Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '08

 
Kategori
Kentleşme
 

Batı tipi modernizm, kentleşme ve kentlileşme

Batı tipi modernizm, kentleşme ve kentlileşme
 

İletişim kavramı toplumsal yaşanmışlıklardan bağımsız değildir. Örnek olarak bir zamanlar gündemimizi fazlasıyla oyalayan başörtüsü ya da türban tartışmalarına Türkiye’de yaşayanlar ile ABD’de yaşayanların bakış açısı bu art plan doğrultusundadır. Aynı şekilde Avrupa’da yaşayanlar demokrasi ve özgürlük kavramı ile düşünerek “takarsa taksın” ne olacak diyebilirken, Türkiye’deki geri plan bunun gelecekte başka isteklerle geriye gideceğinden çekinir.

Bu noktada iletişimin sağlıklı kurulabilmesi ortak dil ve ortak açılımı gerektirir.

İletişim kuran insanlar sosyal konum içinde bulunurlar. Bu sosyal konum kişilerin toplum içindeki statüsünü belirler. Toplumdaki hiyerarşik düzen ise toplumların geçmişinden geleceğine bağımsız bir biçimde devam etmektedir.

Genel bir bakışla her toplumda alt, orta ve elit olarak tabir edilen yüksek bir tabaka mevcuttur. Bu tabakalar piramit düzeninde yukarıya çıkıldıkça sayı azalır biçimdedir.

Yine bir yaklaşımla topluma katılan bireylerin rolü ve toplum içinde yapacakları her şey önceden bellidir. Bu gerçek toplumsallaşma sürecinde anlaşılır. Doğum anından ölüme dek geçen sürede bu şartlara uygun yaşamayan veya uyum göstermeyen bireyler aykırı olarak kabul edilirler.

Türkiye gelişmekte olan ülkeler içinde değerlendirilirken aslında bu tanım sonradan yaratılmış iyimser bir benzetmedir. Ülkemiz ne az gelişmiş bir ülke ne de tam anlamıyla sanayileşmiş gelişmiş, çağdaş ve demokrat değildir. Türkiye ve günümüzde gelişmekte olan ülkeler adıyla anılan ülkeler 2.Dünya Savaşı’ndan itibaren zorlama ile gelişmeye teşvik edilmiştir. (Tanzimat ile beraber bir kısım gelişmelerin görüldüğü de söylenebilir.)

Sermaye birikimi elinde olmayan Türkiye devlet eliyle ve tamamen devlet desteği ile bir gelişme sağlamaya çalışıyor. Bir anlamda devlet hazır hale getirdiği ekonomik sistemin içine diğer tüm unsurları dâhil ediyor. Belli bir süre sonra ise çekiliyor.

BATI TİPİ KENTLEŞME ve KENTLİLEŞME

Sanayileşme, sanayi kurup sanayi üretmek ve bundan çıkar sağlamayı; üzerinden kazanç sağlamayı ifade ederken; aslında uluslaşma sürecini temsil eder. Yerel, dar bir alanda yaşayan insanları geniş bir bölgede göçe zorlama şeklinde olur. Bu zorlama sonucunda insanlar kentleşmeyi meydana getirirler. Kentlileşme ise; insanlarda kentlere özgü tutum davranış değişiklikleridir. Gelişmekte olan ülkelere II. Dünya Savaşı’ndan itibaren giren Amerikan sermayesi bu ülkeleri kentleştirmiştir. Yeni iş alanlarının ortaya çıkmasıyla beraber kırdan kente önce erkek bireyler gelmiş; daha sonra ilk gelen bireyler ailelerini de yanlarına almışlardır.

Türkiye’deki çağdaşlaşma batının aksine üretimden farklı olarak batının tıkanan pazarlarını açma yönünde gelişmiştir. 60’lı yıllarda kapısını çaldığımız Avrupa kredi musluklarını sonuna dek açmış ancak sanayide kullanılacak ana donanım ve yan sanayi ürünlerine muhtaç hale getirmiştir.

Ülkemizdeki karayolu taşımacılığının bir anda ciddi anlamda gelişmesi bu etkinin ürünüdür. Batı pazarlarının rahatlaması amacıyla demiryolu yük taşımacılığının önüne set çekilmiş merkez ülkelerde yaşanan tıkanıklığa göre yönlenen çağdaşlık lastik tekerlek ve kamyonlardadır.

Devlet eliyle sermayenin en az geldiği bölge batı bölgelerimiz olmasına rağmen uygun iklim koşulları ve yatırımcı ilgisi sebebiyle batı fazlasıyla gelişmiş; doğu ile batı arasındaki fark günden güne artmıştır.

Kentsel yerleşimlerimizde gözle görebildiğimiz sınırlamalar oluşmuştur. Kira fiyatları ve özellikle ekonomik ve sosyolojik sebeplerden dolayı kente yeni katılan göç nüfusu hemşerilerinin ve gücünün yettiği bölgeler akın ederken herkes kendi şartlarını meydana getirmiştir.

MODERNİZM VE MODERNLEŞME

Modernizm tek başına kültürel alanı ifade ederken, modernleşme endüstri sürecini ve makineleşmeyi yansıtır.

Makineleşme öncesinde emek yoğun üretimle, çok işçiye sahip olan liderlik yaparken bu süreçte insan ömrü kısıtlı ölüm ve doğurganlık sağlık koşullarıyla fazla sayıdadır. Makineleşme ile beraber standart üretim yakalanmış ilk üründeki verim ile bin birinci ürün arasında fark kalmamıştır.

Modernleşme ile beraber kentlerde bir araya gelen göç nüfusu yeni bir kültürel atmosferi meydana getirirler. Bu kültürel atmosferin oluşmasında ulusal medyanın payı büyüktür. Ulusal medya yayınları ile yerellikten kurtulan halk ortak noktada buluşur. Geleneklerden sıyrılır, çağdaş bir yaşama adım atar.

Modernizm değer ve normlardan uzaklaşarak ulusala doğru; gelenekler ve din dışında eğitim aracılığı ile ortak bir zemin üzerinde buluşmayı amaçlar.

Batıda modernleşme 1600’lü yıllarda değerli madenlere sahip olma düzeyine göre belirlenirken; yeni madenler ararken yapılan keşiflerle zenginleşir ve çağ atlarlar. Ülkemizde modernleşme Amerikan sermayesi ile ancak 1950’lerde kısmen mümkün olmuştur.

Bu gelişmeleri açıklayan iki tür yaklaşım vardır. Marx’ın kapitalizme verdiği tanım olan “dönüştürücü güç” ve Durkheim’ın “endüstrileşme” yaklaşımlarıdır.

Batı modernleşmesi 3 türde olurken bunlardan ilki: Batıda olduğu gibi endüstrileşme süreci yaratılarak gerçekleştirilen modernleşmedir.

Bu modernleşme türü az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde mümkün olamamaktadır. Mümkün kılınabilse bile süreç olarak ciddi farklar görülmektedir.

Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin birbirileriyle temaslarıyla ortaya çıkan gelişmeler, batı tipi modernleşmede ikinci türdür. Örnekleri Afrika kolonilerinde görülmektedir.

Üçüncü ve son tip ise Güdümlü modernleşmedir.

Batı kurumlarının, örgütlerinin batıdakine benzer işlemesi için ithal edilerek devlet eliyle ortaya konulan güdümlü modernleşme türüdür. Bu tip modernleşme devlet eliyle tepeden aşağıya bir sistemle hazırlanarak sürdürülür.

 
Toplam blog
: 430
: 2186
Kayıt tarihi
: 18.06.07
 
 

20 Nisan 1989'da İzmir'de doğdu. İlköğretim ve lise öğrenimini Karşıyaka'da tamamladı. 20..