Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Başkasını sevmek

Başkasını sevmek
 

Sen pamuklar içinde koruyup kollarken yüreğini çoğu zaman başkasını sever onun yüreği Ne acı değilmi


Lise yıllarımdı. Hani bir lise aşkım vardı ya, güzel okuyucum; sana anlattığım... Hani Neşe'ydi adı... Ben Neşeciğime deli divane olmuşken; onun hiçbir şeyden haberi yoktu hani!... 

Bir gün, sınfta gezinirken, onun sırasının üzerinde açık olan din kültürü ve ahlak kitabının sayfalarından birine şunu yazdığını gördüm: " Sen sevmezsen seni seveni; senin sevdiğin de sevmez seni." Neşe'nin bu sözleri din kültürü ve ahlak dersi kitabı arasına yazması çok garibime gitmişti. Bu davranışını çok garipsemiştim. Ama bu gün bile çok etkilendiğim 20 yıl önce okuduğum bu söz; sanki şimdi söylenmiş gibi aklımda... 

Neden hayatın garip oyunlarından biridir bu acaba? Bize, Sevene hiç acımadan oynadığı... 

Gerçekten de böyledir bu. Hele de bizim toplumda... Sen birini seversin ölesiye... Ama o seni görmez zerre kadar bile... O başkasının dolmuşuna, saltanat kayığına binmiştir; çırpınıp durur başkası için yüreği... 

Çocukluk yıllarımda, muhtemelen rahmetli annemden, ya da başka bir büyüğümden duyduğum, başka bir söz de silinmez hafızamdan... Çınlayıp durur kafamın içinde; zaman zaman... 

" Allah Ölesiye aşık olanların, ölesiye birbirini sevenlerin ancak binde birini biraraya getirirmiş; kavuştururmuş birbirine; güzel okuyucum. Çünkü, karşısındakini çok seven insan, onu melek mertebesine çıkarır, hiçbir hatasını görmez, ya da görmezden gelir, bu da mutsuz hayatlara, mutsuz yaşamlara yol açarmış. Bu yüzden yaradan, bir iyiye bir kötü yazarmış. 

- Bir iyiye bir kötü - denklemini yüzlerce kez görsem ve genel sosyal denge açısından çok büyük oranda yerinde ve doğru bulsam da... Bu yaşıma geldim. Ama hala birbirlerini çok sevenlerin, malum türk filmlerinde yalancıktan bile olsa, biraraya glememelerini kabullenemedim hala. Bu da benim romantikliğim heralde?!! 

Öyleyse insan; çok sevdiği birine asla kavuşamayacağını bilip, ömür boyu mutsuz olmayı nasıl göze alır? Nasıl katlanır bu asla çekilmez olan işkenceye? 

Bunu da insana verilen inanılmaz uyum yeteneğine bağlamak gerek heralde... İnsan mecbur kaldığı takdirde 24 saat içinde kutupların yaşam koşullarına bile ayak uydurabilecek inanılmaz bir uyum yeteneğiyle gönderilmiş yaşadığımız şu dünyaya... 

Ömür boyu aşık olduğu, uğruna ölümü bile göze alacağı bir insana, asla kavuşamayacağını bilerek yaşarken, kuzey kutbunda yaşamak zorunda bırakılan, bünyesi tamamamen Afrika sıcağında yaşamaya ayarlanmış yerlinin dıramını, yanlızlığını, çaresizliğini yaşar heralde; zavallı ölümüne aşık insan? 

" Benim bu insanın yanında ne işim var? Ben başkasını seviyorum ama!..." Şaşkınlığının, kaygısının, öfke ve çaresizliğinin en iyi tanımı, kutup ortasında bırakılmış Afrika yerlisinin hali heralde... Uysa da, uymasa da!!! 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..