde ölü yazılar sanılan hukuk kurallarının hayatımızı ne kadar yakından ve derinden etkilediğini deneysel olarak algılayıp anladık. Hukukla yaşamın bunca acıyla sarmaş dolaş olduğuna, pek az ülkede, coğrafyada ve pek az zamanda rastlanılmıştır. Eline siyasal iktidarı şu ya da bu yolla geçirenler hukuku yok etmek için elinden geleni yapmaktadırlar. Hukuksuzluk nedeni ile insanlığın ve uygarlığın bugün ulaştığı düzeyden çok daha aşağılara düşeceğimizi, durumun böyle sürmesi halinde, en karanlık uçurumlara yuvarlanabileceğimizi tedricende olsa yaşayarak görüyoruz. Hukukun başka bir özelliği de önemi ve değerinin zaman içerisinde değişmemesidir.

İktidarda olmak, Hukuk fakültesini bitirmiş olmak, avukat olmak, hukuk fakültelerinde profesör olmak, hukukla ilgili basılı kitaplara sahip olmak, hukukçu olmaya yetmemektedir. Hukukun mantığı, kültürü, bilgisi, disipliniyle bir kimse yurttaş olsa dahi hukuk ayaklar altında alındığında susması, çekimser davranması, olan bitenleri seyirci gözü ile izlemesi, hukuk adamı ve adaletten yana olmadığını kanıtlar. Hukukun çiğnendiği bir toplumda hukuk adamı olmak ve adaletten yana olmak için öncelikle kişilik gereklidir, onur, direnç, savaşım gücü gereklidir.

Çağdaş Hukukun, insan haklarına ve özgürlüğüne dayalı içeriği kadar, toplumsal ve siyasal işlevini de göz önünde tutmak gerekir. Yani Hukukun teori ile pratik yanı kaynaştırılmalıdır. Bu bütünleniş içerisinde hukuk biçimsellikten kurtulup, donmuş kalıplarını kırıp, dinamizm kazanmakta, çağdaş toplum yaşamının koşullarına dönüşebilmektedir.

Ülkemiz 12 Eylül darbesinden sonra bir anayasa değişikliği yaşadı. Değişiklik; yasa, tüzük, kararname niteliklerinde tüm hukuk dünyamızı kapsadı. Bitmez tükenmez yargılamalar, yeni kanunlar, siyasal davalar, bir baskı düzeninin ayrıntıları gibi çoğaldı. Bu baş döndürücü ve olumsuz gelişme ortamında, çağdaş insanlığın rotasından şaşmadan savaşım verebilmek, ancak çağdaş hukukun içeriğini gözden ırak tutmadan gerçekleşebilir.

İnsanlık tarihine bakıldığında görünüyor ki köleci dönemden bu yana siyasal iktidarı elinde bulunduran güçler; emirler, fermanlar, kararnameler, yasalar çıkarmışlar, temsil ettikleri sınıfların çıkarlarını korumuşlar ve emeği ile geçinen halk yığınlar üzerinde bir baskı rejimi kurmuşlardır. Emirler, fermanlar, kararnameler ve yasalar biçiminde oluşan bu kurallar, insana, onun hak ve özgürlüklerine gereken değeri ve yeri vermemişlerdir. Çünkü o dönemde insana “insan” gözü ile bakılmamıştır. Sanıyorum çağdaş dünyada bu nitelikteki kurallar yığınına “hukuk” denilemez. Bilindiği gibi “hukuk” hakkın çoğulu, hak, haksızlığın karşıtıdır. Hukukun temelinde “hak” yatar. Yasaların haklı olmalarının ön koşulu, insan haklarına ve ahlak kurallarına saygılı olmalarıdır. Yasaları idare eden yasalarda vardır. Hukuk dar ve genel anlamda çok farklı şekilde tanımlanır. Ama bütün tarifler eksiktir. Doğrusu ise; Hukuk, insanlıktır. Hukuk tüm insanlık içindir. Hukuk kişiye ve güce yönelik olarak düzenlemelere maruz bırakılmamalı, taş devri uygulaması mantığından derhal uzaklaşılmalı, insanlığı hedef alan çağdaş bir niteliğe kavuşturulmalı sözleri dilek olmamalı uygulanmalıdır. Ülkemizde sözüm ona demokratikleşme çabalarının başarıya ulaşılabilmesi, hukukun iyileştirmesi adı altında mevcut hukukun yürütmeye bağlanmasının önüne geçilmeli, yeni bir çağdaş anayasa yapılmalı, sendika hakları, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, yargı ağımsızlığı, savunma hakkı, basın ve tüm toplumsal yasaların insancıl hukuk anlayışına uygun bir yönde düzenlenmeli başka bir deyişle yapılanların aksine bir hukuk ve yargı reformu gerçekleştirilmelidir. Ayrıca, devrimci bir unsur olan hukukun niteliğine bakılarak o toplumun gelişme süresi içinde hangi aşamada olduğu anlaşılır ve saptanır.

Hukukla demokrasi et ve tırnak gibidir, sağlıklı bir toplum için, demokrasi için çağdaş evrensel değerlerle donamış bir Hukukun varlığı ön koşuldur.

Eğer reformlar yapılmaz ve mevcut kadük hukuksal yapıda erozyona uğratılırsa ülkemizdeki hukuk, hak hukuk gak guguk adalet eksikliği tekerlemesine döner.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..