Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Bartın Belediyesine açık mektup:

Bartın Belediyesine açık mektup:
 

Kara Şaban (Ortada değişik formalı) Bartın B. Başkanında şimdi son söz. Bekliyoruz.


Bartın her yıl Hıdrellez ile gerinerek bahara, coşku ile girer. Şimdi onlar unutuldu. Şimdi ‘Çilek’ denilip, öne çıksın diye de, ‘kültür, sanat ve turizm’ diyerek harmanlayıp, adına ‘festival!’ dediler. 27’ncisi yapılan şölenlerle herkes eğlendi. Seda Sayan, Bartınlıları çok sevdi. Sahneden ilân etti: ‘ Bartınlılara hayran kaldım anam. Bundan sonra; Çilek, kayısı, dut, toplu sünnet ve düğünlerinizin hepsine gelirim. Yeter ki isteyin’ deyince, sahne yıkıldı. ‘Dut silkeleme, pekmez kaynatma’ yı unuttu. Ferhat Göçer de vardı.

Kavun, karpuz, kiraz güzeli olur da, Çilek güzeli olmaz mı? Nilüfer Saraç, Bahar Güney ve Büşra Erbaş derece alıp bin, 750 ve 500 lira ile ödüllendirildiler. Çilek yetiştiren Gürgenpınarı Köyü de en iyi çilekçi seçildi. Son cümleyi de Bartın Valisi, isabetle söyledi: ‘ Festivalin, ileride ulusal olmasına çalışacağız’ Ve de en doğrusunu söyledi. Ama?! Tastamam 27 yıl! Çok çok geç kalınmadı mı?

Bartın’ın yeni Belediye Başkanı Cemâl Akın, henüz çiçeği burnunda amma, kendisini tanımasak da, Bartınlı olduğundan, eminiz. Yeter ki kararlılık göstersin, hamleler yapsın. Bartını daha da yüceltsin. Kendisinden, belli başlı masum şeyler isteniyor. Irmaklara çöp döktürmesin, Boğazın taranmasına, ırmağın şişerek geri tepmesine ve sel felâketine sebep olmaması için tedbirlerini alsın.. Zira 1998 deki sel felâketi unutulmadı.

En önemlisi, Bartınspor’un Bartın’da doğmasına sebep olan Kara Şaban namlı Şaban Dalay’ın anısının yaşatılmasıdır. Minderlerle maça gidilirdi seyre. Şimdi ki Başkan bunu bilir mi? O top tarlasında şimdi tribünler var. İnekler pisleyip de, çayırda top koşturanlar basıp da düşmüyor artık. Ama, gözler, Şaban Hocanın anısını arıyor. Stadyuma onun ismi verilemez miydi? Verilmedi. Çok yazık. O kadar yazdık çizdik. Meclise gönderdiğimiz eski B.Başkanı ve sonrakinin kulağından girdi, öbüründen çıkıp gitti bu masum istek. Çok yazık! Ellerimiz halâ onların yakalarındadır Sayın Başkan.

Sayın Başkan Cemâl Akın. Şaban Dalay’ın köteğini hiç yediniz mi? Yahut onun zamanına yetiştiniz mi? Ama, ününü duymuşsunuzdur. Zira, Bartınlıların çoğunu pataklamıştır da ondan soruyoruz.. Herkesin futbol oynamasını veya ilişkili olmasını isterdi. Ve Bartın ilgilileri, onun hatırasını görmemezliğe geldiler. Bartın onun için, ikinci ligde bile değil. Hoca, önüne geleni döğerdi. Okulda, maçlarda en çok ben sopa yerdim. Nice yıl sonra sordum Hocamdan: ‘ En çok sopanızı ben yedim hocam. Ama neden ben? Gülmüştü: ‘ Sen polis Müdürünün oğluydun. Baban, eğitime inanmış ulu bir kişiydi. Ondan çekinmezdim bu yüzden. Sen sopa yemekte örnektin. Bu yüzden de diğerleri şikâyet edemezdi. Bunu sağladım.’ Demiş, gözlerimden öpmüştü Amasra’da rastladığımda.

Şimdiye kadarki Belediye Başkanları, Şaban Hocayı es geçtiler. Hocanın büyük yakın çevresi hep böyle bir karar alınmasını beklediler. Yıllar yılı. Onurlarından bunu ifade edemediler. Şimdi bu isteğimizi ortaya koyuyoruz Sayın Başkan. Ve de bekliyoruz. Takipçiyiz. Has bir Bartınlı olarak bu meseleye el atarak, memleketi spora doyuran, kazandığı zorlu maçlarla halkını gururlandıran bu spor adamının, geleceğe ışık tutmasını, Bartın’ın onuru olmasını ister misiniz? Gençlerimize ışık tutamayacak mıyız sayın Başkan? O halde? Stad adını mı değiştirirsiniz, Asma Mahallesinin adını mı verirsiniz? Yoksa Stadyuma kocaman bir büst mü yaparsınız. Onun takdirini sizlere bırakıyoruz.

Bartın, bir seda’dır, onu, seslendirenler bilir Sayın Başkan. Sizi, an’anelerimize yakın durmağa, milli değerlerimizi göğüslemenizi bekliyoruz. Bartın bir rüyadır, onu görenler bilir. Bartın bir sevdadır, onu çekenler bilir. Bartın bir hayattır, onu yaşayanlar bilir. Bartın bir mabettir, orada ibadet edilir. Sayın Başkan Akın. Partinizin umdeleri arasında olan milliyetçi değerlerimizi görmezden gelemezsiniz. Bu önerdiğimiz işi lütfen sahneye koyun ve bitirin. Bu internetlerde çok kişi buluşup, bu dileği bir gün onlarda dile getireceklerdir. Gazetelerin ömrü 24 saattir. İnternettekilerin ömrü, ebedidir Sayın Başkan. Siz de ebedi olmak ve hizmetler etmek istiyorsanız, bu meseleye eğilin lütfen. Bunu ancak, ‘Has Bartın’lı bilebilir, yapabilir.

Biz, Kavşak Suyundan içtik Sayın Başkan. Kestaneci Memiş’in buharlı kestanelerini yedik. Donsuz ırmakta yüzerken, polis elbiseleri toplar, karanlıklarda çırılçıplak evlere dönerdik. Büyüdük, Askersuyu’nda kafalar çektik. Zonguldayık’ı gördükten sonra, ‘Bartın Parismiş’ dedik. İnek sidikliğinden top yapıp, Şaban Hocalarla top oynadık. Kilimli, Zonguldakspor maçlarında oyunu bırakıp, sahaya giren inekleri kovaladık. Sonra ‘Galla Pazarında’ dolaştık. İnceoğlunun hantal kayığını kaçırıp Kaynarcalara gittik. Cemâl Alişin çıkardığı gazetenin baskı makinesi kolunu çevirdik. Kırtepelerde kızlara maniler söyledik,

Şimdi İzmir’deyim Sayın Başkan. Yüreğim hep ‘Bartın Yangunu’ kaldı. Orada yaprak kıpırdasa, rüyadan sıçrar gibi uyanırım. Ben, oradaki değnekten atımı ararım halâ. Çocukluğum cebimde dolaşırım. Demek isterim ki, en az sizin kadar Bartınlı’yım. Nefesim tükeninceye kadar da Bartınlı kalacağım.

Nasıl kalınmasın ki? ‘Siz kimlerden siyiz? Nasıl sıyız?. Eyi misiyiz?’ diyenlere hep iyi olduğumuzu söyledik Sayın Başkan. Gençliğimi ve çocukluğumu doya doya yaşadığım şehrin yöneticilerini tanımak, icratlarını takip etmek, yardımcı olmak, bir Bartın ‘Yangunu’ nun vazifeleri olmalıdır, diye düşünüyorum. Sizi tanımam. Ama, hissetmek istiyorum.

Biz, Bartın’da, Bartınlı olabilmek için ne lâzımsa yaptık. Taşhan’daki ‘Pir’ den rakı da içtik. Kahveci Asımda pişpirik de oynadık. Kendi bahçemizdeki ağaçları arkadaşlarla taşlayıp ‘ERÜK’ hırsızlığı yaptık, Sappiklerden cislâvet ayakkabılar da aldık. Somaklı’dan torpil de istedik. Deli İbrahimi kızdırdık, tırtıllı kuruşlarını beraber saydık, Kasap Aliden et, Karabaştan balık, Zeki kavaladan ayakkabı, Uncu Naciden dübek taşı, Gevreklerin Rauf’undan Muska aldık. Kırtepelerde uzun uzun ‘ Biyago’ lar çektik. Sopalar yedik, Hasan Bayrı’nın tiyatrolarında şiirler okuduk. Daha ne edelim Sayın Başkan?

Güzelim Bartınlı kızlardan birine şiir yazdık diye, anası varıp şikâyet etmiş. Babam karakolda, nezarethaneye koydu beni. Anam, gece yarısı kurtardıydı. Allahasen, şiir yazmakla, ‘Mapıslık’ olunur mu? Niye yazıyorum? En az sizin kadar Bartınlıyım. Dinleyin biyo:

‘Gııızz / Kavşak Suyu’nun başında / Seni biyo / Öpüveresim geliyo / Ne diyom biliyo musuy? / Aladağ’dan bayır aşağı / Bi goyversek kendimizi deyom / Elele / Hemi de uçmaklı / Peşimizde de, çam kozalakları / Sahi / Kozalaklardan evveli / Varır mıydık evimize / Varırdık herhal! / Desene ki, bu telâş niye? / Gönüllerde bu ataş / Olduktan kelli / Başında yemenin / Yanağında albenin / Bi şalvar / Bi şipidik terlik / Uydurduk mu ayağına / Bartın gibi yerde / Geçinir giderdik / Gııızzz/ Kavşak suyunun başında / Seni biyo / Öpüveresim geliyo / Diyecen ki / ‘Kavşak suyu, muyu mu kaldı ki!’/ Hani, diyesim geliyo ki, / Eski günlerdeki gibi / ‘Anlıyosuy değil mi? / Sonracığıma / Kalkardın / Yalınayak yataktan / Sofra kurardın / Gün doğmadan şafaktan / Çıkardık yücelere / Denizi seyrederdik el ele / Aladağın en tepesinde / Güzelim gözlerinde uçuşurdu bulutlar / Boğazın maviliği, aksederdi gözbebeklerine / Fısıldardın herhal, sen de / Seviyom seni diye / O ân / Bulutlar düze inerdi / Taaa top sahasına kadar / Deniz / Ayağımıza gelirdi / ‘Nah buramıza kadar / Gıızzz / Essahtan gelir miydi ? / Ne güzel / Maşrapasıyla / Bizi beklerdi gara gazan / Gara gulplu / Yakardık kandilleri / Akşam olunca / Akşamlar ‘Heç’ bitmezdi / Isıtırdık birbirimizi / Bartın gibim yerde / Geçinir giderdik / Kozalakların ateşi nar nâr / Soyunur dökünür o nazlı yâr / İlkten başındaki yemenin / Ardından şipidik terliklerin / Sonra da ebruli şalvarın / Abovvv! / Sonra? / Gerisini söyletme gayri / Guşluk vakti, odun atardık ocağa / Gara gulplu gazanı, bi yakardık / Sonracığıma / Maşrapayla sular dökünürdük / Bak hele / Niye gülüyon gı ? / İşte böyle böyle / Bartınlı aklı bu ya! / Geçinir giderdik / Hep ben gonuştum gayri / Bu olup bitenlere / Sen ne diyon gı?.

<ı>Sayın Başkanım Akın: Siz; hiç böyle güle oynaya, yanarlı, dönerli, manili, hatıratlı, kıssadan hisseli, 36 kısım tekmili birden, pataklı, kötekli, sazlı, sözlü ve de şiirli dilekçe, aldınız mıydı hiç? Alsanız da, almasanız da, gereğini yapın lütfen! Bekliyoruz.

RESİMALTLARI: Bartın niçin bir efsanedir? İçinde her şeyi barındırdığı için. İşte onlar: A- Çilek güzelleri B- Ahşap evleri C- İskelesi D- Boğazı E- Çarşısı F- Çağlayanı G- Meydanı, H- Panoraması J- Gemi yapımcılığı K- Çilekçileri L- Ferhat Göçer M- Seda Sayan N- Selden bir anı O- Şadırvanı P- Galla Pazarı (Karılar) R- Irmaklarına çöp dökülmesin S- Evimiz T- (Soldan TCDD’ Emeklileri Derneği Gn. Bşk Yavuz Saygıner (Bartın hayranı) Eşraftan Nazım Çelik (Öldü) ve Barbaros Genç) U- Bartın B.Başkanı Cemâl Akın Ü- Bartın Emniyet Şefi Tahsin Cellek. Bartın’a 2 nci kez, Bartınlılarca tayin ettirildi. Halâ arkasından idareciliği öğülmekte. V- Bir nostalji…

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..